Sağlık alanıyla ilgili yeni bir torba yasası getireceklerini belirten Demircan, sadece hekimlerin değil tüm sağlık çalışanlarının özlük hakları konusunda çalışma yaptıklarını söyledi.
Sağlık turizmiyle ilgili çalışmanın da son aşamaya geldiğini belirten Demircan, uygun şartlardaki 5 yıldızlı otellerin boş sezonda fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezleri olabileceğini kaydetti...
Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, sağlık çalışanlarına yönelik yeni müjdelerden, yeni acil düzenlemesine, otelcilik sektörüyle sağlık turizmini buluşturacak dev projeden yerli ilaç sanayine kadar sağlık sektöründe önümüzdeki günlerde yapılacak köklü değişiklikleri Milliyet’e anlattı. Milliyet’i bakanlıkta ağırlayan Bakan Demircan, sorularıma şu yanıtları verdi:
- Sağlık çalışanlarına yönelik müjdeli haberleriniz var mı? Yıpranma ve özlük hakları başta olmak üzere iyileştirmeler yapılacak mı?
Gündeme getireceğiz, inşallah olumlu sonuç alırız. Yeni bir torba yasası çalışmamız var. Son aşamasındayız. Sağlıkçılar içinde sevindirici haber olur. Sağlıkçıların emekli maaşları sorunludur. Yıpranma da gündemde. Bunlarla ilgili bir müjde gelebilir. Torbada, çalışanların özlük haklarını düzenleyeceğiz bu sadece hekimlerin olmayacak. Sağlık çalışanlarına yönelik olacak. Sağlık turizmini de gündeme alıyoruz. Ayrıca teşkilatlarla ilgili düzenlemelerimiz var. Sayın Başbakanımızla görüştükten sonra son düzeltmeleri yapacağız ve açıklayacağız.
Parası olmayana otel
- Acillere yönelik yeni düzenleme başlattınız, uygulamada yeni ne göreceğiz?
Bir süredir hastanelerin acil girişlerinde bir yoğunluk sıkıntısı yaşıyorduk. Bu yoğunluğu azaltmak için birtakım düzenlemeler yaptık. Türkiye’de 63 hastanenin acil servisinde yoğunluk var. Günde binden fazla hastaya bakıyorlar. Biz bu hastanelerde bazı uzman polikliniklerde mesai saati dışında uzman polikliniği açma imkanımız var. Onu da yaptık. Mesai kaydırması yaparak cerrahi, dahili, kadın doğum, çocuk, kulak burun ve boğaz gibi poliklinikler saat 23.00’e kadar çalışmaya başladı. Yeni bir uygulama bu. Ve acillerdeki o yığılma erimeye başladı. Bir de acillerde hastadan daha çok bekleme salonlarında kalabalık manzarayla karşılaşıyoruz. Doktorun önünde hasta yok ama dışarıda hastasını bekleyen, tetkik sonucunu bekleyenler var. Bir de hastası içerde ama refakatçinin kalacak yeri yok. Acilinin önünde bir bankta uyuyor vatandaş. Biz parası olmayan ve kalacak yeri olmayan vatandaşımızı otelde misafir edeceğiz. ‘Param yok’ diyenleri anlaştığımız otellerde konaklatacağız.
Personel açığı?
- Yoğun bakımlarda yatak sıkıntısı olduğuna yönelik şikâyetler geliyor, buna yönelik yeni bir çalışmanız var mı?
Sayısal olarak yoğun bakımlarımız yeterli. Ancak yoğun bakımları kullanma alışkanlığımız biraz fazla. Bir hasta yoğun bakımda kalması gerektiği kadar kalmalı. Yoğun bakım hali bitince serviste takibi yapılmalı. Ancak servislerdeki personel azlığından hekimler hastam yoğun bakımda bir gün daha kalsa iyi olur diyor. Bu seferde yoğun bakım yoğunluğu ile karşılaşıyoruz. Bu personel açığını gidererek yoğun bakımlardaki yoğunluğu gidereceğiz. Yoğun bakımlardaki dengesiz dağılımı ortadan kaldıracak düzenlemeler yapacağız.
‘Afrin için bölgeye gerekli her türlü takviyeyi yaptık’
- Afrin operasyonuna yönelik Sağlık Bakanlığı neler yapıyor?
Afrin Harekatı’nın hemen arkasında, cephe gerisinde biz oradayız. 112 Acil Hizmet ekipleri ve Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri’miz çadırlara konuşlanmış vaziyetteler. Buralarda uzman hekimlerimiz, hemşirelerimiz her türlü donanıma sahipler. Gelen yaralılara hemen anında müdahale ediyorlar. Onların bir arkasında Kilis, Kırıkhan ve Hatay hastanelerimizde müdahaleler ediliyor. Onların arkasında Gaziantep, Adana ve Mersin Şehir hastanemiz hizmet veriyor. Türkiye’deki tüm hastanelerimiz hazır. Son olarak merkezde Gülhane hastanemiz cephe gerisindeki askerlemiz için hazırlar. Sadece çatışmanın olduğu yerde değil bölge hastanelerine de gerekli uzman personel takviyesi yaptık. Yeterli yataklar açık. Hekim açığımız yok. Fazla fazla var. Bölgeye yeteri kadar takviyeler de yapıldı. Donanımda malzemede bir sıkıntı yok. Gereken yapılmış durumda. Türkiye böyle bir operasyondaki her türlü hizmeti çok rahat yapabilecek güçte.
- Başta GATA olmak üzere bazı eleştiriler geliyor, yeterli sağlık hizmeti verilemiyor iddiaları var...
Sanki askerlere orada sağlık hizmetleri konusunda yeterli bir şey tutturulamamış gibi bir hava estiriliyor. Bu yanlış. Hele hele bunun ikinci bir yanlışı var. Böyle bir çatışmanın operasyonun olduğu zamanda bu şekilde olmayan bir şey üretip bunun üzerinden tartışma açmak, orada çatışan askerin moralini bozar, oraya evladını gönderen ailenin moralini bozar. Böyle bir şeyi tartışılır halde göstermek adeta bozgunculuğa girer. Başka söyleyecek ifade bulamıyorum. Türkiye’nin insan kaynağı böyle bir operasyonun her türlüsünü karşılayacak güçte. Herhangi bir mücadele durumunda hangi insan kaynağını nasıl temin edecek, Türkiye’nin elinde bir sürü birikim tecrübe var.
‘45 yaşıma kadar görev sefer emrini cebimde taşıdım’
- Afrin operasyonuna yönelik kara propaganda mı yapılıyor?
Bizim askeri hekim açığımız da yok, oluşsa onun temin edilecek mekanizması var. Sefer görev emri var. Ben 45 yaşına kadar cebimizde gezdirdik sefer görev emrini. Hekim olarak yedek subay olarak görev yaptım. İhtiyaç duyulduğunda her an çağrılabilirdim. Böyle bir şey yurt savunması. Türkiye’nin böyle bir sıkıntısı olmadığı halde sanki sistemde bir sıkıntı varmış gibi hava estirilmeye çalışılıyor. Kara propaganda yapılıyor sanki bir yazar yazmış da öyle yapılmış gibi hava estiriliyor oysa bunların hepsi operasyondan önce tek tek belirlenmiş durumda. Bunun aksini düşünmek abesle işgal olur. Öyle şey mi olur?
- Sağlık turizm ile ilgili neler yapılacak?
Torba yasa ile gündeme gelecek konulardan biri de sağlık turizmi olacak. Sağlık turizminin yolunu açmak Türkiye’nin turizm gelirlerinin yolunu açmaktır. Bu konuyu hükümet olarak çok ciddiye alıyoruz. Türkiye’nin sağlık alt yapısı yenileniyor. Gerek kamuda gerek özel sektörde sağlık alt yapımız iyi noktada. Gelecek 5-10 yılda tamamen yenilenmiş olacak. Donanım yani sağlık cihazlarını da yeniliyor. Nitelikli insan kaynağını, yeni donanım ve mekanları sağlık turizmine aktarmalıyız. Sağlık turizmi ile ilgili yasal düzenleme son aşamaya geldi. Biz bunu profesyonelce yapılmasının önünü açacağız. Merdiven altı sisteme bırakılmayacak. Gayet açık, akreditasyonlar verilecek, akredite olan firmalar da belli kriterlerle seçilecek. Aynı zamanda buraya hasta göndermeyi isteyen emeklilik fonları, sağlık fonları yurtdışında karşılarında hukuki bir muhatap bulacak. Tedavi edici tıp hizmetleri verilecek. Tüm bunlar sağlık turizminin gelişmesini sağlayacak. Yönetmeliğini de hazırlıyoruz. Konaklamalı fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezleri açılacak. Mesela Akdeniz’de, Ege’de otellerimiz var, yazın dolu ama kışın çalışmıyor. Tam tersi kış turizminin yapıldığı otellerimiz de yaz boyunca çalışmıyor. İşte bu otellerde konaklamalı fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezleri kurarsanız, yaz-kış sürekli sağlık turizminden yararlanacak insanlar olacaktır. İsteyen oteller ve uygun şartları taşıyan oteller bu hizmeti verebilecek. Yani turist 5 yıldızlı otelde hem konaklayabilecek hem fizik tedavi rehabilitasyon hizmetini alabilecek. Yaşlı Bakım Evlerini/Merkezlerini de hem kendi vatandaşlarımıza hem yabancılara açık hale getireceğiz. Yönetmeliği o şekilde hazırlıyoruz. Bunları bir hafta içinde yayınlayacağız. Türkiye bugüne kadar tam kapasite kullanmadığı sağlık sektörünü dışarıya açmış olacak. Bizim coğrafyamız bu açıdan çok uygun. Kaplıcalar var. Bunlar sağlık turizmine kazandırılacak. Bu sayede birçok atıl havaalanı işler hale gelecek.
‘Aşıda ilk patent Kırım Kongo’
- Milli aşıda durum nedir?
Milli aşı üretimi konusunda hükümetin teşviki sektörü geliştirdi. Bugüne kadar antijenden itibaren ülkemizde aşı üretimi yapılmıyordu. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’ne karşı kendi antijenimizi bulduk, ilk patenti dünyada biz aldık. Klinik deney aşamaları yapılıyor. Sonuçlandığında ilk antijenli aşımız olacak. Hepatit A aşısını antijenden itibaren Türkiye’de üretimi için ihaleye çıktık. 12 yıllık ihalenin, 4’üncü yılından itibaren antijen üretimi ile birlikte yerli üretim yapılacak. Bunun gibi suçiçeği, kuduz, hepatit B gibi aşıların da ihalesine çıkacağız. Aşı üretiminde ilerliyoruz. Kan ürünleri üretiminde çok önemli mesafe kat ettik. Kısa sürede kendi kan ürünlerimizi ve kendi aşımızı üretir hale geleceğiz.
‘İlacın yüzde 80’i yerli’
- İlaçta yerlileşme ne aşamada?
Türkiye yerli ilaç sanayinde çok iyi bir noktaya doğru ilerliyor. Giderek artan şekilde yerli ilaç üretimimiz yükseliyor. Tükettiğimiz ilacın kutu bazında yüzde 80’i yerli üretim. Türkiye ilaçta yerlilik oranı 2016’da kutu bazında yüzde 75. Yani her 100 kutu ilacın 75’i Türkiye’de üretiliyor. Bu rakam 2017’de yüzde 79.5 çıktı. Değer bazında yerlilik payı yüzde 42’den 45’e çıkmış son iki yıl içinde. Değer bazında yüzde oranının daha düşük olmasının sebebi ithal ilaçlarının bazılarının patent koruması altında olması. Muadili olmayan bu ilaçların da haliyle fiyatları da yüksek. Bunu aşmanın yolu bizim AR-GE faaliyetlerimizi artırmamız. Patentli ilaç üretmemiz gerekiyor. Önümüzdeki yıllarda bunu yakalayacağız. Gerekli AR-GE harcamasını yapmadan ilaç icat edemezsiniz bu bir maliyettir. Ama buna rağmen sektöre verilen destekler sayesinde gelecek 5-10 yıl yerli ilaç sanayinde çok iyi seviyelere ulaşacaktır. Yaklaşık 25 milyar lira ilaca para harcıyoruz bunun, 10 milyarın üzeri yerli ilaçta ithal ikamesi yapıyor. Bu iyi bir nokta. Ama hedef bu değil daha da yukarı gitmemiz gerekiyor.