Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Son derece romantik bir ‘ilk karşılaşma’ sahnesi. Bir apartmanın çatısı, şehrin ışıkları, nefes kesen bir atmosfer… Çok güzel bir kadın; bir çiçek büyücüsü… Sonradan kayınvalidesi tarafından ‘yaşayan en güzel erkek’ diye tanımlanacak ilah gibi bir adam, bir de üstelik beyin cerrahı… Hani yıldızlar doğru açıda mı dizilmiş, ne olmuşsa olmuş, bunlar o çatıda karşılaşmışlar. Adamın çağın hastalığı sayılacak bağlanma fobisi dışında her şey ‘ideal’ bir ilişki için olması gerektiği şekilde. Kadın da “Ben bunu düzeltir kendime bağlarım” diye dört elle sarılmak yerine “Bana bulaşma, arkadaş olalım daha iyi” dediği için ideal ilişkinin önünde hiçbir engel kalmıyor. Bu iki insanın geçmişten yüklenip taşıdıkları travmaları dışında.

Haberin Devamı

Bizimle başlamadı, bizimle bitsin

Çok satan romanların yazarı Colleen Hoover’ın en çok satan romanı “It Ends With Us”tan uyarlanan film, ağustos ayı itibariyle sinemalarda izleyiciyle buluştu ve beklenmedik (ya da beklendik) bir gişe başarısı yakalayarak yoluna devam ediyor.

Filmin kendisi kadar başrol oyuncuları Blake Lively ve Justin Baldoni arasındaki soğuk savaş, Lively’nin kocası Ryan Reynolds’ın sete gelip o tanışma sahnesini yeniden yazması, aynı zamanda filmin yönetmeni olan ve kitabın haklarını satın alıp bu filmi yapmaya baş koyan Baldoni’nin promosyon döneminde ekibin kalanıyla aynı kareye girmemesi de çok konuşuluyor. İşin içinden çıkmak zor, meraklıları ‘bugunnelerizledim’ (Deniz Tokgöz) instagram hesabına davet ediyorum, ben öyle yaptım.

Değinmek istediğim bir tek Baldoni’nin Lively’nin kilosuna laf ettiği söylentileri olabilir, etli butlu, kıvrımları olan ‘normal’ bir kadın izlemek filmin en hoş yanlarından biriydi. Justin Baldoni ise onu kucağına alacağı sahneye ‘hazırlanmak’ için kaç kilo olduğunu sormuş, ikili arasındaki tatsızlıkların bir sebebi de buymuş.

Dedikodu kısmını bırakıp filme dönersek, “It Ends With Us”ın asıl meselesi, başta bu masal gibi aşkın büyüsü içinde gizlenen, giderek görmezden gelinemeyecek hale gelen şiddet anları. Lily Bloom adlı karakterimiz kolun kırılıp yen içinde kaldığı bir ailede, çocuğunu ‘korumak’ için susan ve düzenini bozmayan bir anneyle büyümüş. Aynı ortak paydada birleştiği Atlas (Brandon Sklenar) adlı gençle ilk aşkını yaşamış, birbirlerinin yaralarına merhem olmuşlar.

Haberin Devamı

Aradan yıllar geçmiş, Lily ile Ryle’ın (Baldoni) aşkını izliyoruz. Aşk, tutku, bağlılık üçgeninde “ve sonsuza kadar mutlu yaşamaları” gereken bir çift. Gelgelelim Lily neye göz yummaması gerektiğini öğrenerek büyümüş bir kadın.

Filme yöneltilen eleştirilerden biri, aile içi şiddet gibi bir konunun romantik komedi sosuyla lanse edilmesi yönünde. Tam tersi bana da bu iyi geldi. Erkekler bir ilişkiye yumruklarıyla başlamıyor, kadınlar “Bu adam kesin beni hırpalar” diye düşünerek evlenmiyorlar. Bir aşk yaşanıyor, mutlu anılar biriktiriliyor, ara ara kıskançlık adı altında kendini gösteren küçük uyarı atışları “çok sevmeye” bağlanıyor, içine düşülen çıkmazın taşları böyle böyle döşeniyor.

Bu anlamda “It Ends With Us” seyirciye çok doğru ve cevaplaması güç sorular soran bir film. Hiçbir tarafa canavar rolü yüklemeden, kuşaktan kuşağa aktarılan çaresizlik zincirini nasıl kırabileceğimiz üzerine düşündürüyor. Çok sevsek bile. Türkçe adı bence bu anlamda doğru değil, orijinal isim “Bizimle bitti” derken bizde kitap da film de “Bizimle başladı, bizimle bitti” adını taşıyor. Oysa mesele bizimle başlamayan bir şeyi bizim nasıl bitirebileceğimiz...