Abdullah Karakuş

Abdullah Karakuş

akarakus@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye’de müthiş bir yatırım platformu oluştuğunu dile getiren TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu dünya yatırımcılarına seslendi: Türkiye’ye dün yatırım yapan kazandı. Bugün yatırım yapan da yarın kazanacak...

Türkiye’ye yatırım yapan hep kazanır

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu dünya yatırımcılarını Türkiye’de yatırım yapmaya çağırdı. Milliyet’e konuşan Hisarcıklıoğlu, yurtdışındaki muhataplarına ve uluslararası şirketlere Türkiye’deki yatırım fırsatlarını, büyüme potansiyelini ve merkezi coğrafyası sayesinde 3 kıtaya birden ulaşma imkânını anlattıklarını belirterek, “Türkiye’ye dün yatırım yapanlar kazandı. Bugün yatırım yapanlar da yarın kazanacak. Bütün dünya yatırımcılarına sesleniyoruz: Türkiye’de bürokrasi azaldı, iş yapma kolaylaştı, sizin için müthiş bir yatırım platformu oluştu, gelin, yatırımlarınızı Türkiye’de hayata geçirin diyoruz” dedi. İşadamları olarak milli güvenliği korumak amacıyla devletin başlattığı Zeytin Dalı harekâtının haklı ve meşru olduğuna inandıklarını ve desteklediklerini belirten Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi:

Haberin Devamı

“Ülkemiz birkaç terör örgütüyle mücadele ederken, ittifak ilişkimiz bulunan batılı ülkelerin ve ABD’nin müttefikliğin hukuki ve ahlaki gereklerini yerine getirmediklerini görüyoruz. Terör örgütlerine bu ülkelerden destek gidiyor. Ülkemiz terörle mücadelesinde yalnız bırakılıyor. ABD’nin hem müttefik olarak kabul görmesi, hem de terör örgütünün Suriye koluyla işbirliğine devamı etmesi mümkün değil. İttifakın geleceği ve terörle küresel mücadele anlayışının korunabilmesi için ABD bu tavrını değiştirmek zorunda.” TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Milliyet’in sorularını şöyle yanıtladı:

Müthiş fırsat var

- Yurtdışından Türkiye’ye yatırımcı girişi nasıl? TOBB olarak sizinle irtibata geçenlerin Türkiye’ye bakışı nasıl?

2017’de ülkemize gelen doğrudan uluslararası yatırım 2016’ya göre geriledi. 13.3 milyar dolardan, 10.8 milyar dolara indi. Diğer taraftan portföy yatırımı olarak gelen fon miktarıysa 7.8 milyar dolardan 24.1 milyar dolara yükseldi. Bizdeki faiz oranları gelişmiş ülkelerden fazla olduğundan yabancı portföy yatırımcıları için cazip bir pazar olmaya devam edeceğiz. Ama bu tür sıcak para maliyetli ve her an kaçması mümkün olduğundan tehlikeli.

Haberin Devamı

Bunun yerine doğrudan uluslararası sermaye yatırımı çekmek, yani dış finansman kalitesini artırmak daha doğru. Biz de yurtdışındaki muhataplarımıza ve uluslararası şirketlere Türkiye’deki yatırım fırsatlarını, büyüme potansiyelini, merkezi coğrafyası sayesinde 3 kıtaya birden ulaşma imkânını anlatıyor ve şunu vurguluyoruz: Türkiye’ye dün yatırım yapanlar kazandı. Bugün yatırım yapanlar da yarın kazanacak. Türkiye her zaman hedeflerine ulaştı. Bütün dünya yatırımcılarına sesleniyoruz: Türkiye’de bürokrasi azaldı, iş yapma kolaylaştı, sizin için müthiş bir yatırım platformu oluştu, gelin, yatırımlarınızı Türkiye’de hayata geçirin diyoruz.

ABD VE BATI'YA TERÖRLE MÜCADELE İÇİN UYARI

- Türkiye’nin Afrin’deki teröristleri temizlemeye yönelik başlattığı Zeytin Dalı Harekâtı ve ABD’nin PYD’ye başta silah vermesi olmak üzere Suriye politikası için işadamları ne düşünüyor?

Haberin Devamı

Milli güvenliğimizi korumak amacıyla devletimizin başlattığı Zeytin Dalı harekâtının haklı ve meşru olduğuna inanıyor ve destekliyoruz. Tüm bölge için tehdit oluşturan terör koridorunu ortadan kaldırmak için gerekli görüyoruz. Fırat Kalkanı ile başlayan ve Zeytin Dalı Harekâtıyla devam eden operasyonlarıyla Türkiye, terör örgütlerine ve destekçilerine gereken cevabı veriyor.

Ülkemiz birkaç terör örgütüyle mücadele ederken, ittifak ilişkimiz bulunan batılı ülkelerin ve ABD’nin müttefikliğin hukuki ve ahlaki gereklerini yerine getirmediklerini görüyoruz. Terör örgütlerine bu ülkelerden destek gidiyor. Ülkemiz terörle mücadelesinde yalnız bırakılıyor. ABD’nin hem müttefik olarak kabul görmesi, hem de terör örgütünün Suriye koluyla işbirliğine devamı etmesi mümkün değil. ABD bu tavrını değiştirmek zorunda.

- Avrupa’nın terörle mücadelesini samimi buluyor musunuz? PKK başta olmak üzere terör örgütlerine yönelik Avrupa’nın tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Terörle aynı bizim gibi mücadele verenler olduğu gibi, çifte standart uygulayanlar da var. Yerel politik çıkarlar, kısa vadeli hesaplar ve ülkemize karşı önyargılı tutumlar görüyoruz. Esasında bunların terör örgütü olduğunu, Türkiye’nin bekasını, güvenliğini, huzurunu tehdit ettiklerini de çok iyi biliyorlar.

Ama kendi menfaatlerine hizmet ettiklerini düşündükleri için göz yumuyor ve hatta destek verdikleri de oluyor. Tüm bunlar batı dünyası ile Türkiye arasında çok ciddi bir kırılmaya neden oldu. Hem kendi kanunlarına göre, hem de NATO’nun kuruluş felsefesine göre bu suç. Kendi kanunlarına, kendi kurucu felsefelerine inanıyorlarsa bunun gereğini de yapmaları gerekiyor.

Türkiye’ye yatırım yapan hep kazanır

HİKÂYEMİZ OLMALI

- TOBB’un hükümetten ekonomiye yönelik beklentisi ne?

2017’yi herkesin beklediğinden daha iyi bir performansla kapattık. Yıllık yüzde 7.4 büyüme oranına dünyada pek az ülke yaklaşabildi. İçerde ve dışarıda karşımıza çıkarılan her türlü sıkıntıya rağmen Türkiye ekonomisinin ne kadar sağlam olduğunu herkese gösterdik.

Hükümetimizin iş âlemiyle istişare ederek hayata geçirdiği finansman, istihdam ve üretimdeki tarihi destekler, Oda - Borsa camiamızın öncülük ettiği TOBB Nefes Kredisi ve Kredi Garanti Fonumuz kanalıyla hayata geçirilmesini sağladığımız 250 milyar liralık reel sektör kredi kefaleti, çarkların yeniden dönmesini sağladı.

Şimdi hedefimiz 2018’de de benzer bir performansa ulaşmak. 2018’de küresel büyüme ve ticaret geçen seneden daha iyi olacak gibi görünüyor. Biz de bundan payımızı almalıyız. Bunun için istihdam, üretim ve yatırım teşviklerini sürdürme hususlarındaki önerilerimizi hükümete ilettik. Elbette sıkıntılar da var. Mesela hem faiz oranlarındaki, hem de döviz kurlarındaki yükselme reel sektörü zorluyor. Bu konularda da reel sektöre destek verilmeli. En önemlisi iyi bir büyüme hikâyemiz, kapsamlı bir reform sürecimiz olmalı.

İSTİHDAM SEFERBERLİĞİ 81 İLDE HEDEFE ULAŞTI

- Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın işverenlere yönelik 2 katı istihdam sağlanması konusundaki çağrısı ne ölçüde gerçekleştiriliyor?

Cumhurbaşkanımızla birlikte başlattığımız İstihdam Seferberliği, 81 ildeki Odalarımızın ve Borsalarımızın büyük gayreti ve çalışmalarıyla hedefine ulaştı. İstihdamdaki artış 1.5 milyonu geçti. Aynı dönemde 500 milyonluk AB’de 28 ülkenin istihdam artışının 2 milyon kişi olduğunu düşünürsek, elde edilen sonucu ne kadar büyük olduğu anlaşılır.

Cumhurbaşkanımız elde ettiğimiz bu başarıyı görünce yeni bir hedef belirledi. Liderlik böyle olur. Lider, hedefi yüksek koyar. Ama hedefe ulaşmak için yolunuzu da açar. Sizi de hareket geçirir. Bizlere de bu hedefe ulaşmak için çalışmak düşer. Başbakanımız ve hükümetimiz bu doğrultuda istihdamı teşvik eden pek çok yeni düzenlemeyi hayata geçirdi. İstihdamı ödüllendiren tarihi destekler açıklandı. Bizler de 2018 için yeniden çalışmaya başladık.

Reformla çözüldü

- İşadamlarının önü daha nasıl açılabilir?

Bu konuda Bakanlarımızla birlikte Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulunda kapsamlı çalışmalar yaptık. Şu an dünya iş ve yatırım yapma kolaylığı endeksinde 60. sıradayız.

İki yıl içinde Türkiye’yi ilk 20’ye sokmayı hedef aldık. Şirket kuruluş işlemleri, icra-iflas mevzuatı, inşaat izinleri ve tapu işlemleri, belediye uygulamaları, altyapı izinleri, dış ticaret işlemleri, finansmana erişim, vergi mevzuatı gibi temel başlıkla altında 100’ün üzerine kalem ihtiva eden bir eylem planını Bakanlarımızla birlikte hazırladık. Şirketlerimizin ve özellikle KOBİ’lerimizin ayağına pranga olan birçok konuyu bu reformlarla çözüme kavuşturmuş olduk.

FAİZİN DÜŞÜK OLMASI HEPİMİZİN YARARINA

- Faizin yüksekliği konusuna TOBB’un yaklaşımı nasıl?

Faizlerin mümkün olduğunca düşük olması başta iş dünyamız olmak üzere hepimizin yararına. Ama sebepleri değiştirmeden sonucu değiştirmek mümkün olmuyor ve faiz de bir sonuç.

Faizlerin yükselmesinin 5 temel nedeni var. İlki yurtiçi tasarrufların yetersizliği. Mevduatın krediye dönüşüm oranı yüzde 120’yi geçti. Yani bankalar topladıkları mevduattan daha fazla kredi verir haldeler. Bu nedenle tasarruf artışı olmadan ortaya çıkan her kredi büyümesi faizin artmasına neden oluyor.

İkinci olarak hem buradaki açığı kapatmak hem de cari açığı finanse etmek için dış kaynak gerekiyor. Küresel kriz sonrası ABD’nin başlattığı likidite artışı dönemi bitti. 2008 - 2013 arasında Fed’in bilanço büyüklüğü 1 trilyon dolardan 4.5 trilyon dolara yükselmiş, yani 6 senede 3.5 trilyon dolar para piyasa çıkmıştı.

Yeni bir model

Şimdi bu likidite kısmen geri çekilecek. Bu da dış kaynak maliyetini artırıyor. Üçüncü neden yükselen enflasyon. TL tasarruf sahipleri daha fazla nominal faiz talep etmek durumunda. Aksi halde TL mevduat yerine başka yatırımları tercih ederler ki, bu da TL tasarrufu azaltıp faiz baskısını artırır. Dördüncü neden 2017 yılında iç borç çevirme oranı hedeflenenin çok üzerine çıktı, yüzde 125’i geçti. Yani kamu ödediğinden yüzde 25 daha fazla borçlandı. Talebin arzdan fazla olması faizleri yukarı çekti. Ve beşincisi ülkenin risk primi. Vakıa ile kavga edilmez. Eğer algılanan risk seviyeniz artıyorsa faizler de artıyor. Türkiye şu an en kırılgan 5 ülke içinde görülüyor. Bunun temel nedeni makro ekonomideki 3 yapısal sorunumuz; yüksek cari açık, yüksek borçlanma, yüksek enflasyon.

Atacağımız somut ve doğru adımlarla bunları da değiştirmek elimizde. Ama hepsinden önemlisi yeni bir büyüme ve sanayileşme modeli gerekiyor. İç tüketime ve dış kaynağa dayalı büyüme sürecimizi değiştirmemiz lazım.

REHAVETE KAPILMAYALIM, RİSKLERİ UNUTMAYALIM

- Türk ekonomisinin canlanmasına yönelik önerileriniz neler?

İlk olarak 2017’de elde ettiğimiz olumlu sonuçlarla rehavete kapılmamalı, riskleri göz ardı etmemeliyiz. Ama fırsatları da gözden kaçırmamalıyız. Küresel ekonomideki olumlu gidişatı dikkate alarak yurtdışı pazarlara odaklanmalıyız. Öte yandan dikkat edilmesi gereken noktalar: bütçe açığı, yüksek enflasyon ve cari açıktaki büyüme. Enflasyonun ve faizin tek hanelere çekilmesiyle de desteklenirse, yüksek büyüme temposunu sürdürebilir, orta gelirden üst gelir seviyesine yükseliriz. Türkiye ekonomisi açısından 2018 yılında küresel etkilerin yansımaları etkili olacak. Örneğin petrol fiyatındaki artışın sürmesi, cari açığın ve finansman ihtiyacının büyümesi demek. Fed’in faiz artırması ve bilanço küçültmeye devam etmesi, dış finansman maliyetlerini artıracak. 2018’de küresel likidite daralacak gözüküyor. Buna karşılık gelişmiş ekonomilerin ve özellikle Avrupa’nın toparlanması, Türkiye için ihracat, turizm, kaynak girişi anlamında olumlu.

5 Temel konu var

Reel sektör olarak odaklanmamız gereken 5 temel konu var: borçlanma yerine öz kaynakla finansman, maliyet tasarrufu, e-ticaret, dijitalleşme ve sanayi-4 sürecine adaptasyon. Finansman ve tasarruf şirketlerin ayakta kalması ve sağlığı için önemli. E-ticaret, dijitalleşme ve sanayi 4.0 ise yeni ekonomi paradigmasının kodları.

Şirketlerimizde zihniyet değişimi için bu 5 konuya odaklanmak şart. Zira dünya yeni bir sanayi devriminin eşiğinde. Türkiye önceki sanayi devrimlerinde geç kaldı. Yeni yarışta başarılı olmak için becerikli oyunculara ve iyi bir kurumsal sisteme ihtiyacınız var. Bizde oyuncu potansiyeli var. Müteşebbis bir milletimiz. Ama eksiğimiz sistem. Zamanın ruhunu kavrar ve kendimizi düzeltirsek, yeni bir atılım daha başlatabiliriz.