Sınırsız likidite verilse dahi, virüs nedeniyle ortaya çıkan talep azalmasını, faiz indirerek çözebilecek miyiz, çok emin değilim...
Kovid-19 virüsü neredeyse tüm ülkelerde görüldü. Farklı ülkeler, farklı sağlık tedbirleri alıyor. Sınırlar kapanıyor, uçuşlar iptal ediliyor. Dünya adeta durdu!
Doğal olarak ekonomiler ve piyasalar olumsuz etkileniyor. Oynaklık inanılmaz arttı. “Korku endeksi” olarak nam salan ABD’deki VIX endeksi Ekim 2008’deki 89.53’ten sonra en yüksek seviye olan 77.57’yi geçen cuma gördü.
Virüs endişesinin ekonomiye etkisini azaltmak için iş yine merkez bankalarına düştü. Fed’in 50 baz puanlık olağanüstü toplantı ile yaptığı faiz indirimi sonrası Kanada’dan 4 Mart’ta 50 baz puan indirim geldi. Kanada cuma günü 50 baz puan ek olağanüstü faiz indirimi daha yaptı, politika faizini yüzde 0.75’e indirdi.
İngiliz Merkez Bankası 50 baz puanlık olağanüstü toplantı ile faizi 0.25 yaptı. Fed cuma 1.5 trilyon dolarlık yeni bir parasal genişleme (QE4-5-n?) programı (Hazine tahvil alımı) açıkladı.
Evden çıkmıyorlar!
Bu hafta Fed’in 17 - 18 Mart’ta olağan toplantısı var. Burada da bir faiz indirimine kesin gözüyle bakılıyor. Yüzde 1 - 1.25 bandındaki Fed faiz bandının 100 baz puanlık indirim ile 0 - 0.25 bandına ineceği beklentisi arttı. Hatta JP Morgan’ın baş ekonomisti Michael Feroli toplantıyı dahi beklemeden Fed’in bu adımı atabileceğini tahmin etmiş.
Peki, faiz indirimleri evden dışarı dahi çıkamayan insanları nasıl tüketime, yatırıma yöneltecek? Dünya, tıpkı Japonya’nın onlarca yıldır yaşadığı soruna benzer bir noktaya gidebilir mi?
Sınırsız likidite verilse dahi, virüsle oluşan talep azalmasını, faiz indirerek çözebilecek miyiz, çok emin değilim. Turizm, eğlence, seyahat, ulaştırma sektörlerinin ağır darbe aldığı ortamda; hiçbir şey yapılmıyor olmasındansa, en azından faiz indiriminden medet umuluyor.
Bu salgın sonrası çok şey değişecek
Küresel olarak bakıldığında Kovid-19 salgınında “zirvelerin” görüldüğüne dair henüz resmi açıklamalar yok. İyi haber, salgının başladığı Çin’den geliyor. Çin büyük oranda salgını kontrol altına aldığını, olağanüstü hızla kurulan hastanelere artık ihtiyaç kalmadığını ve bunların söküleceğini açıkladı. Doğu’dan bu iyi haberlere karşın Batı’daki durum bir süre daha karışık seyredeceğe benziyor.
Ülkelerin sağlık sistemlerinin ağır bir testten geçtiği bu salgın sonrasında birçok şeyin değişeceğini düşünüyorum. İlk kez birçok ünlünün, üst düzey politikacının, NBA yıldızlarının da bu hastalığa yakalandığının “açıklanması” bir anlamda insanların virüs karşısında “eşitlenmesini” de beraberinde getirdi. Tüm insanların sağlığına önem verilmesi, aksi takdirde herkesin birbirine bu veya benzeri bir virüsü bulaştırabileceğini bir kez daha gördük. Hepimizin bir arada yaşadığı bu yerkürede; kamu sağlığının da en az bireysel sağlığımız kadar önemli olduğunu da anlamış olacağımızı umuyorum.
Siyah kuğu sürüsü!
Salgının uzun sürmesi ekonomilere önemli bir “talep şoku” yaratabilecek. Üretim tarafındaki ve tedarik zincirlerindeki aksamaların da telafisi zaman alabilecek.
Tahminler 1 - 2 ay içinde virüsün etkisinin azalmasıyla küresel olarak toparlamanın sağlanabileceği yönünde. Eğer virüsün yayılması devam edecek olur ise “siyah kuğuların sürü halinde geldiği” bugünleri, ileride yazacak olanlar “Corona öncesi” ve “Corona sonrası” diye ayırmak zorunda kalacaklar.
Merkez bankalarının faiz indirimleri ile gidebilecekleri yer artık sınırlı! Mutlaka ülkeler; buna ülkemiz de dahil; bazı mali destek paketleri açıklayacaklardır. Umarız bunlar işe yararlar. Aksi takdirde “dünya konkordatosunu” konuşuyor bile olabiliriz.
Neresi güvenli liman?
Geçtiğimiz hafta ABD borsalarında limitleri zorlayan hareketler oldu. Çoğunlukla düşüş yönlü, geçtiğimiz cuma gününün son saatlerinde ise yukarı yönlü hareketler görüldü. Ha keza Borsa İstanbul’da da aşağı veya yukarı yönlü limitlere gelindi. Borsa İstanbul bu ortamda sert hareketlerde işlemleri durduran “devre kesici” oranlarında değişiklikler yaptı. Daha önceden uygulanan hareket alanlarını yarı yarıya indirdi, bekleme sürelerini uzattı.
Hisse senetlerinde, petrolde sert düşüşler olurken piyasa katılımcıları genellikle altını, ABD devlet tahvillerini ve hatta Bitcoin başta olmak üzere kripto paraları güvenli liman olarak algılıyorlardı. Ancak geçen hafta yüzde 0.32’ye kadar gerileyen ve güvenli liman olarak sığınılan ABD 10 yıllık tahvil getirileri haftayı yüzde 0.98’den kapattı. Asıl çarpıcı olan altın başta olmak üzere değerli metaller ve kripto paralar da sert satış yedi.
Eski ezberler...
9 Mart’ta 1.703 dolara kadar çıkan altının ons fiyatı, cuma günü 1.505 dolara kadar düştükten sonra sınırlı bir toparlanma ile 1.529’dan kapandı. Gümüş ve paladyumdaki düşüşler daha da dramatik oldu.
Ha keza Bitcoin... 8.700’lerden başladığı haftada, cuma günü 4.100’lü seviyelere kadar geriledi, bu yazı yazıldığı sırada 5.400’lerdeydi.
Belki tek istisna tarımsal emtia oldu. Onlar da bu fırtınadan nasibini aldılar ancak oynaklıkları ve düşüşleri sınırlı kaldı.
Bakıldığında güvenli liman diye bir yerden söz etmek hayli zor. Hele ki eski ezberlerle bu virüs paniğindeki insan davranışlarını açıklamak hayli zor görünüyor. İleride bugünleri yazacak olanlara bir başka başlık da buradan çıkacaktır.
Merkez’den yeni hamle gelebilir
19 Mart’ta bizim Para Politikası Kurulu (PPK) toplantımız var. Küresel merkez bankalarının faizleri yeniden “sıfırlama” aşamasına geldikleri bugünlerde bizim merkez bankamızın da bir indirime gitmesi “normal” karşılanacaktır. İndirim oranı konusunda yabancı yatırım bankaları 25 baz puanlık naif bir indirim gelebileceğini tahmin ediyorlar.
Benim beklentim 75 - 100 baz puanlık daha yüksek bir indirim yönünde. 100 baz puanlık bir indirim ile uzun zamandan bu yana ilk kez “tek haneye” de iniyor olabiliriz. Özellikle petrol fiyatlarındaki düşüş, bu düşüşün (küresel talep azalmasından dolayı) kısa sürede toparlanmasının da zor olabileceği düşüncesi, faiz indirimini önemli ölçüde destekleyecek bir argüman olabilir.
Doların seyri
Faiz indiriminden dolayı kur cephesinde bir etki yaşanacağını tahmin etmiyorum. İçinde bulunduğumuz ortamda; özellikle petrol ihracatçısı gelişen ülke para birimleri üzerindeki baskı, diğer gelişen ülke para birimlerini de etkiliyor. Geçtiğimiz hafta başındaki dolar/TL’de 6.10’lu seviyelerden 6.30’lu seviyelere çıkılmasının arkasındaki etki büyük oranda küresel oynaklıktan kaynaklanıyordu.
Dolar/TL’de 6.1750 teknik olarak önemli direnç idi. Geçtiğimiz haftayı bu seviyenin üzerinde kapatmış olmamız 6.4250-.5250 bandına doğru bir hareketin ihtimalini artırıyor. Ola ki PPK’dan 100 baz puandan daha yüksek bir faiz indirimi gelirse bu hareketin hızlanma ihtimali artacaktır.