Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Çağımız öyle veya böyle, bir şekilde ilgi çekme çağı. Twitter’da en çok söz edilenlerden olup TT listesinin tepesine kurulmanın mutluluğu her şeye değer.

Şu anda o listenin başında Celal Şengör oturmakta. Bir jeoloji profesörü niye pazar pazar gündemimizin tepesine yerleşir? Olsa olsa memleketin başındaki bir numaralı belalardan olan depremle ilgili bir açıklamasıyla, değil mi?

Hayır, bizim profesörümüz Armağan Çağlayan’la Radikal röportajında Deniz Gezmiş’e eşkiya deyip Kenan Evren’i kahraman ilan ettiği, Orhan Pamuk ve Yaşar Kemal’i okuyamadığı, Kemal Sunal’a da tahammül edemediği için gündemde.

Haberin Devamı

Onca eğitim bu değerli fikirlere sahip olmak için mi derseniz, iki lafından biri Türk milletinin cehaleti olduğuna göre, eğitim şart demek ki... Okumuş olunca her konuda en üst perdeden atıp tutabiliyorsun. Asıl alanın olan bilim dışında...

Yok haksızlık etmeyeyim, bilimsel veriler de giriyor bir noktada devreye. 12 Eylül’ü bir peri masalına benzetme gayretine destek olarak... Armağan Çağlayan isyan edip “Hocam, Diyarbakır’da, Mamak’ta cezaevlerinde yapılanlar... İnsanlara dışkısını yedirmek...” diye saymaya başlayınca “Dışkı yedirmek işkence değil ki” diyor; “Ben bal gibi yerim.”

Hah işte tam burada geliyor o kıymetli bigiler: “Ben bunların yendiğini gördüm. San Diego Hayvanat Bahçesi’nde goriller birbirlerine dışkılarını ikram ediyorlardı. Onlar da bizim gibi primatlar. Gayet güzel, hiçbir şey de olmaz. Mesela jeolojinin kurucularından olan William Buckland’ın hayvanlar alemindeki her şeyi tatmak gibi bir merakı vardı: Dışkı ve sidikler dahil.”

Saygın uluslararası bilim akademilerinde üyeliği olan, madalyalara, ‘şeref’ ödüllerine layık görülmüş bir bilim adamının insanlığa verip vereceği mesaj buymuş; dışkının yenilebilir bir şey olduğu...

Kendisinin böyle bir isteği varsa kim karışır, tabii ki afiyet ‘bal’ olsun da, insanlık onurunu yerle bir eden, utanç verici bir kara lekeyi ‘İşkence değildir, pek de tatlıdır. Aaa siz hiç yemediniz mi yoksa?” şeklinde karşılamak, “Ben o derece ilgi çekmek istiyorum ki, bu uğurda çiğneyemeyeceğim değer de yok” anlamına geliyor.

Haberin Devamı

Biz de hep beraber istediğini vermiş oluyoruz tabii. Hayrını görsün.

Milletleri ayırt etme rehberi

Protestoda bir dünya markasıyız. Nerede haksızlığa uğrayan halk var, koşarız. Tabii ‘kardeş’ halk olmaları şartıyla. Geri kalanlar da zaten ‘düşman’dır. Tanımlar net. Sadece hedefler bulanık olabiliyor bazen.

Ülkü Ocakları ve Alperen Ocakları’na bağlı kanı deli akan bir grup genç, Rusya’yı protesto etmek istemiş. Suriye’nin kuzeyindeki Bayırbucak Türkmenleri’nin bulunduğu bölgeye yaptığı hava operasyonları münasebetiyle. Gece yarısı İstiklal Caddesi’nde toplanmışlar; yüzlerinde sert ve kararlı ifadeler, “Türkiye uyuma kardeşine sahip çık” sloganları, “Rus ayısı Putin hesap verecek” gibi ‘yaratıcı’ pankartlar ve Rusya Konsolosluğu’na atacakları yumurtalarla...

Fakat kendilerinin uykuları henüz açılmadığından mıdır nedir, yumurtaları 100 metre ötedeki Hollanda Konsolosluğu’na yağdırmaya başlamışlar.

Zavallı Başkonsolos Robert Schuddeboom da tweet atıyor; “Öfkeli Türk protestocular bizi sık sık komşumuzla karıştırıyorlar” diye...

Haberin Devamı

En son Uygur Türkleri’ne destek için Çin’i protesto etmeye kalkmışlar, olan Korelilere ve hatta bizzat Uygur Türkleri’ne olmuştu. Devlet Bahçeli de “Koreli ile Çinliyi ayırt edecek özellik nedir?” diye sormuştu; “Çekik göz... Baktı ki ikisi de çekik göz... Fark eder mi efendim?”

Şimdi Rusya ile Hollanda’yı ayırt edecek özellik ne? Bayrak renkleri aynı; mavi - kırmızı - beyaz... Fark eder mi efendim? Hatta aynı caddede konsolosluğu olan Fransa da güvende değil...

Acaba diyorum madem protesto etmeden duramıyorlar; ülkücü gençlere milletleri birbirinden ayırt etmek için bir pratik bilgiler rehberi hazırlansa? Böylece “Ülkücüler gene karıştırdı” haberleri bir son bulabilir belki.