Cuma vizyona giren filmlerin üç günde ne kadar seyredildikleri öğleden sonra belli olacak.
Medyanın hangi filmin gişesine dikkat çekeceğini, ne tür başlıklar atacağını şimdiden açıklayayım.
Hülya Avşar’ın “Selfi”si… Hafta sonu “Selfi”yi izledim. “Selfi” film değil, bir otobiyografi…
“Selfi” sinemada iş yapmayınca Avşar’ın zarar edeceğini sananlar olabilir. Sanatçı, filmini aylar önceden Star TV ve Puhu TV’ye satıp, masrafını çoktan çıkardı.
Avşar da zaten bu filmi, gişeden para kazanmak için değil, kendini anlatmak amacıyla yaptı ve başarılı da oldu…
Türkiye Güzeli seçilip, 16 yaşında başından bir evlilik geçtiği için tacı geri alındığından bu yana Avşar’ı iş gereği yakından takip eden biri olarak “Selfi”den birçok şey öğrendim.
Çünkü “Selfi”, “Her şeyini bildiğim Hülya Avşar’ın otobiyografisini niye izleyeyim?” önyargısından kurtulup, filmi izlemeye giden herkesin bir şeyler alabileceği bir film.
Reytingin yüksek olduğu sezondan, daha az televizyon izlenen yaza geçerken, kanal yöneticileri ve dizi yapımcıları, eylülde başlayacak yeni yayın döneminin hazırlıklarına başlar. Ancak bu kez durum öyle değil. Çünkü televizyon dünyası büyük bir değişimin içine girdi. Özal’lı yıllarda birbiri ardına açılan entertianment, yani eğlence kanalları, yıllar içinde format değiştirdi. Prime time’daki müzik, eğlence, haber program, yarışma veya filmlerin yerini, dizi arkası dizi aldı. Maliyetler yükseldikçe, peş peşe iki diziyi kaldıramayan televizyonlar prime time’ı tek diziye teslim etti. Rekabet yüzünden fiyatlar yükseldikçe yükseldi.
Birkaç yıl öncesine kadar bölüm başına 20 bin TL civarındaki arkası yarınların bütçesi, 100 bin TL’ye, prime time dizilerinin maliyeti 800 bin TL’den başlayıp, 2.2 milyon TL’ye kadar çıktı. Sadece dizilere ayda 35-40 milyon TL ödeyen kanallar, en büyük gelir kalemi olan reklamlarla bu maliyeti bile karşılayamaz hale geldi. Kanal yöneticileri birlik olup, reklam fiyatlarını yükseltemedi. Mevcut seyircilerin bir kısmı ‘diğer kanallar’a kaydı.
TV dünyasında reklam geliri, alınan reytinge endeksli. Gelir, dizi giderlerine oranla artış göstermeyince deniz bitti!
Kan
“Türkler kitap okumuyor. Nüfusumuz artıyor ama kitap okuma oranları artmıyor, azalıyor.” “Gelişmiş ülkelerde kişi başına düşen yıllık kitap alımı, ortalama 100 dolar, Türkiye’de ise bu rakam 10 doların altında.” “Türkiye’de her 100 kişiden, sadece 4-5 kişi kitap okuyor.” “Birleşmiş Milletler İnsani Gelişim Raporu’nda, kitap okuma oranında Türkiye, 173 ülke arasında 86’ncı sırada.”
Yıllardır duymaya ve okumaya alıştığımız ezber buydu… Şimdiye kadar açıklanan veriler de bu tezi doğrular nitelikteydi. Avrupa İstatistik Kurumu (Eurostat), 15 Avrupa ülkesinin 2008-2015 yılları arasında ortalama kitap okuma süresini açıkladı ve bir ezber daha bozuldu. Eurostat’ın raporuna göre, kitap okumaya en çok zaman ayıran Avrupa ülkesi 13 dakikayla Estonya, en az ayıransa iki dakikayla Fransa. Türkiye, günde yedi dakikalık kitap okuma ortalamasıyla birçok Avrupa ülkesinin önünde. Yıllardır insanları “Kitap okumuyor” diye eleştirilen Türkiye’nin, Belçika, Hollanda, İngiltere, Sırbistan, Romanya, Avusturya, İtalya ve Fransa’yı geride bırakması ilginç değil mi? Ya düne kadar yapılan açıklamalar ve yayınlanan istatistikler doğru değil ya da Eurostat’ın verileri...
CUMALİ GİTTİ, TAKIM DİRİLDİ
10
Hafta sonunu Atlas ile Camp Columbia’nın İpek Yolu yürüyüşünde geçireceğim, iki ay önceden belliydi.
Magazin Gazetecileri Derneği (MGD) Başkanı Okan Sarıkaya arayıp, geride kalan hafta sonu için Göcek’e davet etti beni. İki ay öncesinden Atlas ile Camp Columbia’nın 21-22 Nisan’da gerçekleştireceği Likya Yolu yürüyüşüne sözüm vardı. Mazeretimi bildirince Sarıkaya, “Fethiye ile Göcek arası bir saat bile değil. Gece-gündüz demeden görev yapan magazincilerle mesleğin duayenlerini buluşturup, sinerji yaratmak istiyoruz. Sen de gel” diye ısrar etti.
Fırsat olunca, birkaç saatliğine gelmeye çalışacağımı söyledim. Likya Yolu’ndaki ilk trekking maceramızın ardından Aksazlar’daki kamp alanına geçtik. Akşam yemeğinden sonra, “Birkaç saatliğine Göcek’e gidip geleceğim” deyip, ayrıldım Atlas ekibinden.
45 dakika sonra Göcek’teydim. Gittiğimde, ‘Yaza Merhaba Partisi’ yeni başlamıştı. MGD’nin davetlisi olarak İstanbul’dan gelen Yeşim Salkım, Aylin Coşkun, Burcu Güneş, Zeynep Mansur, Demet Şener, Elif Ece Uzun ve Aslıhan Güner’le 42’nci yaşını kutlayan eşi Mert Kılıç, partinin tadını çıkarıyordu.
Gecenin DJ’liğini yapan gazeteci Oben Budak’ın çaldığı müzikler eşliğinde, şarkıcılar beraber ve
Bir yıldır şeker diyeti yapan ve günde bir saat yürümeye özen gösteren biri olarak Atlas Dergisi’nin hafta sonu etkinliğini kaçıramazdım.
O nedenle hafta sonu Fethiye’deydim. Çünkü Atlas Dergisi’nin Columbia Firması sponsorluğunda düzenlediği Likya Yolu’nda doğa yürüyüşü etkinliği vardı.
Tarihi Likya Yolu, Muğla’nın Fethiye ilçesiyle Antalya Konyaaltı arasında 555 kilometrelik bir parkur.
Atlas okurları ve basın mensuplarının katıldığı etkinlik kapsamında iki günde yürünen mesafe toplam 20 kilometre.
“555 kilometrelik parkurda 20 kilometre ne ki?” dediğinizi duyar gibiyim.
Haklısınız.
Ancak birkaç nedenle daha fazlası zordu.
Birincisi patika yolun zemini taşlarla dolu. İkincisi arkanızda Baba Dağı, üstünüzde yamaç paraşütü yapanların süzüldüğü gökyüzü, önünüzde Fethiye Ölüdeniz’in müthiş manzarası…
Yazın gelmesine, yaz ekranının başlamasına sayılı günler kaldı… Milyonlar, şimdiden yaz tatilinin planlarını yaparken, televizyon yöneticileri ise yaz için mesai harcıyor şu aralar… O kanallardan biri de Ömer Özgüner’in ayrılmasıyla Çağatay Önal’ın genel müdür olduğu Star TV… Star TV’de bu yaz oyunculuğa hevesli, geleceğin yıldızları seçilecek. Yarışma, Türkiye ve Almanya’nın Berlin şehrinde yapılacak elemelerin ardından, haziran ayında yayına girecek. Yabancı format yarışmanın Türk versiyonunu 25 Film çekecek. Yarışmada jüri üyeliği yapmak için konuşulan ve el sıkışılan isimler şunlar: Star TV’nin sonbaharda ekrana gelecek yeni dizisinde başrol oynayacak Nurgül Yeşilçay, yönetmen ve oyuncu Hamdi Alkan ile Tolga Çevik’in ‘Tolgshow’undaki yönetmeni Fırat Parlak…
Şov dünyasından ünlü isimlerin koçluk yaparak hazırlayacağı yarışmacılardan en düşük puanı alan kadın ve erkek elenecek, onların yerine yedek finalistler gelecek.
Yarışmada daimi jüri üyelerinin yanı sıra, her hafta ünlü bir isim misafir jüri olacak. Yaz boyuncu Star TV’de ekrana gelecek, genç yeteneklerin oyunculuklarını sergileyecekleri yarışmanın sonunda bir kadın ve bir erkek seçilecek. İki genç yetenek, yarışmanın ödülü
Nerede, nasıl bir hata yaptığını bilmezse insanoğlu, tekrarlar durur bunu… Mümkün olduğunca az hata yapmanın formülü belli:
Eleştiriye açık olmak, özeleştiri yapabilmek ve ortaya çıkan doğruları hayata geçirmek…
Twitter’da hashtag’ini görünce yazılanları merak edip okumaya başladım.
İnsanların bu konuda bile fikrini dile getirmesine tahammül edemeyenler, bu tag’in bile ayrımcılık olduğunu iddia edenler bir yana, samimi özeleştiri yapanları görünce yarınlara dair umudum arttı.
Çünkü #KadınlarınYaptığıHatalar için yazılanlar arasında kayda değer hayli tweet vardı. İşte onlardan birkaçı:
- Hayatını bir erkeğin eline bağlamak, onu geçim kaynağı olarak görmek.
- Gücünün farkına varmak yerine, bir erkeğin kendisini tamamlayacağını düşünmek.
- Yüreğinin götürdüğü yere giderken, beynini çevrim dışı bırakmak.
Gazeteci ve sinema yazarı Coşkun Çokyiğit’in senaryosunu yazıp, yapımcılığını da üstlendiği ilk filminin çekimleri başladı.
‘İçimdeki Hazine’nin Tuzla’daki setine gittim ve çekimleri izledim. 80’li yıllardan Tercüman’dan mesai arkadaşım Çokyiğit’le ilk sinema filmini ve onu bekleyen riskleri konuştuk.
Film işinde kârla zararın kardeş olması bir yana Çokyiğit’i bekleyen asıl tehlike, sinema yazarı meslektaşlarının gazabına uğrama ihtimali… Ancak kendisi riski aza indirmek için Yeşilçam’ın üçüncü kuşağını da yanına aldı.
Cemre Melis, Demir Karahan, Fatih Ayhan, Güner Özkul ve Levent Sülün’ün başlıca rolleri paylaştığı, Hakan Gürtop’un yönettiği filmin kadrosunda, Çokyiğit gibi sinema yazarı olan Ömür Gedik de var. Çokyiğit böylece filmini eleştirme ihtimali olanlardan birini şimdiden safına çekti!
Ebced şifrelerini ilk kez dram ve macera filminde kullanan acemi yapımcı, aileden sinemacıları da kadroya dahil edip, hata riskini en aza indirdi.
Yeşilçam’ın efsanelerinden Çetin Gürtop’un oğlu Hakan Gürtop, Münir Özkul’un kızı Güner Özkul, Kadir Savun’un kızı Iraz Savun’un yanı sıra Türk sinemasının üçüncü kuşağından başka isimler de var ‘İçimdeki Hazine’nin kadrosunda…
Kültür Bakanlığı Sinema