Mevduat faizleri iniyor, vatandaşın emlak ve hisse senetleri piyasasına iltifatı artıyor. Borsaya gelen genç yatırımcıların “açgözlülük” güdüsüne dikkat etmesi gerekiyor. Bu konuda bazı tavsiyelerim var...
Bir yanda kredi faizleri düşürülürken, buna paralel olarak bankalar da mevduat faizlerini aşağı çekiyor. Yıllık yüzde 7’nin altına kadar gerileyen kredi faizlerine uygun şekilde mevduat faizleri de aşağı geliyor. Düşen bu faizler vatandaşı tasarruftan çok harcamaya yönlendiriyor. Diğer yandan Aktif Rasyosu nedeniyle bankalar döviz tevdiat hesaplarına ödedikleri faizlerini, TL mevduat faizlerinden de hızlı düşürdüler.
Birikimlerini enflasyona karşı korumak isteyen bireysel yatırımcıların bir kısmı, düşen konut kredi faizleri nedeniyle emlak piyasasına yöneldi. Artan talep nedeniyle konut fiyatları son 1 - 2 ay içinde yüzde 15 - 30 yükseldi, ancak bu piyasaya olan iltifat artarak devam ediyor.
İltifatın daha da fazla olduğu piyasa hisse senetleri piyasası oldu. Basında son 3 ayda 350 binden fazla yeni yatırımcı borsaya girdiğine dair haberler yapıldı. Bunların önemli kısmı da 25-35 yaş grubunda olanlar. Sosyal medyadaki bazı yönlendirmelerin de artışta etkisi olduğu, bu “genç yatırımcıların” bazı manipülatörlerin kurbanları olduğuna dair haberler de çıktı. Bunun üzerine SPK aracı kurumlara, bankalarda bu konuda uyarıcı açıklamaların yapılmasını zorunlu tutmak zorunda kaldı. Ancak bunun önüne geçmek o kadar da kolay değil.
Neye dikkat edelim?
Hele ki insanlığın tarihi boyunca tedavi edilemeyen hastalığı olan “açgözlülük” bireysel yatırımcıların en önemli güdüsü olmaya devam ettikçe...
Borsaya yeni gelen bireysel yatırımcılara biz tecrübeliler ne dersek diyelim, dinlemeyecekler. Onlar da yaşayarak, deneyimleyerek öğrenecekler. Sadece küçük iki tavsiyeyi kulaklarına küpe olması açısından paylaşayım.
İlki; “tüyo” size geldiyse artık çok geçtir, sizi “uzun vadeli yatırımcı” yapacaklar demektir. İkincisi de eğer normal işiniz her an ekran karşısında durmaya müsait değilse, borsaya ya profesyonel portföy yönetim şirketi hizmeti alarak girin (Bırakın onlar yönetsinler) ya da borsada işlem göre borsa yatırım fonları üzerinden borsaya girin.
BIST’TE BUNDAN SONRA NELER OLABİLİR?
BIST 100 endeksi; koronavirüs krizinin iyiden iyiye hissedilmeye başlandığı 17 Mart’taki 81.936 seviyesinden geçtiğimiz cuma günü 114.337 seviyesine kadar yükseldi.
63 iş gününde (yaklaşık 3 ayda) yüzde 39.54’lük bir yükselişten söz ediyoruz. Yükseliş devam edecek mi derseniz, hararetinin düşeceğini düşünüyorum. Zira bu yükseliş geride bir çok boşluk bırakarak gerçekleşti. Diğer yandan ABD borsalarını takip eden BIST, yorulan ABD borsaları ile birlikte bir düzeltme dönemine girebilir.
Dolar bazında durum
Teknik analiz açısından bakıldığında halen daha bu hafta içinde 117.950 seviyesine kadar bir yükseliş olması ihtimali yüksek olsa da geride bırakmış olduğumuz boşluklar da “bir ara” kapanacaktır. (İlk göze çarpanlar son günlerdekileri saymıyor... 109.597 - 110.414 ile 105.520 - 106.357 arasında olanlar. Daha aşağıdakilerini de gerektikçe paylaşırım!)
BIST 100’e nominal TL değil de dolar olarak bakıldığında; normal şartlar altında gidilecek daha çok yol varmış gibi görünüyor. Yine 17 Mart’ta dolar bazında 1.28 dolara kadar gerilemiş olan dolar bazındaki endeks, geçtiğimiz cuma günü 1.66’ya kadar yükseldi. Tarihi üçlü zirvesinin 5.10 dolar seviyeleri olduğu bir durumda halen daha gidilecek çok yol varmış gibi görünüyor. Ancak dediğim gibi “gibi görünüyor”!
MERKEZ’DEN FAİZ İNDİRİMİ GELİR Mİ?
25 Haziran Perşembe toplanacak Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu’ndan (PPK) bir faiz indirimi gelir mi? Politika faizi olarak kabul edilen 1 haftalık repo faiz oranının yüzde 8.25’ten, 25 baz puanlık indirimle yüzde 8.00’e indirilmesi piyasa beklentileri çerçevesinde.
Her ne kadar geçtiğimiz hafta açıklanan TCMB Beklenti Anketi’ne göre piyasa katılımcılarının 12 ay sonrası enflasyon beklentisi yüzde 9.20’den yüzde 9.03’e gerilemiş olsa da TCMB’nin yıl sonu enflasyon beklentisi halen daha yüzde 7.4 seviyesinde. TCMB çerçevesinden bakıldığında halen daha indirilebilecek yer var.
Artık mevduatlara uygulanan negatif reel faizi bir kenara bıraktık, kamu eliyle yaratılan kredi genişlemesinde gelinen noktada politika faizlerinin değil 25 baz puan, 75 baz puanlık indirimle yüzde 7.50 seviyesine indirilmesi çok da şaşırtıcı olmasa gerek.
Yeni düzenlemeler
Geçtiğimiz haftalarda kredi genişlemesi inanılmaz boyutlara geldi. Ticari kredilerdeki artış son 13 haftada yüzde 92’den yüzde 94’e yükselirken, aynı dönemde kamu bankalarının ticari kredi artışları yüzde 123’lere ulaştı. Müthiş hızlı bir büyüme bu. BDDK tarafından çıkarılan “Aktif Rasyosu” da bankaları kredi vermeye “teşvik ediyor”.
Bu arada TCMB geçtiğimiz hafta sonu zorunlu karşılıklarla ilgili bir düzenleme yaptı. Gün geçmiyor ki bir düzenleme gelmesin. Üstelik bu düzenlemeler derhal yürürlülüğe girecek şekilde çıkıyorlar. Bankacılık, transatlantiğe benzer. Rotasını hızla değiştiremez, rota değişikliği zaman alır. Ancak son zamanlardaki düzenlemeler “yayınlandığı anda” yürürlülüğe girecek şekilde açıklanıyor. Bunun çok doğru olduğunu söylemek zor. Hızlı değişimlere ayak uydurmak zorunluluğu piyasalardaki fiyat uyumsuzluğu, oynaklık gibi sorunları beraberinde getiriyor.