Ahmet Kaya’nın hayatını ve MGD Ödül Töreni’nde yaşadıklarını anlatan “İki Gözüm Ahmet” filmine mahkemenin koyduğu yasak kalktı. Yapımcılar, koronavirüs salgınının bitmesiyle sinemaların açılmasını bekliyor şimdi.
Filmin senaryosunu okuduğum için biliyorum, MGD gecesinde Ahmet Kaya’ya karşı sahnede oluşan solistler korosundakilerden biri Serdar Ortaç’tı.
Magazin Noteri’ne konuk olduğunda o geceyi de konuştuk şarkıcıyla. Ortaç, o geceki koroyu oluşturan ve kendisine “10. Yıl Marşı”nı söyleteni açıklamadı.
Ortaç’ın katıldığı yayını YouTube’dan izleyen yönetmen Gani Rüzgar Şavata aradı. Şavata, “Sana bomba bir haberim var” diye başladı ve ardından şunları anlattı:
“Magazin Gazetecileri Derneği’nin Altın Objektif Ödül Töreni’nde bütün şarkıcıları sahneye çıkartıp Serdar Ortaç’la birlikte ’10. Yıl Marşı’nı söyleten ünlü beni arayıp, görüşmek istedi. Güç elindeyken telefonlarıma bile çıkmayacak kadar havalı kişinin niye aradığını, ne isteyeceğini tahmin ettim, ama yine de ne isteyeceğini öğrenmek için Etiler’deki ünlü bir restorandaki randevu teklifini kabul ettim.
Ahmet Kaya’nın filmini çektiğimizi, filmde MGD gecesinin de olacağını medyadan öğrendiği için yemeğe yanında bir dosyayla geldi.
Hemen konuya girdi. 1999 Türkiye’sinde neler olup bittiğini, PKK’nın nasıl eylemler yaptığını, günde kaç şehit cenazesi geldiğinin haberlerini gösterdi. Ahmet Kaya’yı nasıl sevdiğini anlattı. O geceye ilişkin medyanın kendisini yanlış lanse ettiğini, o haliyle yer verilecekse filmden çıkarılmasını istedi. O sahnelerin çekimini yaptığımızı, yapmamış olsak bile senaryoda değişikliğe gitmemizin mümkün olmadığını anlattım. O geceye dair bütün videoları izleyip, senaryoyu öyle yazdım. Olan bitene ayna tuttum sadece dedim. Bu sefer, hiç değilse kendisini Ahmet Kaya’ya tepki gösteren değil, onun tarafında yer alan biri gibi göstermemi istedi. Ona da olmaz deyince ‘O zaman senin bana özel bir kinin var’ dedi, istediğini elde edemedi.”
O kişinin kim olduğunu merak ediyorsunuz değil mi?
Haklısınız, ancak Serdar Ortaç ve Gani Rüzgar Şavata’nın söylemediği bir ismi -bildiğim halde- teşhir etmem etik olmaz.
“Beyaz Show”un başarısı
Koronavirüs salgını yüzünden Türkiye’nin #evdehayatvar #hayatevesığar dediği bir dönemde Kanal D, yıllarca “Beyaz Show”un yayınlandığı cuma gecesi eski bölümlerini ekrana getirerek başarılı bir yayıncılık planlaması yaptı.
Meraklıların YouTube’dan bulup izlediği programın tekrarlarıyla Kanal D’nin aldığı reytingler ortada. “Beyaz Show”un canlı yayınlandığı son dönemlerdeki kadar reyting getiriyor Kanal D’ye programın eski bölümleri...
Sadece bu da değil.
Programın yayınlandığı akşamlar “Beyaz Show” Twitter’da Trend Topic (TT) oluyor.
Sosyal medyada insanların beğenip, paylaştıkları “Beyaz Show”un konukları arasında kimler yok ki?
Beyazıt Öztürk, “Beyaz Show”u yaptığı yıllar içinde Barış Manço’dan Neşet Ertaş’a, Türkan Şoray’a Kıvanç Tatlıtuğ’a, İbrahim Tatlıses’ten Candan Erçetin’e birçok ünlüyü misafir etti.
“İbo Show”dan sonra “Beyaz Show” da bitince demek oluyor ki Türkiye’deki ünlülerin konuk olmaktan, izleyenlerin de izlemekten keyif alacağı şov programı kalmadı.
O yüzden Beyazıt Öztürk, “Beyaz Show”a yeniden başlamalı, ama son yıllardaki hatasını da yapmamalı.
“Beyaz Show”, yeni dizisi, filmi veya albümü çıkanların PR arenası olmamalı. “Beyaz Show”, ilk yıllardaki gibi özenle hazırlanan gerçek bir şov programı olmalı.
GÜNÜN SÖZÜ
“Eğer yoksulsan ve ekmeğe muhtaçsan sakın zenginin kapısını çalma, çünkü gönülden vermez; git, yoksulun kapısını çal ki elindeki son ekmeği bölüp gönülden vermek nasıl olurmuş, onu gör.” (John Steinbeck)