Süper kahraman filmlerinde aşkın rolü daha etkili olur. Kimi zaman bir süper kahraman kendisine verilen tüm özel yeteneklerden sadece aşkı için vazgeçer
Türkiye’de seyirci sayısı 1 milyon 300 bini geçen “Spider-Man:No Way Home”un (Örümcek Adam-Eve Dönüş Yok) yapımcısı Amy Pascal her ne kadar onları uyarmış olsa da başroldeki ikili Tom Holland ve Zendaya aşka düşmüş durumdalar. Üstelik bu haberler filmin henüz iki haftada tüm dünyada kazandığı başarıyı bile gölgede bıraktı. Yıldızların arasındaki sürpriz aşkın mimarı ise haklarında çıkan haberleri okuduğumuz zaman açıkça görüldüğü üzere, ilişkiyi yönlendirmeyi seven Zendaya olmalı. Dünya genelinde gişe hasılatı bir milyar doları geçen yapım “Örümcek Adam” filmleri arasında gelmiş geçmiş en büyük hasılata ulaşmayı başardı. Filmde başroldeki karakter Peter Parker, aşkı Mary Jane Watson ile göründüğü sahnelerde seyirciyi yakalıyor, çünkü aşk sinemada ve aslında sanatın her dalında seyircinin en çok dikkatini çeken formüldür. Süper kahraman filmlerinde gerçeklikten uzaklaşıp hayal dünyasında dolaşırız, kahraman ile empati kurarak kendimizi onun yerine koyarız. Bu durumda aradığımız duyguların başında aşk gelir. Yüzyıllar önce ölümsüz sanatçı Leonardo Da Vinci’nin dile getirdiği gibi aşksız geçen bir hayat yaşanmış sayılmaz.
Aşkın kimyası
Aşkın kimyası hangi filme damgasını vurursa işte o film gişe rekorlarına adını yazdırır ve aksiyon sahnelerinden daha çok bu aşk ve flört sahneleri hatırlanır. Örneğin “Batman” serisinde Gotham şehrinin tehlikeleriyle karşılaşırız, orası artık yaşanacak bir şehir olmaktan çıkmıştır. Seyirci bir süre bu durumla karşı karşıya kalır ve bugün dünyanın önde gelen metropollerinde de aynı durum geçerli olduğu için, senaryo ve filmdeki atmosferle empati kurmaya başlar. Filmdeki aksiyonun hızı ilerledikçe gerçeküstü dünyada kaybolmaya başlar ve tam gerçeklikle sinematografi arasında seyircinin zihni bir kopuş yaşamak üzereyken Batman karakteri, Gotham şehrinin tehlikeli sokaklarında gece vakti yalnız yürüyen sevgilisi Rachel Dawes’ın imdadına yetişir. Rachel, onu kurtaran Yarasa Adam’ı tanımaz; maskeli haliyle masum insanları kötülerden kurtaran bu süper kahramanın aslında onun sevgilisi olma ihtimali aklının ucundan bile geçmez. Aşk sahnelerinde çok fazla sübliminal mesaj vardır ve sinemanın gücü de işte burada yatar; izleyicinin hayal kurmasını ve sonra da bu hayale inanmasını sağlamak!
Sihirli bir anahtar
Süper kahraman filmlerinde aşkın rolü diğer filmlere göre daha etkili olur. Karakterler hayatın sıradan koşuşturması içinde mücadele ederken bir süper kahramanın varlığını hissederler veya onunla bizzat temas kurduklarında bu deneyim onları sarsarak sıradan hayatın ritminden uzaklaştırır. Öte yandan onları yeniden hayata döndüren ve etraflarında olan biten tüm olağanüstü olaylara rağmen yeniden heyecan yaşamalarını sağlayan tek unsur yine aşk olacaktır; aşk tüm kapıları açan sihirli bir anahtar gibidir.
Çizgi roman karakterlerinden sinemaya transfer olmasa da yine bir süper kahraman olarak görebileceğimiz James Bond serisinin geçen ekim ayında tüm dünyada vizyona giren son filminde bu gerçekle bir kez daha yüzleştik. James Bond aşık olduğu kadından bir çocuğu olduğunu öğrendi ve serinin tarihinde ilk defa babalık duygusuyla karşı karşıya kaldı. Bunu yaparken senaristlerin amacı sadece karaktere derinlik katmak değildi; aynı zamanda seyircinin aşkı derinden hisseden bir süper kahraman ile empati kurmasını sağlamaktı. Bu da serinin bundan sonraki filmlerinde daha insancıl ve gerçekçi bir James Bond karakteri izlememizi sağlayacaktır.
Aşk acısını kullanmak
Aslına bakılırsa seyirci, süper kahraman filmlerinde hem hayatın rutininden uzaklaşmak ister hem de hayatın içinden güçlü bir duygunun onu yakalamasını ümit ederek sinema salonunda yerini alır. Senaryonun ayakları yere basmalıdır ve bunu sağlamanın en etkili yöntemi aşk acısını kullanmaktan geçer. Kimi zaman bir süper kahraman kendisine verilen tüm özel yeteneklerden sadece aşkı için vazgeçer; oysa başkaları belki de aynı yeteneklere sahip olmak için değer verdikleri her şeyden vazgeçebilir. Seyirci de bir seçim yapmak zorunda hisseder: Acaba onun yerinde ben olsaydım aşkım için süper kahraman olmaktan vazgeçer miydim?
Siz vazgeçer miydiniz?