Abdullah Karakuş

Abdullah Karakuş

akarakus@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

2023 yılında Türkiye’nin nükleer enerji ile tanışacağını belirten Bakan Dönmez, “Nükleeri, sadece elektrik üretiminde değil ileri teknoloji üretiminde de kullanacağız” dedi

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez ile geçtiğimiz hafta Akkuyu Nükleer Santrali’nin inşaatını gezdik. Bakan Dönmez bu gezimizde hem santrallerle ilgili yeni gelişmeleri, hem de enerji politikalarını anlattı. 2023 yılında Türkiye’nin nükleer enerji ile tanışacağını belirten Dönmez ile sohbetimizde şu mesajlar öne çıktı:

Haberin Devamı

İthalat payı düşecek

Nükleer enerjinin getirisi ne olacak?

Türkiye geliştikçe enerjiye olan ihtiyacımız da artıyor. Enerjide arz güvenliğimizi sağlamak için kaynak çeşitliliğinin artırılması ve sürdürülebilir enerji arzının sağlanması öncelikli hedeflerimiz arasında.

Nükleer enerjinin devreye girmesiyle de ithal kaynakların payı bir miktar daha düşecek. Bu sayede enerjide hem kaynağın hem de maliyetlerin daha yönetilebilir olması açısından önemli bir avantaj sağlayacağız.

Yine Akkuyu ile birlikte, 7 gün 24 saat, ikim ve mevsim koşullarından bağımsız bir şekilde kesintisiz ve temiz enerji üreteceğiz. Özellikle geçtiğimiz kış ağır mevsim şartlarından dolayı pek çok ülkede elektrik kesintileri yaşandı. Bu durum nükleer santraller gibi baz yük elektrik tesislerinin önemini bir kez daha ortaya koydu. Akkuyu’nun tasarımı çok sayıda doğal olay ve insan kaynaklı iç ve dış riskler en ince detayına kadar göz önüne alınarak belirlendi.

Akkuyu tam kapasite devreye girdiğinde yılda üreteceği 35 milyar kWh enerjiyle, tek başına tüm Türkiye’nin elektrik ihtiyacının yüzde 10’unu karşılayacak. Akkuyu işletmede kalacağı 60 yıl boyunca 2 bin 146 teravatsaat elektrik üretecek. Sıfır emisyon değeriyle elektrik üretecek Akkuyu, yeşil enerji hedefimizin de önemli bir parçası. Akkuyu, yıllık 128 milyon ton, 60 yıl boyunca da 2.4 milyar ton karbon emisyonunu engelleyecek. Bu, 9 milyon hektar ormanın tutacağı karbon miktarına eş.

Nükleer sadece elektrik üretiminde mi kullanılacak?

Nükleeri, sadece elektrik üretiminde değil ileri teknoloji üretiminde de kullanacağız. Özellikle son dönemlerde haberleşme, telekomünikasyon, savunma, sağlık, uzay bilimleri gibi alanlarda yakaladığımız başarının çıtasını, nükleer teknolojiyle bir adım daha öteye götüreceğiz.

Haberin Devamı

Türkiye, nükleer enerjiyle sınıf atlayacak. Üst düzey yerli teknoloji üretimi için gereken know - how transferiyle de yerli sanayimizin gelişimine katkıda bulunacağız. Nükleer teknolojiyle birlikte, ekonomimize yaklaşık 6 milyar dolarlık yerli katkı hedefliyoruz.

‘Nükleer’le ileri teknoloji üretilecek

AB KARBON VERGİSİ NASIL ETKİLEYECEK?

Atom Enerjisi Kurumu’yla ilişkiler nasıl?

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’yla yakın iş birliğimiz var. Uzun yıllardır üyesiyiz.

Nükleer teknolojinin barışçıl amaçlarla kullanılmasına dönük uluslararası bir anlaşma var ve onun tarafıyız. Tarafı olmanın getirdiği bir başka husus uluslararası örgütlerin burada projeleri izleme hakları ve yetkileri var. Ajans bizden de zaman zaman bir başka ülkedeki projeye uzman talep ediyor. Çünkü Allah göstermesin burada bir risk oluştuğunda sadece bu ülkeyi değil komşu ülkeleri de etkileyebileceği için böyle bir uluslararası mutabakat var. Dolayısıyla, Atom Enerjisi Kurumu’yla bu anlamda çok yakın temasımız oluyor.

Haberin Devamı

AB’nin sınırdaki karbon vergisi konusundaki çalışmasına ne diyeceksiniz?

Avrupa Birliği (AB), sınırda karbon vergisiyle ilgili son dönemde belli hazırlıklar içinde. Bu bizim ticaretimizi nasıl etkileyecek? Bunu zaman gösterecek ama Avrupa Komisyonu’nun ifade ettiği sadece Türkiye için değil, karbon açısından belli yükümlülüklerini yerine getiremeyen ülkelerden ithal edilecek ürünlere ilişkin sınırda bir karbon vergisi olursa bu anlamda sadece Türkiye’yi değil birçok ülkeyi etkileme imkânına ve kapasitesine sahip.

Yenilenebilirdeki üretim ve kurulu kapasite artışımız, artı nükleer güç santrali, bunların hepsi emisyonsuz projeler. Bunlar tabii ki bizim elimizi güçlendirecek işler ama bu çalışmayı Ticaret Bakanlığımız’ın öncülüğünde Çevre Şehircilik Bakanlığı ve biz de destek vererek yürütüyoruz. Henüz fotoğraf daha netleşmiş değil.

32 ülkede 443 reaktör devrede

Güvenlik standartları nasıl bir süreçle oluşturuluyor?

Nükleer güç santrallerinde mevzuatın ve teknik standartların hazırlanması inşaat kadar zaman alıyor. Burada sadece lisans almakla bitmiyor. İnşaat öncesi ÇED raporlarından arazinin kullanımına, kamulaştırmaya kadar iş güvenliğiyle ilgili alınacak tedbirler var. Ya da tarım arazisine denk geliyorsa, tarımla alakalı izinlerin alınması gerekiyor.

Onlarca izin süreci var. Projenin yapım sürecinde ve sonrasında, işletme esnasında yeterli güvenlik standartlarının oluşturabilmesi için bunların da yerine getirilmesi gerekiyor. Bir de nükleer güç santralleri dünyanın her yerinde son derece kritik teknolojiler olduğu için tedbirlerin daha önceden alınması da son derece önemli.

Zaman zaman kamuoyunda bu tip santrallere niçin ihtiyaç var, niye Türkiye bu alana girdi şeklinde birtakım eleştiriler almıyor değiliz. Ama hâlihazırda dünyada 32 ülkede 443 reaktör işletme halinde.

Akkuyu’da kaç reaktör yapılıyor?

Akkuyu, 4 reaktörden oluşuyor. Aslında bir defada 4’ü bir yerde santral yapıyoruz gibi düşünebiliriz. Bu reaktörler büyük oranda birbirinden bağımsız çalışabiliyorlar ama deniz deşarj üniteleri, elektrik hattına bağlantı üniteleri gibi birtakım ortak elektromekanik aksamları var.

Ama her birisini bağımsız birer santral olarak düşünebilirsiniz ki 1200 megavat bunlardan her birinin gücü. Toplamda 4 bin 800 megavata ulaşacak. Yılda da 35 milyar kilovatsaatlik bir elektrik üretim kabiliyetine ulaşacak.

Bu da Türkiye’nin ihtiyacının bugünkü şartlarda yüzde 10’unu bu santralden karşılıyoruz demektir.

Bacadan bir şey çıkmayacak...

Konuyu sıfır emisyon açısından nasıl değerlendirmek gerekiyor?

Günümüzde ülkeler enerji açısından emisyonu en az olanı listenin başında olacak şekilde bir planlama yapıyor. Baktığımızda da nükleer santraller bugün sıfır emisyonlu, yani bacasından herhangi bir şey çıkmayacak. Bu yönü itibariyle iklim değişikliğiyle mücadelede nükleer güç santrallerinin ben önemini önümüzdeki dönemde de yitirmeyeceğini, tam tersine artarak devam edeceğini düşünüyorum.

ALMANYA NEDEN İPTAL EDİYOR?

Almanya’nın 2022 yılına kadar bütün reaktörleri iptal etme düşüncesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Almanya ilginç bir örnek. Komşusu Fransa’da hala elektriğin yüzde 70 - 80 kısmını nükleer santrallerden karşılanıyor.

Almanya’nın ekonomisi, sanayisi güçlü, şüphesiz kendi planlarını yapmıştır. Ama orada Avrupa Birliği’yle birlikte tek piyasa mantığı var. Yani ülkelerin birbirine sınır ticareti mümkün, fiyatlar harmonize olabiliyor.

Diğerleri devam...

Bizler mesela Avrupa iletim sisteminin parçasıyız, ama biz güneydoğu Avrupa’nın parçasıyız. Almanya’nın içinde bulunduğu coğrafyada ülkelerin birbirine enterkonnekte sistemlerinin bağlılığı ve kapasite transferleri bize göre çok yüksek.

Buna sadece dışarıdan bir değerlendirme olarak bakmamızda fayda var. Aksi takdirde nükleeri kapatıp kömürden de çıkacağım dediğinde ya komşu ülkelerden elektrik alması ya da doğal gaz çevrim santralleriyle elektrik ihtiyacını karşılaması gibi bir durumla karşı karşıya bırakabilir.

Ama Avrupa’da Fransa, İspanya başta olmak üzere birçok ülkede nükleer güç santralleri var. Rusya’nın Macaristan, Bulgaristan ve Finlandiya’da devam eden projelerini saydım.

Asya’da Çin başta olmak üzere Güney Kore var. Ortadoğu’da Mısır ilgileniyor. Ürdün’ün girişimleri var, Birleşik Arap Emirlikleri’nin var. Bunlar doğal gaz gibi enerji kaynağına sahip olmasına rağmen bunun daha ekonomik olacağını öngörüyorlar.

Suudi Arabistan’ın da mesela buna benzer nükleer güç santraliyle ilgili bazı hazırlıkları olduğunu biliyoruz.