Fenerbahçe’de Kayserispor beraberliği zirve hesaplarını alt üst ederken, gerek yönetim, gerekse Mourinho’nun geleceği tartışılyor. Bu oyun böyledir, zirveden geri kalırsanız, faturalar kesilmeye başlar!
Mourinho kalır mı, gider mi, tartışma konusu. Kişisel görüşüm kalma olasılığı daha fazla!
Niye mi?
Bırakın yıllık 15 milyon euroluk parasını kenara, bir de tazminatı çok yüksek! Yani, sakal - bıyık meselesi!
Fark 5’e çıktı! Galatasaray ikili averajda da önde, ipleri tamamen eline geçirdi!
Aslan yolunu temizliyor, kalan 6 maçta 1 yenilgi ve 1 beraberlik hakkı var
Demem o ki, Fenerbahçe kalan maçları kazanmak zorunda, ne var ki fikstürü öyle sanıldığı kadar kolay değil! Eee bir de işin psikolojik yanı var! Yönetim, takımın şampiyon olması için kasayı sonuna kadar açtı, Mourinho ‘gak’ dedi, ‘guk’ dedi, ne istediyse aldılar.
Ne var ki, ünlü hocanın kadro tercihleri Fenerbahçe’yi yakan en büyük faktördür bence. Yerli oyuncuları hep geri plana itti! Örneğin, İrfan Can Kahveci, geç
Taraftar muhabbetlerine doyum olmaz, bilirim... Öyle ki, müthiş yorumlar yaparlar, izlerken maçı yaşarlar adeta...
Onlara takıldım dün... Hamzakoy’da bir kafede toplanıyorlar. Kafe büyük, gelin görün ki iki elin parmaklarını geçmeyen taraftar kitlesi! Haklılar, Kartal her geçen hafta kan kaybediyor! Umutsuzlar, kırgınlar, biraz da öfkeliler!
Sözü onlara bırakalım, aralara da kendi yorumları eklerim:
- Heyy, sarı kart, sarı...
Gedson, orta sahada sert bir şekilde düşürülüyor, faul tamam, sarı yok! Hani, Samsun-Galatasaray maçını kötü yöneten Ozan Ergün’ü bu maça vermişler! İlk yarıda ev sahibi takıma en az beş sarı kart çıkarması gerekirdi arkadaşın! Eee ne de olsa MHK’den torpilli arkadaş!
- Aklın yeni mi başına geldi?
Tabi ki, tepki Ole’ye, Amir sitemi!
Ole Gunnar Solskjaer’in iş başı yaptığı günden bu yana hep frene bastım, sabır gösterdim, kredi açtım...
Niye mi? Aman yine ‘yabancı karşıtı’ demesinler diye, kendimi nadasa çektim!
Yerlici olduğumu herkes biliyor, adımız çıkmış bir kere! Efendim, Ole’nin kibarlığına, duruşuna, söylemlerine gıkımız çıkmaz. Ne var ki Ole’nin bu özellikleri Kartal’a hiçbir şey katmadı! ‘Aynı tas, aynı hamam’ misali! Hani gençlere şans veren hocaydı? Bırakın sahaya sürmeyi çanta gibi yanında taşıyor! Maalesef o da günü kurtarmanın peşine düştü!
Başakşehir yenilgisi sonrası ne diyor Norveçli? “İlaç kurtarmaz, bu takıma ameliyat lazım” Doğru bir tespit İyi ama adama sorarlar, bugüne kadar neredeydin arkadaş? Aklına başına yeni mi geldi? Teşhis doğru, ancak o ameliyatı yapacak doktor asla Ole değildir!
GÜZEL SÖZLER
“Evrendeki en büyük gösteri, sen aklını keşfettiğin anda başlar.” SIGMUND FREUD
Malzeme belli, öyle operasyon falan kurtarmaz Kartal’ı! Serdar Topraktepe hocamızın kulakları
Ole Gunnar Solskjaer’e artık kızamıyorum. Eleştirirken, ellerim geri gidiyor artık! Savunma bloğu darmadağın... Biri düzeliyor, biri sakatlanıyor. Emirhan ve Uduokhai sakat, Tayyip Talha kırmızıdan tribünde! Ole’nin elinin altında alternatif yok. Norveçli hoca, düşünün Svensson’u Paulista’nın yanına çekti, Chamberlain sağ bekte... Olacak iş mi bu? Olur, olur, ne yapsın?
İşin özeti, kadro derinliği sıfır ötesi... Bir de sakatlarla boğuşuyor. Benzetme yerindeyse, “Denize düşen, yılana sarılır” misali! Dünkü tek doğrusu, haftalardır formsuz olan Immobile’nin yerine Mustafa Hekimoğlu’nu on birde sahaya sürmesiydi.
Kupayı kaçıran Beşiktaş, üç haftadır ayağına gelen klasman fırsatını elinin tersiyle itiyor. Ne güzel, Galatasaray, Samsunspor’u yenmiş, alın bir üçüncülük şansı daha... Nitekim, eksik kadrosuna karşın Kartal, maça istekli, baskılı ve arzulu başladı. İlk yarıya iki net pozisyon sığdırdı. Gelin görün ki Rashica, fırsatları golle taçlandıramazken, Brniç’in sert
Beşiktaş’ın güncel fotoğrafı üzerine kimse karalar bağlamasın. Bu kadar gel-git yaşayan bir takım gördünüz mü? Kongreler, değişen başkanlar ve teknik direktörler, hepsini Kartal iki yıla sığdırdı!
Bardağın bu tarafından gelişmelere bakacak olursak, onca negatifliğe karşın Kartal’ın konumu öyle aman aman içler acısı değildir! Başka bir takımın başına bunlar gelse, uçurumdan pat diye aşağı düşer!
Ole Gunnar Solskjaer’in duruşunu, söylemlerini, rakiplere ve de hakemlere saygı duymasını beğeniyorum, tam bir futbol adamı. Elinin altındaki kadro sınırlı, derinliği yok, sarılacağı can simitlerinin de halini görüyoruz! Bakın bu formanın ağırlığı var, taşımak yürek işidir! Görüyoruz ki, bazı formaların içi boş, sahada geziyorlar, takıma en ufak katkıları yok!
Tayyip Talha, Emirhan’ın tek alternatifi başka yok ki? Önce kupa, sonra Kasımpaşa maçı, yine kızardı, dileriz alışkanlık yapmaz!
Kupa gitti, Avrupa’ya çıkış bileti üçüncülükten geçiyor... Diyeceksiniz ki, Kartal klasmanı yakalar mı, zor! Kasımpaşa karşısında
Beşiktaş için Avrupa'ya çıkış vizesinin kupadan geçtiğini cümle alem biliyor, çünkü klasman yapmasının bu tabloda garantisi yok!
Göztepe ligimizin flaş ekiplerinden, ne zaman, ne yapacağı belli olmaz! Yani böylesi bir rakip karşısında riske girilmez. Sahada eksik kalmamak, bir numaradır bu oyunda! Ne var ki Tayyip Talha bunun farkında değil! Bak kardeş, kritik bir bölgede oynuyorsun, yani son adamsın, kızardın, Kartal'ın tura vedasına davetiye çıkardın. Romulo'nun frikik golü, rakibin iştahını kabarttı. Göztepe ikinci yarıdaki baskılı oyunuyla, golleriyle, tur bileti alarak evine döndü.
Aslında her şey ne güzel başladı, Kartal oyunu tek kaleye çevirdi, ürettikçe üretti, kaçırdıkça kaçırdı, yani oyunu domine etti. Üretilen ve de kaçırılanları saymayacağım, bir de direkten dönen top var ilk yarıda. Neyse ki usta Rafa Silva var, 30'da Muçi'ye yaptığı asisti herkes gördü, akıl dolu bir pas. Muçi de harika bir vuruşla Arda'yı nihayet avladı!
Eee, bu oyunda eksik kalmak, stres ve paniği de birlikte getirir! Nitekim,
Semih Kılıçsoy daha 19 yaşında... Geçen sezonki performansıyla her kesim tarafından 'yıldız' adayı olarak gösterildi, ben de dahilim. Öyle ki, Beşiktaş'ta efsane olan Nihat Kahveci'ye çok benzettik Semih'i. Özellikle kalçadan çıkardığı şutlarla hep onu hatırlattı bize.
Ne var ki, şu sıralarda eski günlerini aratıyor bize Semih! Bu düşüşte elbette bazı faktörler yok değil, örneğin sakatlıklar ve maç eksikliği.
Gelibolu'da bir dostum var, İbrahim Ablay... Beşiktaş sevdalısıdır, ama öyle körü körüne değil, fanatizmden uzaktır. İyi bir spor izleyicisidir.
Şu sıralarda Semih Kılıçsoy'a çok sitem ediyor Ablay:
"Beşiktaş’ta ilk forma bulduğu günlerde çevre kontrolü yapmadığı, başını önüne eğip önünde kaç kişi varsa geçmeye çalıştığı için çok eleştiriyordum. Sonra ne olduysa sanki sihirli bir değnek dokunmuş gibi doğru işler yapmaya başladı, takımın hem çilingiri hem de golcüsü oldu."
Doğruya, doğru!
Ne var ki Ablay, bu kez ibreyi tersine çevirdi: "Son dönemlerdeki
Beşiktaş’ın derbi 11’i açıklandı, şaşırdık dersek yerindedir. Kartal’ın neredeyse tek golcüsü Immobile yedek, Rafa Silva forvette, partneri ise Mario. ikisi de benzetme yerindeyse ‘çakma’ forvet!
Bu benzetmeye kimse alınmasın, Rafa Silva, Kartal’ın çok özel bir oyuncusu... Tekniğine, futbol zekasına gıkımız çıkmaz, tam bir yıldızdır. Attığı golü gördünüz mü? Orta sahadan aldığı topla soldan indi, vites yükseltti, önce Sanchez’i yatırdı, sağıyla Muslera’nın kapatığı köşeden topu filelere gönderdi. Bu tip zor pozisyonları ancak yıldızlar gole çevirir, yani Rafa Silva gibi.
TFF Başkanı tarafından adeta reesen derbiye atanan Yasin Kol... Frankowski 26’da umut vadeden atakta Muçi’yi indirdi, faul tamam peki sarı nerede? Aynı Frankowski 36’da yine Muçi’yi indirdi, üstelik bariz gol şansı. Kol, sarıyı çekti, kuralı bilmiyor ne yapsın adam acemi? Neyse ki VAR devreye girdi, sarıyı kırmızıya çevirdi!
Ahhh Mert Günok, ahhh! Helal olsun Torreira’ya, yaklaşık 30 metreden nefis vurdu,