‘NATO’ya alırsın, alamazsın. Gazı kesersin, kesemezsin’ derken Rusya Ukrayna’ya girdi.
Dün sabah ‘savaş’ son dakikalarıyla uyandık.
Şimdi en önemli soru ise Rusya’nın nereye kadar gideceği ve Putin’in ne zaman geri adım atacağı?
Süreç Türkiye’yi de etkileyecek. Hem Karadeniz açısından hem ekonomik ilişkiler açısından.
Putin’in ne zaman geri adım atacağına bakarken Suriye ve Irak’taki gelişmelere de bakmak lazım.
İstense Suriye ve Irak’ta istikrar belirli bir sürede sağlanabilirdi. Ama orada hem ABD hem de Rusya belirli grupları destekleyerek çözümsüzlük üzerine askeri güçlerini bölgede tutuyor.
Suriye’deki vekalet savaşları büyük güçlerin bölgede üslerini korumasını sağlıyor.
Rusya zaman zaman Suriye’de bombalamalarını sürdürüyor, rejime destek veriyor.
Ukrayna’daki gelişmeler de Rusya ile ABD ve batı ülkeleri arasındaki çekişmeyle başladı: ‘NATO’ya alıp füzelerinizi yakınımıza yerleştiremezsiniz...’
ABD ve AB ülkeleri çeşitli tehditler savurdu, olmadı Rusya’ya gidip görüşmeler yapıldı. Ukrayna’ya girmeyi ‘Putin-Biden’ görüşmesi de durdurmadı.
Gözler şimdi Putin’de. Kafasındaki plana göre ilerleyecek. Yıllar önce ilk plan Kırım’dı ve alınmıştı. Şimdi belki Ukrayna’yı denizsiz bırakacak belki bir çok şehrine girecek. Bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Putin ayrıca Ukrayna’da kendisine yakın bir hükümet de istiyor. Bunu da unutmamak gerekir.
Ama Ukrayna’yı dolduruşa getiren ABD ve AB ülkeleri ise sadece ambargolarla, tehditlerle ilerleyecek gibi gözüküyor.
Türkiye’yi nasıl etkiler?
Süreç Türkiye’yi de etkileyecek. Türkiye iki ülkeyle de ilişkilerini iyi tutmak istiyor.
Türkiye, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün korunmasını baştan beridir destekliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan iki ülkenin lideri ile çatışmaların olmaması için görüşmeler yapmıştı.
ABD ve Rusya yüzünden güneyimizdeki Suriye ve Irak’la ilgili yıllardır sıkıntı yaşıyor Türkiye.
Bir de şimdi kuzeyimizdeki Karadeniz sıkıntısı Türkiye’nin güvenliği ve huzuru açısından olumsuz olabilir.
Rusya ve Ukrayna ile turizm başta olmak üzere ekonomik ilişkiler var. Bu çatışmaların uzun sürmesi Türkiye açısından olumsuzluğa neden olur.
Ayrıca Ukrayna ile başta uçak motoru olmak üzere birçok ortak savunma sanayi projesi hayata geçirilecekti.
Türkiye bu süreçte yine arabuluculuk yaparak bölgenin huzurunu ateşkes ile sağlamaya çalışacak. Ama bu süreç biraz zorlu olacak gibi gözüküyor.
Kırım’a sessiz kalanlar
Çatışmalar başlamadan önce AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş ile Ukrayna krizinin nasıl bu noktaya geldiğini ve nereye gideceğini konuşmuştuk.
Konunun sadece Ukrayna krizi olmadığının altını kalın çizgilerle çizmiş ve çatışmaların olabileceği mesajı vermişti Numan Kurtulmuş.
Kurtulmuş, “Artık önümüzdeki dönemde dünyanın hemen her bölgesinde büyük güçlerin, küresel ölçekte mücadele eden, küresel ölçekte rekabet eden, çelişen, çatışan güçler arasında çok yoğun birtakım gerilimlerin ortaya çıkacağı, bunların belki bir kısmının çatışmaya doğru döneceğini biliyoruz, görüyoruz. Ve bu anlamda da Ukrayna Rusya arasındaki kriz de bunun somut işaretlerinden birisidir. Kriz Ukrayna’yla Rusya arasında kriz değil, aslında Rusya’yla Batı arasında bir krizdir” diyor.
Bu sürecin Kırım’ın ilhakıyla başladığını ve buna o dönemde sessiz kalanların olduğunu belirten Kurtulmuş şunları söyledi:
“Kırım’ın ilhak edildiği süreçte AB’den cılız sesler çıktı. Amerika başka yerlerde mücadele içerisinde olduğu için Kırım’ın ilhakı meselesinde de çok ses çıkaramadı. NATO ise bir dağınıklık içerisindeydi. Şimdiden Rusya dünya siyasetinde çok daha önemli bir aktör olarak denklemlerin içine girdiğini ortaya koymuştur.”