Leyla Alaton salı gecesi ArtInternational 2014 için evinde bir davet verdi. Davete katılan ArtInternational’ın kurucusu Sandy Angus: “İstanbul’da üç sanat fuarı var; Tüyap, Contemporary İstanbul ve ArtInternational. Bu şehir üç fuara da yeter!”
(Soldan sağa) Tansa Ekşioğlu, Leyla Alaton, Sandy Angus, Isabella Icoz, Yeşim Avunduk
Hande Ataizi ve eşi Benjamin Harvey bir köşede Amerikalı bir çiftle sohbet ediyor. İnci Aksoy, New York’ta yaşayan kızı Eda’ya Leyla Alaton’un yakında Ankara’da sergilenecek sanat koleksiyonunu gösteriyor. Tansa Mermerci Ekşioğlu ve Zeynep Öz birlikte kurdukları çağdaş sanat platformu Spot’tan söz ediyor. İngiliz Başkonsolosu Leigh Turner, heyecanla yeni yazdığı romanı anlatıyor. Park Hyatt Maçka Palas’ın ilk kadın genel müdürü Gözde Eren, İstanbul’dan önceki otelcilik macerasından bahsediyor. Ev sahibi Leyla Alaton ise hem misafirleri karşılıyor hem de birbirleriyle tanıştırıyor.
Tuhaf ama birbirini hiç tanımayan hatta ilk kez bu gece tanışanların çoğunun birbirini Twitter’dan takip ettiği ortaya çıkıyor. Özellikle Benjamin Harvey ve Leigh Turner gecenin Twitter yıldızlarından. Artık sadece Türkçe konuşmuyorlar, Türkçe yazmayı da öğrenmişler, Türkçe tweet’ler de yazıyorlar.
Salı akşamı Leyla Alaton’un evinde, ArtInternational 2014 şerefine verdiği davette bir araya geldi bu renkli kalabalık. Leyla Alaton iyi bir sanat koleksiyoneri. Artık ArtInternational Güncel Sanat Fuarı’nın da danışma kurulu üyesi. Gecenin baş misafirleri ise belli, 26-28 Eylül tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi’nde ikincisi gerçekleşecek ArtInternational’ın kurucuları Sandy Angus ve Yeşim Avunduk, fuar yönetmeni Dyala Nusseibeh ve sanat yönetmeni Stephane Ackermann. Sanat danışmanı Isabella Icoz’un yanı sıra New York’tan Lehmann Maupin, Hong Kong’dan Pearl Lam ve Viyana’dan Krinzinger galerilerinin direktörleri de geceye katıldı.
Sekiz yerli galeri katılacak
ArtInternational’ın kurucusu Sandy Angus’la uzun uzun konuşma fırsatım oluyor. “İstanbul’da üç sanat fuarı var; Tüyap, Contemporary Istanbul ve ArtInternational” diyor. Hemen ardından da ekliyor: “Bu şehir üç fuara da yeter!” Dünyanın en önemli sanat başkentlerinde bile üç sanat fuarı olmuyor. Nasıl İstanbul’dan bu kadar emin olduğunu merak ediyorum. “Tamamen stratejik konumundan dolayı seçtik” diyor Sandy Angus. Ortadoğu’dan ve Rusya’dan önemli koleksiyonerleri İstanbul’da buluşturmayı hedefliyor. Bunu yaparken de yabancı galerilere ağırlık veriyor.
Geçen yıl İstanbul’dan New York’a, Dubai’den Viyana’ya uluslararası alanda kendini ispatlamış 62 galeri katıldı fuara,
bu yıl da benzer bir rakam bekleniyor. Türkiye’deki galerilerin çoğunu geri çevirmek zorunda kaldıklarını anlatıyor Sandy Angus. Bu yıl fuara sadece sekiz
yerli galeri katılacak, diğerlerini kabul etmemelerinin nedenini “Belli bir kaliteyi korumak” diye özetliyor. Söz dönüp dolaşıp Türkiye gündemine geliyor. Sandy Angus özenle Gezi hakkında sorular soruyor, daha iyi anlamaya çalışıyor. Doğrusu, Türkiye’ye yabancı olmasına rağmen anlaması gerekenlerin çoğundan daha iyi anladığı ortada... Unutmadan, şimdiden 26 Eylül’ü not almakta fayda var.
Emirgan’da teras üstü pizzacı
Salı akşamı Leyla Alaton’un evindeki ArtInternational davetinden dönerken gelen bir telefonla anında U dönüşü yapıyorum. “Hadi pizzacıya gidelim” diyor bir arkadaşım. Yorgunluktan bitik bir halde “Tamam” diyorum.
Pizzacı, La Boom’un yanındaki gizli kapıdan girilen gece kulübü, Emirgan Pizza’nın gece hayatındaki kod adı. “Bu gece kim çıkıyor sahneye?” bile demeden gidiyoruz, nasılsa her gece canlı müzik var. Daha kapıda “Yukarıdalar” konuşmaları başlıyor. “Yukarıda” denince, bu da pizzacı gibi bir kod adı sanmayın. Gerçekten de yukarıda, La Boom’un terası açılmış.
Tuhaf bir kalabalık var, bir yanda başta Asena Erkin olmak üzere La Boom’un müşterileri, bir yanda ise La Boom’a nispeten daha “cool” olan Pizza Emirgan’ın kemik kitlesi. Saat 24.00’e yaklaşırken yukarıda hâlâ akşam yemeği yeniyor. Sonrasında da aşağı, pizzacıya iniliyor.
Pizzacıda salı gecesi Güntaç Özdemir sahnedeydi. İlker Kaleli’den Demet Akbağ’a, Tuba Ünsal’dan Deniz Marşan’a birçok kişi ona eşlik ediyordu. Hafta içi, hafta sonu fark etmiyor, içerisi yine tıklım tıklım...