“Sex and the City” dizisinde izlediğimiz ilişkiler, son 25 yılda tamamen değişti diyebiliriz. Artık kadınlar, kendi hâkimiyetinde bir ilişki ve söz dinleyen bir erkek arıyor. O yüzden çağımızın ilişkilerine alışmanızı tavsiye ederim; yoksa yalnızlık peşinizi bırakmayabilir!
Ünlü “Godfather” filminde zihinlere kazınan bir söz vardır: “Zamanlar değişiyor…” Farklı jenerasyonlar arasındaki zihniyet değişimlerini açığa vuran bu cümle, aslında insanlık tarihindeki her dönem ve her kavram için geçerlidir. Uçup giden zaman içinde olaylara ve insanlara bakış açımız değişebilir ve zamanın rüzgârına ayak uydurmak son derece önemlidir. 1990’lı yıllara damga vuran “Sex and the City” dizisinde izlediğimiz ilişkiler, son 25 yılda tamamen değişti diyebiliriz; artık kafelerde buluşmaların sayısı azaldı onun yerine insanlar sosyal medya üzerinden yazışıyor ve buna bir ilişki diyor.
Aylarca sadece yazışarak, fakat asla tanışmadan ilişkisine devam eden, hatta bunun adına aşk diyen insanlara rastlayabilirsiniz. Bu durum size garip geliyorsa milenyum çağına henüz alışamadınız demektir. Öte yandan bu çağın ilişkilerine bir an önce alışmanızı veya en azından adapte olmanızı tavsiye ederim; çünkü aksi halde yalnızlık bir yaşam biçimi haline gelebilir ve uzun süreli yalnızlık yorucudur.
“Sex and the City” dizisinde ilişkiler üzerine tarihe geçen çok sayıda aforizma olduğu gibi bir de alfa erkek tanımına uygun “Mr. Big” karakteri izleyicilerin aklında yer etti. Alfa erkek kavramı o yıllarda bu karakterle kendine yer bulmuştu, ancak aradan geçen 25 yılda bu kavramın büyük bir evrim geçirdiğini söyleyebiliriz; yaşanan değişimleri maddeler halinde sıralıyorum:
Aşırı özgüven
1 Alfa erkeğin dizideki karşılığı olan Mr. Big karakteri hesabı öder. Ne zaman kız arkadaşıyla yemeğe çıksa veya birlikte hafta sonu tatiline gitseler hesabı kimin ödeyeceği bellidir ve kızın elini cüzdanına götürmesine asla izin vermez. Oysa bugün bir erkeğin böyle davranması ve asla sevgilisine hesap ödetmemesi, bazı kadınları ciddi anlamda öfkelendiriyor. “Sevgilim benden önce davranıp hemen hesabı ödediği zaman onun bu hareketini antipatik buluyorum” diyen kadınların sayısı hiç de az değil ve sayıları gittikçe artıyor diyebiliriz. Erkeğin bu aşırı özgüvenli ve kendinden emin tarzını kendine yönelik bir hakaret sayan kadınların yoğun tepkileri nedeniyle dizinin yeniden çekildiği bugünlerde Mr. Big karakterinin artık hesap ödeme konularında daha esnek davranmasını bekliyorum.
İlişkiye yön verme
2 İlişkiyi her zaman Mr. Big yönlendirir. 1998 yılına gittiğimiz zaman bu durumu normal karşılayabiliriz, ancak günümüzde bir erkeğin ilişkisini yönlendirmesi ve kendi dediklerini yaptırması uçak kullanmasından daha zor olacaktır. Çünkü kadınların büyük bir bölümü tamamen kendi hâkimiyetinde bir ilişki ve tamamen kendi sözünü dinleyen bir erkek arıyor. Dolayısıyla dizinin bugünkü versiyonlarında yönlendirilmekten keyif alan bir Mr. Big karakteri bekliyorum.
Hızla yenileniyor
3 Aşırı derece maskülen bir karakter. 1990’lı yıllarda maskülen erkek kavramı son derece kabul gören bir imgeye sahipti ve erkeklerin maskülen olması kadınlara son derece normal görünüyordu. Burada maskülen kavramı ülkemizde nedense “maço” olarak algılanıyor, ancak aslında o anlama gelmez. Maskülen demek, beden dili, bakışları ve davranış biçimiyle erkeksi anlamına gelir. Bir erkeğin maskülen olması için maço, yani kaba davranması gerekmez. Öte yandan dizinin bu dönem gerçekleşen çekimlerinde maskülen kavramının tamamen değiştiğini söyleyebiliriz. Çünkü hem maskülen erkeklerden pek fazla kalmadı hem de maskülen erkeklerin en çok nefret ettikleri alışveriş konusunda erkeklerin çok daha istekli davrandıklarını söyleyebiliriz. Eskiden bir erkeği alışveriş etmek için mağazaya götürmek, neredeyse imkânsızdı; bugün Mr. Big karakteri muhtemelen alışverişi seven hatta internet sitelerinden ürün beğenen bir adam haline gelebilir. Eğer dizinin yeni versiyonunda bu tip sahnelerle karşılaşırsam asla şaşırmam. Dünyanın kendi dönüş hızından daha süratli şekilde değişmesi ve kendini yenilemesi, bazı kişileri şaşırtsa da buna ayak uyduran ve bu değişimi içselleştirenler başarılı oluyor. Özellikle Z kuşağı dediğimiz 20’li yaşlardaki gençlerin 25 yıl önceki diziden pek de haberleri olmadığı için, bugün çekilecek yeni versiyonların tam da onlara göre tasarlandığından kesinlikle eminim; çünkü gençleri yanına alan yapımlar her zaman kazanır!