Ne kadar ihtiyacımız varsa kahramanlara, bu hafta da hayatımıza “İyi bir şeyler de oluyor, güzel insanlar da var” kontenjanından bir düğün fotoğrafçısı damgasını vurdu: Malatyalı Onur Albayrak. Tek bir hareketiyle o kadar çok şey söylemişti ki anında bağrımıza bastık.
NTV’ye yaptığı açıklamalara göre, 2002 yılından beri profesyonel düğün fotoğrafçılığı yapıyor Albayrak. Günün birinde bir işe çağrıldığını, damatla önceden buluşup anlaştığını ve günü geldiğinde Orduzu Tabiat Parkı’ndaki çekime gittiğini anlatıyor. Olayın kalanını kendi beyanından aktarırsak; gelinin yaşı küçük görünüyor gözüne ve “Bana ne, üzerime vazife değil” diyeceğine, “Kaç yaşındasınız?” diye soruyor. Önce tereddütlü bir “15”, arkasından endişeli bir “16” oluyor aldığı cevap. Sanki 15 çocukmuş da 16 yetişkin sayılırmış gibi... Ve burada gene “İşimi yapar, alacağım paraya bakarım” diye çekime başlamak değil, “Prensip gereği ben çocuk gelin fotoğrafı çekmiyorum, başka fotoğrafçıyla anlaşın” demek oluyor Onur Albayrak’ın tavrı.
Ne kadar şaşırtıcı, nasıl beklenmedik ve alışılmadık değil mi? “Prensip” diyor adam. “Beni ilgilendirmez” demek yok, “Benim ekmek param neticede” bahanesine sığınmak yok, ortada kabul edilemez bir şey görüyor ve onun bir parçası olmayı reddediyor.
Bütün o “Sana ne birader, sen alacağın paraya bak”lar 15 yaşında bir çocukla evlenmekte beis görmeyen damat beyden geliyor, itiş kakış, kavga ve neticede damadın burnu kırılıyor aldığı bir kafa darbesiyle. En azından biz öyle biliyoruz. Tüm zamanların en çok takdir gören kafası.
Böyle dediğim için üzgünüm, keşke “Şiddet her durumda yanlış” diyebilseydim ama o kafaya ben de kızamadım. “Bu kadar kişinin bu konuyu tartışmasına neden olduysa kafası dert görmesin” dedim; “Sen tek bir kişi olarak gördüğün bir yanlışa gözünü kapayıp kafanı çevirmezsen, ‘Ben mi değiştireceğim düzeni?’ demezsen, ses çıkarırsan, ufak da olsa bir etkin oluyor”.
Diyebilirdiniz ki ne değişecek, o adam o çocukla evlenmeyecek mi? Muhtemelen evlenecek ama en azından bunun dünyanın en doğal olayı olmadığını, insanlar tarafından hoş karşılanmadığını da bilecek. Yarın öbür gün başka bir damat adayı iki kere düşünecek belki, “Ben de bir tepkiyle karşılaşır mıyım?” diye. Belki bir anne baba itiraz edecek kızlarının çocuk yaşta gelin olmasına, bilmiyorum.
Olayda tuhaf gelen şey, Onur Albayrak’ın Twitter hesabının sadece iki gün önce açılıp epeyce bir takipçi sayısına ulaşmış olmasıydı. Kendisi çeşitli kanallarda röportajlar veriyor, tebrikleri kabul ediyor, bir yandan da bir sosyal medya fenomeni olmaya doğru ilerliyordu. Ama damat tarafından hiç ses çıkmamıştı.
Derken tam da bu yazıyı yazdığım saatlerde, Çocuk İstismarı ve İhmali ile Mücadele Derneği’nin açıklaması geldi. Konuyla ilgili Malatya Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü ile görüşmüş, olayın aslının olmadığını öğrenmişlerdi.
Hayal kırıklığı yaşadım, evet. Hâlâ çıkıp bir açıklama yapmasını bekliyorum. Öte yandan, asparagas bile olsa, bize bir çözüm yolu göstermiş oldu.
Kuaförler kız çocuklarına ‘gelin başı’ yapmayı, gelinlikçiler telli duvaklı gelinlikler dikmeyi, düğün salonları çocuklara düğün yapmayı ve fotoğrafçılar bu acıklı törenlerin fotoğrafını çekmeyi reddederse, oradan gelecek parayı ellerinin tersiyle itmeyi bilirse ve bunu yüksek sesle dile getirirse yavaş yavaş bir şeyler değişecek.
En azından hep beraber ellerimizi kavuşturup izliyor, daha da fenası, kınasını yakıp kuşağını bağlıyor olmayacağız. Bu rezaletin bir parçası olmayacağız. Kimse kendisini bu meselenin dışında görmemeli. Bu hepimizin üzerine vazife. Birilerinden kahramanlık beklemek yerine kendimiz kahraman olabiliriz.