Bilal Meşe

Bilal Meşe

bmese@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Gelibolu’nun Güneyli köyüne yerleşen Burak Hakkı’yla çiftliğinde buluştuk... Annesi Gülsüm Hanım’la çiftçilik yapan oyuncuyla modelliği, mesleğini, gelirini ve köy hayatını konuştuk 

Gelibolu’nun Güneyli köyündeyim. 

Burak Hakkı’yı arıyorum! 

Gazetecilik yapma aşkıyla dönüp, dolaşıyorum. Geçen sayılarda size Traktör Müzesi’ni tanıttım. Sonra da Vosvos Ali’yi. Şimdi de Burak Hakkı’da sıra... 

Gerçi Burak Hakkı’nın tanıtılmasına gerek yok. 

Mesleğinin zirvesindeydi, bir anda sırra kadem bastı! 

Ama uzun sürmedi bu. Adam yakışıklı olunca dikkat çekiyor…  

Haberin Devamı

Kısa sürede yayıldı: “Duydunuz mu, Gelibolu’nun Güneyli köyüne yerleşmiş Burak Hakkı!” 

Kocaman çiftlikte annesi Gülsüm Hanımefendi ile birlikte, onu hiç yalnız bırakmıyor.  

Sayısız ceviz ağaçları var! 

Evi sanırsınız ki kartal yuvası, Saros Körfezi ayaklarınızın altında, adeta tablo gibi… Sakin bir ortam... 

Ben soruyorum, Burak Hakkı cevap veriyor:  

Gelibolu’nun çiftçisi Burak Hakkı

Mankenlik, oyunculuk ve çiftçilik, pek örtüşmüyor! 

2008’de eski eşim Sema Hanım’la (Şimşek) yer bakıyorduk. Sonra buraya geldik. Anne ve babam yaşıyordu Gelibolu’da. Bu arsayı çok beğendim. Oğlum Rüzgar yeni doğmuştu. Şimdi 15 yaşında, bu bahçe ile yaşıt. 

Sayısız ceviz ağacı var, sanırım ceviz üzerine master yaptınız... 

Osmanlı zamanında burada ceviz ekildiğini öğrendim. Daha sonra toprak, su analizi yaptırdık ve Amerikan cevizi ektik buraya. Çok dayanıklı, vitamin oranları daha yüksek bir ceviz. 120 sayfalık bir araştırma okudum bununla ilgili. 2008’de Türkiye’de bu ceviz türünü ilk biz ektik. Yaklaşık 1000 tane ceviz ağacımız var. Annem Gülsüm Hanım da çok ilgili burayla... 

“Armut dibine düşer” diye bir deyim var, yani oğlunuz Rüzgar... 

Oğlum geldiği zaman yardımcı oluyor. İleride o da kendi karar verecektir ne olacağına... Müziğe de merakı var, resmi de iyi, matematik zekâsı da çok iyi.  

Sizi buraya çeken, sizi üzen, küstüren bir olay mı oldu? 

Oyunculukta en verimli olduğunuz zamanda istediğiniz işler gelmiyor. O dönemde yurt dışında işler yaptım. Potansiyelimi orada değerlendirmek istedim. Kafamı da rahatlatıyorum, burada bir işe yaradığımı hissediyorum. Doğadaki yarışı görüyorsun. Bunları gözlemlemek farklı bir duygu. 

Haberin Devamı

Gelibolu’nun çiftçisi Burak Hakkı

‘Mankenlik eskide kaldı’ 

Önce mankenlik, sonra oyunculuk değil mi? 

Çok eskide kaldı mankenlik. 2000 yılından beri oyunculuk yapıyorum. Modelliğe başladığımda, 1992’de inanılmaz işler yaptım. Araba aldım, bir sürü ülke gezdim, Uğurkan Erez sayesinde.   

Peki ya oyunculuk? 

Modelken böyle bir yeteneğim olduğunun farkında değildim. Türker İnanoğlu, ‘Zehirli Çiçek’ dizisinde rol teklif etti. Onunla başladık bu işe. Oyunculuğa başlamam yönünde şeyler söylediler ve başladım.  

Eskisi gibi projelerde çok fazla yer almamanızın bir nedeni var mı? 

Çok kurcalıyorum senaryoyu... Yapmışken en iyisini yapmak istiyorum. Para için bir şey yapmak istemiyorum. İyi bir yapımcı ve yönetmen istiyorum.  

Son yıllarda dizi ve sinemada tiyatro kökenli isimleri daha çok izliyoruz... 

Zaten oyunculuğun en üst kademesi tiyatro. Sahne eğitimi başka bir şey. Altyapıları çok kuvvetli oluyor. Yeteneğiniz varsa, bunun üstüne yönetmenin beklemediği şeyleri eklediğinizde en farklı oyunculuk tarzı oluyor. 

Haberin Devamı

Gelibolu’nun çiftçisi Burak Hakkı

‘Sevmeme şaşırdım’ 

Çiftçilikte size en çok şaşırtan şey ne oldu? 

En çok şaşırdığım şey, bu işi sevmem oldu. İstanbul’da rahatlık vardı tabii ki. İstanbul’u terk etmedim, üç saatte gidebiliyorum. Ne zaman üretmeye ihtiyacım olsa, buraya geliyorum. Üretmenin ne kadar değerli olduğunu görüyorsunuz. 

Çok güzel bir eviniz var, maliyeti ne oldu? 

Öncelikle bu zor bir iş. Hele de tek başına yapacağınız bir iş değil. Üç dönümü tek başına yapabilirsiniz ama 22-23 dönüm burası. Maliyeti facia oldu. İlk kez geçen sene artıya geçtik. Tabii bizim de hatalarımız var. 

Görüyorum ki çok sayıda ceviz ağacı var. Artı bir eğitiminiz var mı bu yaşamla ilgili? 

Yabancı üniversitelerin araştırmalarını okudum, ardından Türkiye’de çok değerli mühendislerimiz var. Doktorluk ne kadar değerliyse, ziraat mühendisliği de öyle. Çanakkale’de konuştuğumuz bir mühendis var. Büyük firmalar sponsor oluyorlar. Ancak böyle kâra geçebiliyorsunuz.  

Gelibolu’nun çiftçisi Burak Hakkı

‘Ağladım...’ 

Hiç bocaladığınız an oldu mu, yani çiftliği terk etmeyi düşündünüz mü? 

Vazgeçmeyi hiç düşünmedim. Ağladığım zamanlar oldu. Kerim’in (yardımcısı)  beş dakikada yaptığı işi, ben iki saatte yapamıyorum. Alışmak lazım böyle şeylere. Hâlâ çırağım diyebilirim. Köylüler her zaman bana yardımcı oluyorlar.  

Çiftlik hayatı kurmak isteyenlere önerileriniz var mı? 

Öncelikle bu kadar büyüğüne gerek yok. 3-5 dönüm olursa harika bir hayat yaşarsınız. Ben 22-23 dönüm diyorum, geçen gün birileri ile tanıştım, 3 bin dönüm arazileri var. O tam ticarethane oluyor. Burada emekli maaşını çıkarırsın. 

Batı Trakyalı

Adınız Burak, soyadınız Hakkı, ikisi de isim ama...

Biz Batı Trakyalıyız. Babam Yunanistan doğumlu, Gümülcineli. 1950 ve öncesinde dedenin soy ismini alıyordun. Babam da dedemi çok sevdiği için İstanbul’a gelince Hakkı soy ismini almış. Biz de öyle kalmışız. 

‘Oyunculuk yaşam biçimim’

Burak Hakkı, yanlış anlaşılmasın, oyunculuktan kopmuş değil... Asıl işine de sıkı sıkı bağlı, o kulvarı hiç boş bırakmıyor... İşin özeti; Burak Hakkı bir koltuğa bir karpuz değil, sayısız karpuzlar yerleştirmiş... Gerek beyazperde gerekse dizileri de asla boş geçmiyor. İşini özeti bir ayağı İstanbul’da, diğeri çiftliğinde... Kendisi de, “Oyunculuk yaşam biçimim” diyor… 

Sıkı Galatasaraylı

Konu konuyu açıyor, ee serde spor yazarlığı da var, bizim kulvardan söz etmemek yanlış olur. Burak Hakkı sıkı bir Galatasaraylı, sadece kendisi değil, tüm akrabaları, şaşırdım tabii ki! Oğlu Rüzgar’ı Galatasaraylı yapmak için ilginç bir yöntem denemiş:

“Bütün sülalem Galatasaraylı. Rüzgar 1-2 yaşında yeni koşuyor. Maç yaparken ‘Ben Fenerbahçe’nin futbolcusu olacağım’ dedim. Maç yapmaya başladık, ayağına bastım tekmeyi, ağlamaya başladı. ‘Fenerbahçeliyim, böyle kazanıyorum’ dedim. O da Galatasaraylı oldu. Maça gitmeyi çok önce bıraktım. Çok küfür falan var, ailenin gideceği bir yer değil. Kötü bir kültürel değişime uğradık. Aynısı futbola da sıçradı. Gençlik dönemimde Bağdat Caddesi’nde oturuyoruz. Maça gittiğimizde hep beraber izlerdik, sabaha kadar kutlardık. Öyle fanatizm falan yoktu o yıllarda, yan yana maçlar izlerdik. O tabloyu özlüyorum.” 

‘Yükseklik korkum var’

“Yönetmen Şerif Ağabey’le (Gören) Kapadokya’da çekimdeydik. Benim yükseklik korkum, uçak korkum da var. Uçurumun tepesinde kız beni itecek, ben de uçurumun kenarında tutunacağım. Şerif Ağabey’e döndüm, ‘Ben bu sahneyi çekemem’ dedim. O da, ‘Bir hafta süren var, ben bu sahneyi seninle çekeceğim’ dedi. Sonunda Şerif Ağabey’in dediği oldu. Üç halat bağladılar bana, o sahneyi çektim. Hayatımdan 10 yıl gitmiştir!” 

Şerif Gören’in gözünden Burak Hakkı

Türk sinemasının ünlü yönetmenlerinden Şerif Gören, bakın Burak Hakkı’yı hangi kelimelerle anlatıyor:
“Mankenlikten oyunculuğa geçmişti, ‘Kırık Ayna’ dizisinde tanıdım. Yakışıklı, boylu poslu, ahlaklı, disiplinli, saygılı, sette arıza çıkarmayan ve ortama uyumlu bir fotoğraftır benim penceremden...”

‘Sekiz saatten fazla çalışmıyorlar’

“Yunanistan’daki ‘Köprü’ dizisi için ilk bir ay İstanbul’da çalıştık. Yunanistan ile İstanbul arasındaki köprüde bir ceset bulunuyor. Bunu iki ülkede çözecektik. İstanbul’da Galata Köprüsü için izin alındı. Sahneyi çekiyoruz. Genellerini çektik, bir tek yakın planlar kaldı. Setçi çocuk benim mikrofonumu çözüyor, ‘Yakınlar var’ dedim. ‘Ama süre bitti’ dediler. Sekiz saatten fazla çalışmıyorlar. Bizde de 12 saate düştü. Aydın Genç ağabey var. Komiseri oynuyor dizide... Babacan biri, onu da çekmediler. ‘Ne zaman?’ dedi Aydın Ağabey, ‘Bir ay’ dediler ve altı ay sonra çektiler. Aydın Ağabey ilk zamanlar 100 kiloydu, altı ay sonraki çekimde ise 42 kilo vermişti!”