Yarın Ağustos 2019 enflasyon rakamları açıklanacak. Anadolu Ajansı’nın 14 ekonomistin katılımıyla yaptığı ankete göre TÜFE’de aylık artış beklenti ortalaması yüzde 1.38 olmuş. Bu beklentiye göre, bir önceki ay yüzde 16.65 olan yıllık enflasyonun yüzde 15.60’a düşmesi bekleniyor. Temmuzda yüzde 1.36 artış gösteren TÜFE rakamı geçen yıl ağustosta yüzde 2.30 olarak gerçekleşmişti.
Geçen yıl 13 Ağustos’ta 7.2169’a kadar yükselen dolar/TL kurunun etkisi o ayki fiyatlara tam olarak yansımamış, asıl etkiyi yüzde 6.30’luk tüketici fiyat artışı ile eylül ayında görmüştük.
Geçtiğimiz yılın yüksek rakamı önümüzdeki ay hesaplamadan düşecek. Önümüzdeki ay gelecek enflasyon verisinin her halükârda (İçine girdiğimiz eylül ayında yeni bir kur şoku yaşanmazsa) çok daha düşük gelmesi bekleniyor. Geçen yılın ekim ayında yüzde 2.67 artan ekim enflasyonu için de benzer bir beklenti hakim.
Bu beklentilere bakarak; teknik tabirle “baz etkisini” göz önüne aldığımızda enflasyonun önümüzdeki iki ayda önemli oranda gerilemesi bekleniyor.
200 baz puan mı?
Bu ayın beklentisi gerçekleşir, önümüzdeki ay yüzde 6.30’un yerine yüzde 1.5’lik bir artış gelir ise (Tamamen afaki bir tahmin ancak arkasında doğal gaz gibi “yönetilen” fiyat artışlarının etkisi de yok değil!) TÜFE’nin ekim başında yüzde 10.38’e kadar gerilemesi mümkün gibi görünüyor.
12 Eylül’de yapılacak Para politikası Kurulu (PPK) toplantısından bu beklentiye dayanarak yeni bir faiz indirimi daha bekleniyor. Bu hafta piyasalarda beklentiler daha çok dile getirilecektir. Ben şimdiden 200 baz puanlık bir indirim beklediğimi belirteyim, önümüzdeki hafta başındaki yazımda gelen enflasyon rakamları ve varsa yeni zamlara göre bunu güncellerim.
Yine AA’nın anketinde ekonomistlerin 2019 yıl sonu TÜFE beklenti ortalaması yüzde 14.60 olmuş. Bu demektir ki PPK’nın indirim için yeri var, ancak bu yer çok da geniş değil!
Hele ki 1 Ağustos’ta yüzde 14.97 artan doğal gaz fiyatları 1 Eylül’den geçerli olarak yüzde 14.90’luk artışla, iki ayın toplamı yüzde 32.10 olunca, bu artış yıl sonu beklentilerini de bozabilecek niteliğe büründü. Bu da PPK’nın işini zorlaştırabilecek.
Bu arada 31 Ağustos itibariyle TCMB’ye iki başkan yardımcısı atandı. Borsa İstanbul’un Genel Müdürü Murat Çetinkaya ve akademik çalışmaları ile tanınan Dr. Oğuzhan Özbaş yeni başlan yardımcıları oldular. TCMB’nin duyurusuna göre piyasa deneyimleri sınırlı ve merkez bankacılığı dışından... Dileyelim önemli katkıları olsun...
Brexit kaynıyor!
Bu haftanın en önemli başlıklarından birisi olacak. İngiliz Başbakanı Boris Johnson’un “Parlamento Tatili” önerisinin Kraliçe Elizabeth tarafından desteklenmesiyle İngiliz Parlamentosu 2. Dünya Savaşından bu yana ender görülen bir durum ile “zorunlu tatile” çıkıyor. 14 Ekim’e kadar önlerinde 5 çalışma günü var, önümüzdeki hafta sonu da çalışırlarsa bu süre 7 güne çıkıyor.
“Anlaşmasız boşanma” taraftarı olan Johnson sadece parlamentoyu tatil etmekle kalmadı, 31 Ekim’deki “boşanma tarihine” kadar parlamentonun çalışmaması için de ek önlemler planlamış görünüyor.
Hatta bunların arasında bir güvensizlik oylaması yapılır ve aleyhine çıkarsa bu durumda istifa etmemeyi bile bu planların arasına eklemiş durumda. Anlaşılan “anlaşmalı boşanma” yönünde bir parlamento kararı olmadan AB karşısına oturup, 17-31 Ekim arasındaki pazarlıklarda yeni bir anlaşma koparma peşinde!
Kraliçe’nin kararı sonrasında pound/dolar paritesi 5 Ekim 2016’daki 1.1964 ve 16 Ocak 2017’deki 1.1988’den sonraki en düşük yer olan 1.2015 seviyesini gördü.
Bu seviyelerin üçüncü kez test edilmiş olması pound için kritik! Bu haftanın sonunda “Anlaşmasız Boşanma” ihtimali artacak olur ise bu seviyelerin aşağı yönde kırılması ve 1.1500 seviyelerine oldukça yaklaşması ihtimali artacaktır. Hele buna bir de küresel dolar talebi eklenirse...
Dolar/TL direnebilecek mi?
Geçtiğimiz haftanın başında “Japon ev kadınlarının yine heyecanlanması” nedeniyle dolar/TL’de 6.3370 seviyesine (Hatta bazı platformlarda 6.40’lı seviyelere) kadar ani bir yükseliş yaşandı! Piyasalarda likiditenin ve katılımcıların sınırlı olduğu saatlerde yaşanan bu hareket, bizim piyasalarımızın açılmasıyla “normale” döndü.
Ancak tıpkı geçtiğimiz yılın ağustosundaki 7.22 gibi, bu ağustosta da 6.40 seviyesi grafiklere ve akıllara “yazıldı”! Haftayı 5.8310’lu seviyelerden kapatan dolar/TL için bu hafta önemli. Neden derseniz?
İlk sebep yukarıda bahsettiğim dışsal faktörler. Brexit belirsizliği ve olası “negatif faiz artışı” nedeniyle pound ve euro’da yaşanabilecek zayıflıklar nedeniyle dolar endeksindeki olası yükseliş.
İçsel faktörlere gelince; Suriye’den gelen karışık haberler ve ortalığın toz dumana bürünmesi ile artan belirsizliğe bir de önümüzdeki hafta PPK’dan gelecek olası bir faiz indirimini ekleyin.
Bunlara bir de teknik analizi ekleyin. 5.8340’dan geçen düşüş trendi (Şimdilik 6.34’ü göz ardı etmek kaydıyla!) ve 5.8800’daki minör bir düzeltme seviyesi ilk kritik dirençler olacaktır. Aşağıda ise 5.8000’deki 100 günlük BHO ilk önemli “destek seviyesi!
Yukarıdaki temel faktörleri göz önüne aldığımızda dolar/TL’deki aşağı yönlü potansiyelin sınırlı olduğunu, gelişmelere bağlı olarak yukarı yönlü hareketin ihtimalinin daha yüksek olduğunu düşünüyorum. 5.9250 kritik bir eşik! Bu seviyenin aşılması durumunda bu yılın mayıs ayında görülen 6.20’li seviyelerin test edilmesi ihtimali daha da artacaktır!