10’uncu yılını kutlayacak Contemporary İstanbul’un Soho House Berlin’de düzenlediği Türkiye sanatı koleksiyonerliği panelinden bildiriyorum. Hasan Bülent Kahraman’ın yönetip Ali Güreli, Saruhan Doğan ve Nezaket Ekici’nin katıldığı konuşmada gündeme gelenler...
Berlin’de Soho House’dayız. Hayır, bir parti için değil. Bir panel için. Bu ay burada ‘Berlin Meets Istanbul’ başlıklı bir etkinlikler dizisi gerçekleşiyor. Yönetmen Cem Kaya, Türk sinemasındaki kopyacılık dönemini anlatıyor, Soho House’ların süperstarı Chris Glass bir yabancının gözünden İstanbul önerilerini paylaşıyor. Ama benim burada bulunma nedenim, Türkiye’nin ilk çağdaş sanat fuarı Contemporary İstanbul’un Türkiye
sanatı koleksiyonerliği paneli.
Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman’ın moderatörlüğünü yaptığı panelin konuşmacıları, Contemporary İstanbul’un kurucusu Ali Güreli, koleksiyoner Saruhan Doğan ve performans sanatçısı Nezaket Ekici.
Saruhan Doğan, Türkiye’deki koleksiyonerliğin yakın dönemdeki gelişimlerini kendi gelişiminden başlayarak anlatıyor. Piyasanın değişimiyle koleksiyonerlik bağlarını inceliyor. Yerli-yabancı sanat koleksiyonerliğindeki ayrışmadan yerleşik sanatla yeni doğan ve gelişen sanat arasındaki tercihlere ve koleksiyonerliğin sanatçının gelişimini nasıl etkilediğine kadar birçok konuyu özetliyor.
Berlin’de yaşayan Kırşehir doğumlu performans sanatçısı Nezaket Ekici ise kişisel sanatçılık deneyimini, Almanya’da yaşayan Türk asıllı bir sanatçı olarak Türkiye’yle ilişkisini, Türkiye’nin sanatına etkisini, performans sanatının resim, heykel ve enstalasyon gibi sanat dallarına göre zorluklarını ve performans koleksiyonerliğini anlatıyor. Tabii halen Berlin’de devam eden solo sergisinden de bahsediyor.
“10’uncu yılımız çok farklı ve heyecanlı olacak”
Contemporary İstanbul’un kurucusu Ali Güreli ise sanat fuarının sanatçıları ne şekilde etkilediği ve yönlendirdiğinden fuar oluşumundaki seçicilik durumuna, sanatın global bir piyasa olmasına rağmen yerel özellikler gösterebilmesine kadar birçok detaya giriyor. 12-15 Kasım’da 10’uncusu gerçekleşecek Contemporary İstanbul öncesinde 10 yıllık sürecin kısa bir özetini ve neler yaptıklarını Ali Güreli’den dinleyelim.
-Contemporary İstanbul 10’uncu yılını kutluyor bu yıl. 10 yılda Türkiye’de çağdaş sanat piyasasında ne gibi değişiklikler oldu?
Çok şey değişti bu 10 yılda. En önemlisi, ana oyuncuların düşünce yapıları değişti. Üç ana oyuncu diye kabul ettiğimiz, sanatçılar, galeriler ve koleksiyonerler. Sanatçılar kendilerine en yüksek geliri getiren değil, kendilerini dünyaya en iyi şekilde taşıyacak galerilere yöneliyor. Para ikinci plana düştü. Galeriler, azami bütçelerini uluslararası etkinliklere ve fuarlara ayırmaya başladı, bunun önemini gördüler. Uluslararası pazardan daha fazla pay almak için uluslararası ilişkilerine hem para hem zaman yönünden büyük yatırım yapıyorlar. Koleksiyonerler ise sağlıklı ve kalıcı bir koleksiyonun sadece belli bir ülkenin çağdaş sanatına yapılan yatırımla olmaması gerektiğini ve mutlaka dünyadaki çağdaş sanatın örneklerini bulunduran koleksiyonların gerektiğini gördüler son yıllarda. Ayrıca toplum içinde markasını ve kurumunu sanatla bağdaştırarak konumlandırmayı benimseyen kişi ve kurumlar ortaya çıktı. Yeni müzeler açılıyor. Koç Çağdaş Sanat Müzesi, Demsa Collection ve Mimar Sinan Çağdaş Resim ve Heykel Müzesi inşaat halinde. Başkalarının da takip edeceğini biliyoruz.
-10’uncu yılda yenilikler var mı?
10’uncu yılımızda yurt dışından 25’ten fazla ilk kez katılacak yeni ve nitelikli galeri geliyor. Ayrıca bu yıl Orta Doğu, Balkanlar, Kafkasya, Doğu Akdeniz ve Avrupa’ya uzanıyor ve Amerika’ya açılıyoruz. Çok farklı ve heyecanlı olacak.
“Bu yıl İran çağdaş sanatını ağırlayacağız”
-Contemporary İstanbul olarak bu yıl her zamankinden daha çok yurt dışında tanıtıma önem verdiniz. Son 1 yılda neler yaptınız?
Son yıllarda Türkiye’nin en çok konuştuğu, markalaşma konusunda sanat ve kültür etkinliklerinin ne kadar önemli olduğu. Bu da etkinliklerin ve kalıcı yapılaşmaların İstanbul markasını dünyaya yaymakta ne kadar önemli olduğu görülüyor. Sanat ve kültür aracılığıyla bu markalaşma dünyadan büyük sermayelerin de İstanbul’a akmasını sağlayacaktır. Biz de kendi karakterimizle, içerik gücümüz ve verdiğimiz hizmetle dünyadan davet ettiğimiz galerilere ilaveten İstanbul’da pazarın sağlıklı bir şekilde büyümesi ve gelişmesi için dünyanın sanat yatırımı yapan ülkelerinden koleksiyonerleri İstanbul’a davet ediyoruz. Bunun için gösterdiğimiz çabayla ocak ayından başlayarak bugüne kadar devam eden 20’ye yakın kentte Dışişleri Bakanlığı ve Kültür Bakanlığı’nın da destekleriyle davetler gerçekleştirdik. Bu, sadece Contemporary İstanbul’un değil, İstanbul’un da dünyaya tanıtımı aslında. Özellikle yurt dışından basının Türkiye’ye getirilmesiyle de önem kazanıyor. Contemporary İstanbul her ne kadar sanat fuarı olarak ortaya çıksa da bizim yaptığımız insanları bir araya getirmek, birbirleriyle buluşmalarını sağlamak. Dünyada en büyük tanıtım aracının insandan insana olduğuna inanıyorum. Çünkü kalıcı oluyor, dostluklar kuruluyor.
-Fuarın konuk ülkesi belli oldu mu?
İran çağdaş sanatını ve Tahran’ın çağdaş galerilerini ağırlayacağız. İran’la kurulacak dostluklar yönünden de çok önemli.