Şilili sanatçı Jorge Selaron, kendi elinden çıkan ve Rio’nun simgelerinden biri haline gelen mozaik merdivenlerde ölü bulundu. Rio, bir kez daha eski tehlikeli günlerini hatırlattı
Daha geçen hafta bu sayfadan dünyada güzellikte İstanbul ile yarışabilecek yegane şehir Rio de Janeiro’yu, onun en egzantrik mahallelerinden birisi olan Santa Teresa’yı ve o mahallenin ünlü mekanlarından birisi olan seramik merdivenleri anlattım sizlere. Bir zamanlar tehlikeli olduğu için uzak durulan şehrin nasıl değişmekte olduğunu ve özellikle Dünya Kupası ve Olimpiyatlar öncesinde nasıl renklendiğini anlattım. İşte bu yüzden daha sayfanın mürekkebi kurumadan Santa Teresa’nın vahşi bir cinayetle yankılanması beni çok aşırttı.
Yüksek bir tepeye kurulu olan Santa Teresa’yı şehrin merkezine bağlayan en kestirme ve en ünlü yol, dünyayı gezdikten sonra 30 yıl önce Rio şehrini kendine ev olarak seçen Şilili sanatçı Jorge Selaron’un yaptığı mozaik merdivenlerdir. 1994 Dünya Kupası’na ithaf ederek başladığı eserinde, o günden bugüne değişerek ve büyüyerek şehrin simgelerinden biri haline geldiği gibi, tehlikeli oldukları için turistlerin uzak durduğu iki mahalleye hayat vererek şehrin güvenilir bir hale gelmesinin sanatla mümkün olabileceğini de gösterir Selaron. 2005 yılında onu Rio şehrine fahri vatandaş olarak seçerler. Merdivenler şehrin mimari eserlerinden birisi olarak kabul edilir. Selaron ve yardımcıları mahallelerini güzelleştirmek için yıllarca çabalarını da sürdürürler beraberce.
Ta ki Selaron 10 Ocak sabahı, kendi eserinin üzerinde yanık bir durumda ölü bulunana kadar... Rio bir kez daha eski günlerdeki tehlikeli halini anımsattı hepimize. Karanlık basınca bazı mahallelerinde korkutuyordu şehir.
Yardımcısı ona tehdit mektupları gönderiyordu
Mahallenin ve Rio’nun sevgili sanatçısından, onu evinin önünde yakacak kadar kim nefret ediyordu? Selaron’un ölmeden önce yaptığı bilmemkaçıncı şikayet mektubundan sonra polis sanatçının yardımcısı Paulo’yu yakın izlemeye aldı. Selaron’un son günleri, onu yakından tanıyanlardan öğrendiğime göre, oldukça keyifsizdi. Geçen sene başından beri sevgili dostu ve yardımcısı, hapisteki uyuşturucu satıcısı abisinden etkilenerek Selaron’dan her geçen gün daha fazla para isteyen tehdit mektupları gönderiyordu. Bir zamanlar mahallenin neşesi olan Selaron, giderek ağır bir depresyona girmişti ve bu yüzden cesedi bulunduğunda intihar olabileceğini öne sürenler de oldu. Fakat otopsi sonucu sanatçının yakılarak öldürüldüğünü belirten bir rapor yayınladıktan sonra şehir yasa boğuldu.
Rio de Janeiro hâlâ tehlikeli bir yer ve değişmesi çok zor. Şehrin önümüzdeki iki büyük spor olayında (DK finali ve 2016 Olimpiyatları) kendini toparlayıp yabancıların tehdit altında hissetmeden gezip görebileceği bir yer haline gelmesi belki de bir ütopya olarak kalacak. Yaşam şartlarının, her geçen gün bu iki olaya bağlı olarak pahalılaşan şehirde daha da zorlaşması, bu mahallelerde büyüyen çocukların şiddeti bir hayat biçimi olarak algılamalarına sebep oluyor.
Selaron gibi ölüp gidecek çok yabancı var Rio’da. Umuyorum ki yanılıyorumdur bu konuda!
Belki de Selaron’un ölümü karnaval telaşı ile unutulup gider ama bıraktığı merdivenler Rio’nun sembolü olmaya devam edecek. Şiddet ve tehlike de... n