En hoşlanmadığım şey, tüm alternatifleri görmeden hemen karar vermek ve şampiyonu ilan etmektir. Nihayetinde herhangi bir şey çok iyi diye ‘daha iyisi bulunmaz’ demek değildir bu... Ama istisnaların kaideyi bozduğu bir durum bu... Aşk gibi bir şey yani... Gördüğün an kalbini çarptıran, ondan daha harikasının olamayacağını hissettiğin an... Evet, garip gelebilir ama ‘Joker’i izlediğim an bir daha aklımdan çıkmayacağını hissettim. Günlerdir zihnimde yeniden oynatıyorum, üzerine düşünüyorum ve Joaquin Phoenix’in, Joker olarak zihnime kazıdığı o insanüstü performansın etkisinden kurtulmak istemiyorum!
Her yıl filmseverlerle paylaştığım küçük tahmin oyunum, ‘Oscar’a inanma, Oscar’sız kalma’nın ilk adayları böylece belirmeye başladı. ‘Joker’ filminin; ‘En İyi Erkek Oyuncu’, ‘En İyi Film’, ‘En İyi Yönetmen’ ve ‘En İyi Senaryo’ dalındaki Oscar’lıklarına kesin gözüyle bakabilirsiniz. Hatta, ‘Tüm Zamanların En İyi Erkek Oyuncusu’ diye bir kategori olsa Phoenix, en kuvvetli adaylardan biri olurdu bu performansıyla... Açıkçası, Phoenix’in bu sene Oscar’ı alacağına nerdeyse emin gibiyim, evet daha izlemediğimiz çok film var ama karşımızdaki, çok sık karşılaştığımız bir oyunculuk seviyesi değil. Hani, “Böylesi 40 yılda bir gelir” denilen türden... Öte yandan, gayet iyi biliyoruz ki Akademi, her zaman en iyilere vermiyor ödülleri; politika, ticari bakış, güç oyunları ve stüdyo savaşları gibi çok etken var. Tam da bu noktada Phoenix’in önünde iki engel var. ‘En İyi Erkek Oyuncu’ Oscar’ının sahibi olması, ki bu ödül şansını bir nebze azaltıyor... Doğal olarak ama asıl mesele, Joaquin Phoenix, Oscar ödülleri ve Akademi ile sıkça dalga geçen ve büyük stüdyolar için muhalif bir isim.
Bekleyip, görelim ama tahminlerimizi yaparken ya da “Aa, bu adam, bu film dururken, nasıl başkasına verdiler?” derken, bu detayları aklımıza getirelim. Yine de nadir görülecek böyle muhteşem oyunculuk belki de ‘Oscar’a bile hesaplı davranmayı unutturabilir. Aklımdayken kesin aday olacak film tahminlerime, ‘Küçük Kadınları’ da şimdiden ekleyeyim.
Önemli bir uyarı da bulunmalıyım ki, bu bildiğimiz macera-fantastik-çizgi roman uyarlaması DC filmi değil. ‘Joker’ adına ve karakterin eski filmlerine bakıp, sakın aldanmayın çünkü o beklentiyle sinemaya gelenlerin epey afalladığına şahit oldum. Yine aynı sebeple küçük çocuklarınızı, eğlensinler diye bu filme götürmeyin. Bir psikolojik gerilim yapımı bu ve yarattığı etki de epey sarsıcı. Kısaca, “Nasıl joker oldu?” sorusunun yanıtı, hatta dolaylı olarak ‘Batman’ ve ‘Batman ile Joker savaşı’ ile ilgili de ipuçları yakaladığımız bir hikaye. Toplum eleştirisi yapan, kapital düzene baş kaldıran ve insana kendini sorgulatan, epey anarşik bir film olduğunun da altını çizmeliyim.
NOBEL...
2018 ve 2019 Nobel Edebiyat Ödülleri verildi. İsveç Akademisi tarafından dağıtılan ve dünya genelinde büyük saygınlığı olan Nobel Ödülleri, son yıllarda epey irtifa kaybetti. Özellikle geçtiğimiz yıl patlayan cinsel saldırı skandalı, bir dizi istifayı da beraberinde getirdi ki, bu sebeplerle geçen sene ‘Edebiyat Ödülü’ verilemedi. Geçtiğimiz yılın ödülü de bu seneye devretti, yeni komite hem geçtiğimiz yılın hem de 2019’un Nobel Ödülü için, bir kadın bir erkek, iki yazar seçti.
2018’in Nobel Edebiyat ödülünü Polonyalı yazar Olga Tokarczuk kazandı. Geçtiğimiz sene, edebiyat dünyasının en prestijli ödüllerinden Man Booker Uluslararası Ödülü’nü kazanan, Polonya’nın en önemli edebiyat ödülü ‘Nike’nin de sahibi olan yazar, ‘Nobel’ için sürpriz bir isim değil. ‘Nobel Edebiyat Ödülü’ 118 yıldır veriliyor ve Tokarczuk ile 15’inci kez bir kadın yazar kazanmış oluyor. Bu arada yazar politik olarak da Yeşiller Partisi üyesi. 2019 Edebiyat Ödülü ise edebiyat dünyasının çok iyi bildiği ama öte yandan politik duruşu sebebiyle tartışmalı bir isme verildi; Peter Handke... Çok sayıda ödül sahibi Handke’nin iyi bir yazar olduğu genel kabul görüyor ancak Avusturyalı yazar, on binlerce sivilin ölüm emrini veren ve savaş suçundan yargılanan Sırp lider Slobodan Milosoviç’in cenazesindeki övgü dolu ırkçı söylemleri sebebiyle önemli bir kesim tarafından ‘Nobel’in ruhuna uygun bulunmuyor. İsim babası Alfred Nobel’in vasiyeti, ismine verilen ödüllerin ‘insanlığa hizmet edenlere’ dağıtılması yönünde... İşte tam da bu noktada, vasiyete uygun davranılmadığını düşünenler çoğunlukta. Bu arada hatırlatalım, Alfred Nobel’in de bu vasiyeti bir çeşit günah çıkarma sayılabilir. İsveçli kimyager dinamiti bulmuş ve patlayıcı ticaretiyle büyük servet yapmış bir bilim insanı... Savaşlarda binlerce kişi öldükten sonra nedamet getirerek, böyle bir vasiyetle mirasını insanlığa hizmet edenlere adamış. Artık yorum sizin... Nobel Ödülü, ‘tam adamına gitmiş’ mi dersiniz, ‘insanın yazdığı ayrı, kişiliği ayrı mı’ dersiniz, bilmem ama şu bir gerçek ki ‘Nobel’, tartışmalı olma halini ısrarla sürdürüyor.
Not: Meraklısı için iki yazardan birer kitap; Olga Tokarczuk’tan ‘Koşucular’ ve Peter Handke’den ‘Kalecinin Penaltı Anındaki Endişesi’.