Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bana sanki doğa bize (insana) kâinatın hâkimi olmadığımızı döve döve anlatıyor gibi geliyor. Geçmişte daha şefkatli kavratma yöntemleri denemiş, sonra kendince epey etkili uyarılarda bulunmuştu, hepsini görmezden geldik, o yok saydığımız ‘kıyamet’ alametlerini gözümüze sokmaya çalışan elçileri susturduk.

Elbette doğa insan için, insanın emrindeydi. Dengesiyle dilediğimiz gibi oynarız, ormanları yakarız, havayı - suyu kirletir, atmosfere sera gazlarını salar, hayvanları yok eder, dünyayı betona boğarız ve o alt üst olan dengeden nasibimizi almayız sandık.

Haberin Devamı

Geldiğimiz noktada inkâr edecek kaçış noktamız olmayan bir gerçekle yüz yüzeyiz: Sıcak. Çok sıcak. Hiçbir temmuz ayında, hiçbir ağustos ayında olmadığı kadar sıcak ve anlaşıldığı kadarıyla daha da sıcak olacak. Nefes alınmıyor nemden. Hala olanca ‘naifliğimizle’ (aymazlık dememek için tercih edilmiş bir sözcüktür bu) bu durumu tanımlamak için kullandığımız ifadeler biraz içimi burkuyor: “Çöl sıcakları geliyor” diyoruz, yazıyoruz, çiziyoruz, uyarılarda bulunuyoruz: “Şu tarihten itibaren çöl sıcakları etkili olacak”. Oysa doğrusu “Çöl olduk” olmalıydı. Bunlar maalesef çölden bizi yanlışlıkla ziyarete gelmiş sıcaklar değil, nasıl olacaksa alışmamız gereken sıcaklar. Bulduğumuz çözüm de “Mecbur değilseniz evden çıkmayın”. Evde ne yapalım? Klima fiyatlarını araştırmaktan başka nasıl bir faaliyet ferahlatır?

Bu yazı “Her şey çok kötü ve bunlar daha iyi günlerimiz” demek için yazılmıyor. Doğanın sıradan bir parçası olduğumuzu, o bütün içinde anlamlı olduğumuzu, hayatımızı sürdürebilmek için bütün diğer ‘unsurları’ da gözetmemiz gerektiğini hatırlatmak olabilir amaç ancak. Ve bozan biz insanlar olduğumuza göre tamir etmek de bize düşüyor.

Evet, bu dünya çapında yürütülecek, ülkelerin koordineli şekilde hareket etmesi gereken bir mücadele. Birey olarak da hala yapabileceklerimiz var, ufak bir Google araştırması her alanda sorumlu bir ‘tüketici’ olmak için, aslında sahibi olmadığımız kaynakları haddimizi bilmeden tüketmemek ne gibi önlemler alabileceğimizi önümüze serecektir. “Hepimiz aynı gemideyiz” sözü hiç bu kadar gerçek olmamıştı. Ve bu gemi batarsa bizi kurtaracak bir Nuh’un gemisi olmayacak.

Haberin Devamı

★★★

Yaşama hakkı

Normalde bu yazıyı yaşadığımız şehirlerin sokaklarını paylaştığımız diğer canlıların da sıcaktan bunaldığını hatırlatarak bitirmek isterdim. Kedisinden köpeğine, çiçeğinden kuşuna bütün canlılar insanın yarattığı iklim krizinin kurbanı. Onları görelim, fark edelim, evimizin önüne, sokağımıza su kapları koyalım, yaşamlarımızın onlarla ortak olduğunu unutmayalım. Demek isterdim.

Ama bugün sokak hayvanlarının toplanması, sahiplendirilmezse ‘uyutulması’ ihtimali tartışılıyor. Ben de bununla ilgili bütün bu yazıda söylediklerimi tekrarlamak istiyorum. İnsan olarak dünyaya gelmiş olmamız bizi bütün canlıların hâkimi kılmıyor. Dünyaya gelmiş her canlının eşit yaşama hakkı var ve çiğnediğimiz her hak, bozduğumuz her denge sonunda dönüp bizi buluyor.