Dünyanın en iddialı şef yarışması kuşkusuz Bocuse d’Or. Şeflerin olimpiyatı diyebiliriz. Çünkü burada şefler lokantalarındaki yemeklerine, daha önceki başarılarına göre değil, yarışma esnasındaki performanslarına göre değerlendiriliyor. En ufak bir hatada ipi göğüslemek hayal olabilir, yılların emeği boşa gidebilir
Danimarkalı şef Rasmus Kofoed başarılması zor, adeta imkânsız bir rekora imza atmış. Şefler dünyasının en zorlu yarışı olan Bocuse d’Or yarışmasında tam üç madalya kazanmış; bronz, gümüş ve altın madalyaları ardı ardına dizmiş. Bu madalyaları alabilmek için, 2005 yılından 2011 yılına kadar yarışmış. Olimpiyat atleti gibi hazırlanmış. 7 yıl boyunca Danimarka takımının kaptanlığını üstlenmiş, deyim yerindeyse hayatını bu işe adamış. Yarışmaya hazırlanmak isteyenlere “Önce evlenmeyi erteleyin, özel hayatı unutun” diyor. İlk bronz madalyadan 2 yıl sonra bu kez gümüşü kapmış. 2010 yılında Avrupa seçmelerinde bir altın alsa da dünya birinciliği içinde ukde kalmış. Sonunda azim ve sebatla 2011 yılında Bocuse d’Or “Altın” madalyayı kapmış. Ödülleri bununla kısıtlı kalmamış. 2016 yılında Danimarka’nın ilk üç Michelin yıldızı alan şefi olmayı da başarmış. Bu bağlamda son yıllarda İskandinav şefleri arasında ilk parlayan Kuzey Yıldızı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Sebze odaklı etsiz mutfak
Rasmus Kofoed tam bir mükemmeliyetçi. Ortağı Søren Ledet ile 2007 yılında açtığı Geranium restoranda yarattığı tabaklar kusursuzluk örneği. Geranium, “sardunya çiçeği” demek. Geranium’da sunulan yemeklerin hepsi gerçekten de çiçek gibi zarif, bir kır çiçeği narinliğinde. İnsan değil tatmaya dokunmaya kıyamıyor, hatta bazen yenilebilir olduklarından şüpheye düşüyorsunuz, o denli bir mücevher gibi işlenmiş. Her bir tabak için sunumundan lezzetine kadar azami özen gösterilmiş. Geranium böyle iddialı bir lokantadan beklenmeyecek bir konumda Parken Stadyumu’nda yer alıyor. Stadyumun köşesinden 8. kata çıkıyorsunuz ve son derece sade, Danimarka stili döşenmiş bir mekânla karşılaşıyorsunuz. Şıklık ayrıntılarda gizli, hiçbir abartılı gösteriş yok. Burada dikkat mekânda değil tabakta. Bu yıl bir yenilik yaptılar; mart ayından itibaren yeni menüde eti tamamen çıkardılar, sadece balık ve deniz mahsullerine yer verdiler. Bu menüyü dünyanın dört bir yanından gelen yemek yazarlarına tanıttılar. Dahası Geranium’a kardeş geldi. Hemen yan salonda, daha samimi bir ortamda, bütçeye de daha uygun olan Angelika açıldı. Angelika’nın mutfağı ise tamamen vegan. Ayrıca her bir yemeğe eşlik eden bir alkolsüz içki eşleşmesi sunuluyor.
Fotoğraflar: Claes Bech-Poulsen
Türkiye’ye gelecek
Rasmus Kofoed 2021 Aralık ayında Paris’te La Liste ödülünü alırken sahneye 9 yaşındaki kızı Kamille ile çıkmıştı. Pek yakında Türkiye’yi muhtemelen kızıyla birlikte ziyaret edecek. Doğrusu Angelika mutfağı için, bizim mutfağımızdan pek çok fikir edineceğini iddia edebilirim. Yeni menüsünü denemek için ziyaret ettiğimizde götürdüğümüz Punica nar ekşisi, Hayfene baharatlarından çörekotu ve mahlep, Karaköy Güllüoğlu baklava ve Marsel lokumları aklını çeldi bile. Sonradan bizi davet eden Virgina Newton John’dan öğrendiğime göre, Cafer Erol lokumları da ekibin aklını başından almış. Ne diyelim, kim bilir belki bu Kuzey Yıldızı’nın mutfağına bir iki Anadolu yıldızı lezzeti de katmayı başarırız.
Türk Takımı Budapeşte’de
Başkan Mehmet Gök - Şef Emre İnanır - Komi Eray Eren - Koç Vedat Demir.
Bocuse d’Or, 2 yılda bir düzenlenen bir dünya şef şampiyonası. Dünyanın en prestijli yemek yarışmalarından biri olarak kabul ediliyor; Olimpiyat Oyunları’nın gastronomi eşdeğeri olarak anılıyor. Adını efsanevi Fransız şef Paul Bocuse’den alan etkinlik ilk kez 1987 yılında Lyon’da düzenlenmiş. O zamandan beri finaller tekli yıllarda ocak ayında Fransa’nın Lyon kentinde SIRHA Fuarı’nda iki gün boyunca gerçekleşiyor; çiftli yıllarda ise bölge elemeleri yapılıyor. Bu yıl Avrupa seçmeleri 23-24 Mart’ta Budapeşte’de gerçekleşecek. Türkiye adına yarışacak şef Emre İnanır, Metro Türkiye’nin destekleriyle sıkı bir hazırlık sürecinden geçti. Ekip, Türkiye Bocuse d’Or akademi başkanı Mehmet Gök, takım koçu Vedat Demir ve komi Eray Eren’den oluşuyor. Bu senenin iki ana malzemesi geyik eti ve patates. Şefler geyik etini ekşi krema, ördek ciğeri ve süzme peynir kullanarak hazırlayacak. Patates tabağı içinse önceden Coronada, Madison veya Anuschka patateslerinden birini seçecekler ve hayvansal protein olarak sadece yumurta ve süt ürünleri kullanabilecekler. Çırağan Palace Kempinski içindeki Tuğra Restoran’ın yeni şefi Emre İnanır’a başarılar diliyoruz!