En insani duygulardan birisi de utanma duygusudur.
Bu duyguyu çok sevmeyiz çünkü bizi gergin, köşeye sıkışmış, biraz ne yapacağını bilemez bir duruma sokar.
İnsan kimi zaman gülünç bir duruma düşer, utanır, kimi zaman bulunduğu ortamdan çekinir, söz almaya bile utanır.
Bu duyguyla çok sık karşılaşırız, aslında çocukluktan itibaren tanıdığımız, bildiğimiz bir duygudur!
Hal böyle olunca da çoğumuz bu duyguyu yönetmeyi de biliriz.
***
Hatta kendim ve kendimden önceki kuşaklar için söyleyebilirim ki biraz utanma duygusunun iyi bir şey olduğu bize öğretildi.
Çocuk dediğin her lafa atlamaz, utangaç çocuk atılgan olana göre makbuldür.
Özgüvenli çocukla şımarık olan; terbiyeli ve utangaç çocuk uzun bir süre karıştırıldı.
Şimdiki çocuklar ve gençlere ise adeta bir özgüven depolaması yapılıyor.
Onlar kolay kolay utanmıyor, yeter ki bilinçli bir şekilde büyükler tarafından utandırılmasınlar!
İşte bir çocuğun veya gencin karakter gelişiminde başına gelebilecek en fena şeylerden biri bu, sürekli utandırılmak!
Ailesi tarafından veya okulunda öğretmeni tarafından utandırılarak terbiye edilmek istenen çocuklar bu duyguyu uzun süre psikolojik bagajlarında yük olarak taşıyorlar.
“Utan, utan, yaptığına bir bak” diyerek azarlanan çok çocuk vardır. Yaptığı yanlışın mantığını anlamaz, ona anlatan yoktur ama utanması gerektiği mesajını çok net alır.
Aslında ona yaptığının neden yanlış olduğu anlatılsa kendi belki zaten utanacak ama utandırılınca işler tersine dönüyor.
Utandırıldığı vakit duyguları zedeleniyor, kendine güveni azalıyor ve yanlışına odaklanmak yerine utanma duygusuna takılıyor.
Bir sonraki senaryoda ise kişi artık utandırılmamak için pasifleşiyor veya utandırılmaya çok alıştığı için arsızlaşıyor.
İşte sürekli utandırılarak yetişen kişiler yetişkinlikte bu duyguyu taşımakta zorlanıyorlar.
Utangaçlık
Utanmak ve utangaç olmak arasında fark vardır. Hepimizin utandığı durumlar olmuş, herkes biraz utangaç hissettiği bazı ortamlara girmiştir, girmektedir.
Okuldayken tahtaya kalkıp bilemeyince arkadaşlarım güldüğünde yanaklarımın kızardığını, hiç tanımadığım üniversite kampüsüne girdiğimde biraz utangaçlık duygumun kabardığını, yanlış bir zamanda yanlış bir soru sorduğumda utanıp yerin dibine girmek istediğim anlarımı net hatırlıyorum.
Dikkatimi çeken şeylerden biri de utandığımız, utandırıldığımız durumları kolay kolay unutmamamız!
O anlar aklımıza öyle bir kazınır ki aradan uzun zaman geçse de hatırlayınca hala utanç duygusunu hissederiz. İşte böylesine insanı etkileyen bir duygu bu!
Ancak utangaç olmak bir duruma özel değil kişiliğe özel bir durum!
İnsan bazen utanır ama sürekli olarak bu duyguyla yaşıyorsa ona utangaç diyebiliriz.
Bu kişiler tanımadıkları ortamlara zor adapte olur hatta tanıdığı ortamlarda bile aktif rol almak istemez.
“Hata yaparsam” korkusuyla yaşar. Sessiz, dikkat çekmeden ve birçok durumda geri planda kalarak yaşamayı tercih ederler.
Dışarıdan bakıldığında sessiz, kibar olarak tanımlanabilen bu kişilerin iç dünyası aslında oldukça kırılgandır.
Utangaç kişilere sorarsanız bu özelliklerinden mutlu değildirler. Genelde bu huylarının değişmesinin mümkün olmadığını düşünürler.
Oysa kişiliklerinin bir parçası olsa da utangaçlığı yontup, sosyal yaşamı kolaylaştırmak mümkün!
Bu kişilerle yapılan adım adım alıştırmalarla sosyal hayatın içinde daha çok rol almaları sağlanır.
Okul yaşındaysa okul içinde, yetişkin ise sosyal ortamında aktif görevler edinip, terapi desteğiyle bu özelliğini yontabilen çok insan var.
Hayatta seyirci konumundan oyuncu konumuna geçmesine yardım edilen bu kişiler, bu rol değişikliğiyle bu özellikle baş etmeyi öğrenebiliyorlar.