Bin sezonluk dizi yapmışlar, adını da ‘Royal’ koymuşlar...Dünyada, İngiliz Kraliyet Ailesi kadar uzun soluklu bir seyirlik yoktur. Tüm dizi yapımcılarının örnek alması gerekir. Bin senedir kendilerini seyrettirdiklerini düşünürsek, tam anlamıyla bir ‘reality show’, hatta Kardashianlar’ın atası filan diye de düşünebiliriz. Ne zaman biraz ilgiyi kaybedecek gibi olsalar, hemen bir magazin ve aile içi yeni bir macerayla reytinglerini yükseltmeyi çok iyi biliyorlar. Zenginlik, ihtişam, prensler-prensesler, kan, nefret, acı, gözyaşı, savaş, aşk ve intikam, ne ararsan bulabileceğin başka böyle bir tane dizi sayamazsın dünya tarihinde...
O sebeple ki, televizyonun toplum hayatına girmesiyle, tam sona yaklaştıkları ve yıkılma tehlikesi geçirdikleri sırada, bu yeni mecrayı hemen saray içine soktular ve yeniden gündeme oturmayı başardılar. Ve bin yıl daha vizyonda kalmak için her şeyi yaparlar.Bu hafta, Kraliçe Elizabeth’in torunu ‘Lady Di’ ile Prens Charles’ın oğlu Harry ve Amerikalı dizi oyuncusu eşi Meghan, Kraliyet’ten ayrıldıklarını açıkladı. Bana kalırsa, tam bir ‘sezon finali’ oldu bu.
Elbette karşısında olan Kraliyet yanlıları da Diana’nın James Hewitt ile ilişkisini ve Harry’nin James ile benzerliğinden vurup, “Charles’ın oğlu değil” diye cephe açtılar bile... Buyrun detaylardaki gerçekler...
İngiliz Kraliyet Ailesi’nde veliahtları doğurduktan sonra kadınlar, başkalarıyla ilişki yaşama konusunda serbest bırakılıyor. Bakınız, aile hakkında yapılan tüm belgeseller ve Kraliçe’nin kendi el yazısıyla mektuplarında bile bunları görüyorsunuz. Diana da James Hewitt ile beraberken, Harry iki yaşındaydı. Zaten ilişkiler başladıktan sonra çocuk doğurmasına izin verilmiyor. Diana’nın ölümüne-öldürülmesine sebep olarak, boşandıktan sonra hamile olma ihtimali iddiaları da bu noktada doğuyor.
Meghan ve Harry, kendi paralarını kazanacakmış ve özgürlüğü seçmiş yalanını yavaşça kenara bırakalım. İkili, halkın vergilerinden gelen yıllık 2 milyon sterlin’i ‘yol ve güvenlik parası’ olarak almaya devam edecekmiş. Yani, “Kirayı babam ödesin ama ben ayrı eve çıkayım” özgürlüğü bu... Üstelik, “Artık istemiyoruz” diye havalı bir şekilde bıraktıkları ‘Sussex Royal’ ticari isim hakkını satın almışlar. Kendi güya bıraktıkları unvanlara ürün pazarlayıp, geliri de İngiltere Kraliyet’ine bırakmak yerine, komple cebe atacaklar. Buna da, “İstemem, yan cebime koy” durumu diyoruz.
Yani aile parasıyla, kendilerine verilene razı olup, kurallar içinde yaşayacaklarına, ailenin asi çocuğu havası yaratıp, parayı doğrudan şahıs hesaplarına indirecekler ve kendi ticari imparatorluklarını kurup, bir de Kraliyet’in hiyerarşi kurallarını çekmeyecekler. Ben size diyeyim, ne olursa olsun gelenekçi bir İngiliz aile üyesinin değil, sınıf atlama derdindeki para aşığı Amerikan zihniyetinin aklı bu. Ne diyelim, hayırlı uğurlu olsun. Eh almayacaktınız Diana’nın ahını, çıkar böyle aheste aheste...