Yazarlar Arena di Verona

Arena di Verona

03.08.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Arena di Verona

Arena di Verona

Zeynep Oral

HER yaz İtalya'nın kalbi, opera dünyasının kalbi, "Arena"da atıyor. Kısaca "Arena" diyorlar, ama söylemek istedikleri, "Arena di Verona" - yani Verona'nın arenası...
Bir zamanlar (İ.Ö. 1. yüzyıldan başlayarak) gladyatörlerin, daha doğrusu Romalı yöneticilerin hunharlığına, vahşetine, demir yumrukların, tahta tekerlerin, soğuk zırhların gümbürtüsüne, zincir ve kırbaç şimşeklerine, daha sonra "Tanrı'nın gazabı" gerekçesiyle kanun yapıcılarının acımasızlığına tanık olan binlerce yıllık taşlar, bugün aryalarla çınlıyor!
O taşlardan birine oturmuşum. Çevremi gözlüyorum. Gözlerim ve kulaklarım, algıladıklarını, beynime iletmekte güçlük çekiyor. Gerçek olabilir mi bu?
O taşlara, benden başka 20 bin kişi daha oturmuş.
Her akşam 20 bin kişi, dünya opera repertuarının en ünlü eserlerini, en büyük seslerden, en görkemli prodüksiyonlarda izliyoruz. Sanki bir futbol maçı ya da bir pop konseri izlermiş gibi izliyoruz. Alkışlarla tempo tutarak, en ünlü bölümleri, 20 bin kişi hep birlikte söyleyerek izliyoruz. "Bravo" - "Brava" - "Bravi" haykırışları arenanın bir yanından, "buuu" uğultusu arenanın öteki yanından yükseliyor. ("Bunu" - bizim "yuh"un İtalyancası) Henüz "İ... Hakem" diye bağıran olmadı ama Maestro'larla seyircilerin ilişkisi al takke ver külah! Perde aralarında orkestra üyeleri dinleyicilerin aralarına karışıp, birlikte yiyip içiyorlar, gonglar vurulunca herkes yerine dönüyor - Kadife yastıklı taş sıralara ya da çalgısının başına, sahneye... Ve "la, la, la, la...", Toreadorun şarkısına ya da Habeş korosuna eşlik etmeyi sürdürüyoruz... Tekrarlar ve yağmur damlaları yüzünden kimi temsiller, sabaha karşı 3.00'te ancak sona erebiliyor. Ve arenanın taşlarını daha önce terk etmek, 20 bin kişiden hiçbirinin aklına gelmiyor.
Temsil sonunda, ağızlarında aynı melodiler 20 bin kişi Piazza Bra'ya, oradan Verona'nın içine ve dışına dağılıyor. Ertesi akşam yeniden buluşmak üzere.
Arena di Verona'da bu yıl opera festivalinin 75. yıldönümü kutlanıyor. Programda, "Aida", "Carmen", "Madam Butterfly", "Rigoletto" ve çarpıcı bir "Macbeth". (Ayrıntılar - dönüşüme kalacak).
Arena meydanı yalnız aryalarla değil, aşkla, tutkularla da yaşıyor. (Zaten opera dediğimiz, bunlarla var ya!)
Meydanın biraz ötesinde dapadar bir sokakta Capuleti ailesinin güzeller güzeli, biricik kızı Jülyet'in evi. Ve o meşhur balkon. Hani Romeo'nun altına geçip serenad yaptığı... Zaten Romeo'nun evi de bir mahalle ötede... Garibanlar, bir mahallelik kini, öfkeyi aşamamışlar. Bugün yeryüzünün her bir yanından gelen "genç" aşıklar iki evin kapısına kendi adlarını yazarak, kazıyarak, "aşka bir çentik, bir umut da benden" dermişçesine, tutkuyu yüceltmeye çalışıyorlar.
Yeniden Arena meydanına dönüyorum. Benim pek aklımın yatmadığı, ama o davanın peşinden koşanların delicesine savundukları bir başka tutku: "Padania Libera"cılar! Veronalı "ayrılıkçılar". Kuzey İtalya'nın sömürüldüğüne inanan ve İtalya'nın tümünden ayrılmasını savunanlar "Özgür Padania" için imza toplayıp bilgi dağıtıyorlar.
Bir başka köşede, gençler bir başka bildiri dağıtıyor. Özetle, "Arena di Verona ve yeryüzünün en önemli Opera Festivali 10 milyon dolar borçtadır. Bu hale, Festival Müdürü Bay De Bosio yüzünden gelinmiştir. Bu adamı değiştirmek için güç birliği yapın" diyor.
Meydanda dolaşan atlı polisler ne birine, ne ötekine karışıyor.
Aşk ve kavga gerçek yaşamla opera aryaları arasında gidip gelirken, kente egemen gotik ve barok mimari tarihe tanıklık etmeyi sürdürüyor. Titian, Bellini, Pisano ve elbet Veronese'nin eserleri, ortaçağdan kalma renkler ve fırça darbeleri, bu tanıklığın önemli ayrıntıları...
Verona'da geçirdiğim her an yine aynı değerlendirmeyi yapmadan edemiyorum: Tarihi var eden, kentleri var eden (kısaca zaman ve mekanı da diyebilirsiniz) ne krallar, imparatorlar, komutanlar ne de yöneticiler. Yalnızca sanatçılar, yani yaratıcılar.
Teşekkürler Shakespeare, Verdi, Bizet, Veronese, Titian, Puccini, Donizetti...



Yazara Email Z.Oral@milliyet.com.tr