Türkiye’ye yönelik ekonomik saldırıları değerlendiren Türkiye İş Kadınları Derneği Başkanı Nilüfer Bulut, “Bağımsızlık savaşı veriyoruz. Cumhurbaşkanımıza inanıyoruz, hükümetimizin yanındayız. Milli seferberlikle bu süreci atlatacağız” dedi.
İş kadınlarından hükümete, ekonomik saldırılarla mücadele için tam destek geldi. Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD) Başkanı Nilüfer Bulut, Türkiye’nin ekonomik saldırılar nedeniyle bağımsızlık savaşı verdiğini belirterek, “Biz ülke olarak, vatandaşlar olarak, iş dünyası olarak el birliğiyle, birlik içerisinde kenetlenmeyi başarırsak bu süreci atlatacağımıza inanıyorum. İş kadınları olarak üzerimize düşeni yapacağız. Cumhurbaşkanımıza inanıyoruz ve hükümetimizin yanındayız” dedi. “Süreci el birliğiyle, milli seferberlikle atlatacağımıza inancım tam” diyen Bulut, şunları söyledi:
“İş kadınları olarak bizler hiçbir şeyimizden vazgeçmedik. Yatırımlarımıza da, işlerimize de, aldığımız kararlara da devam edeceğiz. Çünkü ülkemizi seviyoruz. Mesela TİKAD Yatırım AŞ’yi kurmuştuk, iş kadınları bir araya geldik, bir fon oluşturduk. Katma değer üreten ve ihracat yapan kadın girişimcilere de kendi cebimizden koyduğumuz fonla yatırım yapıyoruz. Bu tür modeller şu dönemde Türkiye’de bir örnek teşkil edecek.”
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın aldığı tedbirlerin, attığı adımların kendilerine nefes aldırdığını belirten Bulut, “Hazine Bakanımız Albayrak yabancı yatırımcılarla telekonferansla bir araya geldi. Çok büyük ilgi gördü. Olumlu oldu. Bu da yabancı yatırımcının Türkiye’ye olan büyük ilgisini gösteriyor” dedi. Bulut, Milliyet’in sorularına şu yanıtları verdi:
Birlik ve beraberlikle
- Türkiye’ye ekonomik anlamda saldırılar yapılıyor. Neden böyle saldırılar başladı?
Aslında, son yıllarda gerçekten Türkiye çok büyük saldırılar altında. Yani daha gerisine gitmeyeyim, 15 Temmuz’da yaşadıklarımız. 15 Temmuz’u yaşayan hiçbir ülkenin insanı ertesi gün ayağa kalkıp işine gücüne sarılamazken, gerek iş dünyası gerekse bütün halkımız gerçekten o darbe girişimiyle birlikte yine dört elle ülkesi ve ülkesinin geleceği için el birliğiyle, birlik içerisinde çalışmaya devam etti. Şimdi ise Amerika’yla yaşanan gelişmeler var. Seçimlerden sonra ben yurt dışına gitmiş, Londra ziyareti yapmıştım. Oradaki yatırımcılarla bir toplantımız oldu. Türkiye ile o kadar ilgililerdi ki bunu çok net hissettim.
Başkanlık sisteminin geleceği, bakanların kim olacağı, hazinenin başına kimin geleceği... Yıllardır iş hayatının içerisinde biri olarak şaşırmıştım. Gerçekten -kendi iç meseleleri gibi- ilk defa ülkemizin iç işleriyle alakalı bu denli uluslararası bir ilgiye şahit oldum ve dedim ki, “Sizi kişiler ve isimler neden bu kadar ilgilendiriyor?” İşte orada hissetmiştim bugün ekonomimizde yaşanacakları. Hepimiz biliyoruz ki, Amerika’nın son almış olduğu kararların amacı ülkemizi ekonomik anlamda köşeye sıkıştırmak ve ekonomik olarak Türkiye’ye zarar vermek.
Biraz tarih bilgisi olan herkes Türkiye üzerinde oynanan oyunları çok net görür. Bence Türkiye bir bağımsızlık savaşı veriyor hem ekonomik, hem de siyasi anlamda. Tabii ki bunların da bedelleri var ve biz bu bedelleri ödüyoruz, ödetmeye çalışıyorlar.
Ama ülke olarak, vatandaşlar olarak, iş dünyası olarak el birliğiyle, birlik içerisinde olup, birbirimize ve ülkemize kenetlenmeyi başarırsak bu süreci atlatacağımıza inanıyorum.
Tedbirler nefes aldırdı
- Ekonomik saldırılar ne kadar başarılı olabilir?
Türkiye’nin ekonomisi dışa bağımlı, ithalatımız yüksek. İhracata yönelik katma değerli ürünlerin üretimine dayalı bir büyümeyi sağlayabilmemiz lazım. O nedenle Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Berat Albayrak ile Merkez Bankamızın almış olduğu karar ve tedbirler biraz nefes aldırdı. Ekonomimize karşı verilen bu savaşın başarılı olmaması için çok dikkatli adım atmamız şart. İhracata yönelik üretimin artması lazım, bu yüzden yerli mala yönelmemiz gerekiyor, ki kamu alımlarında da buna dikkat edilmesi gerekli. Eğer ikame edeceğimiz yerli ürünümüz varsa mutlaka ithalden vazgeçmeliyiz. Bu dönemde devlete, karar mercilerine, işverenlere, iş insanlarına büyük görevler düşüyor. Yapacağımız en önemli şey tasarrufa yönelmek. Maalesef tüketim toplumu olduk. Yabancı ve pahalı markalar, lüks yaşam hepimizin hayatına girdi. Üretmeden tüketmek, yalnızca parasalcı yaklaşımdan, paradan para kazan mantığından uzaklaşıp üreten toplum olmalıyız.
Dünya Trump’ı sevmiyor
- Dünyanın yaklaşımı nasıl? Trump’a tepki de artıyor...
Trump sevilmiyor, Dünya Trump’ı sevmiyor, bunu net olarak görmemiz lazım ve o nedenle de Avrupa bu süreçte yanımızda. Avrupa’nın yanımızda olması çok iyi. ABD vatandaşı da yanımızda. Takip ettiğim Amerikan basını da, Trump’ın yaptığının kabul edilemez olduğunu ve Türkiye’yle ilişkilerin bu kadar gerilmemesi gerektiğini dile getiriyor. Sonuçta orada da ticaret yapıyorsun. Amerikan Ticaret Odası gibi kurumların yaptığı açıklamaları takip ettiğimizde de görüyoruz ki hepsi Trump’ın karşısında.
Küreselleşen dünyada birbirinden etkilenmeyen ülke olabilir mi? Avrupa’nın ürettiğini satabilmesi için Türkiye gibi genç nüfusu olan bir pazara ihtiyacı var, Amerika desen öyle, biz öyle. Bunların birbirini zincirleme etkileyecek sarsıntıları olacaktır, Avrupa bunu görüyor. O nedenle Trump’ın yaptığı gerçekten akıl alır gibi değil. Tarihte böyle liderler var mı? Var. Teknoloji değişiyor, dünya değişiyor, hayatlar daha kolaylaştırılıyor diyoruz ama insan yaradılışı ve fıtratı değişmediği için bu karakterdeki liderlerin zaman zaman dünyayı çıkılmaz bir noktaya getirdiğini görüyoruz.
Savaş sadece topla, tüfekle olmuyor. Dünya şu an ekonomik bir savaş ile, Avrupa’yı, Orta Doğu’yu, Türkiye’yi, kısaca dünyanın her yerini etkileyen bir liderin hatasıyla karşı karşıya. Güzel olan ise bunun görülüyor olması ve yanımızda olmaları.
TİKAD Başkanı Nilüfer Bulut, arkadaşımız Abdullah Karakuş’a, gündemdeki ekonomik gelişmeleri değerlendirdi.
‘Bu süreçte Akılcı ve soğukkanlı olmalıyız’
- Özellikle iş dünyasına ne görevler düşüyor?
Bu tür krizler hepimizi son derece etkileyecektir. Ülkemizde üretim aramal ithalatıyla gerçekleşiyor. İhraç ettiğimiz ürünlerin çoğunluğu bu şekilde. İthalata dayalı ihracat gerçekleştirdiğimiz için bu süreç ekonomimizi etkileyecektir. Ama krizleri fırsata çevirmeyi başarmamız lazım. Bu süreç de hükümetimizin alacağı kararlarla, bankacılık sistemi ile ve iş insanlarının akılcı çözümleriyle kısa sürede atlatılacaktır. Diğer yandan yurt dışına sermaye çıkışlarının ve yapılacak yatırımların iş dünyası olarak da çok iyi gözden geçirilmesi gerekiyor. Türkiye kalkınmakta olan ve ekonomik gücü olan bir ülke. Avrupa Birliği ticaret mekanizması içerisindeki 6. büyük ekonomi. Amerikalıların da elinde milyonluk değerde Türk varlıkları ve tahvilleri var. Türkiye’nin kötü durumda olmasını ne AB, ne ABD istemeyecektir. 80 milyon nüfuslu bir Türkiye gelecekte bugünkünden daha büyük bir ekonomiye sahip olacaktır. ABD’nin bunu göreceğini ve Türkiye ile dost kalmak isteyeceğini düşünüyorum. Bu süreci akılcı ve soğukkanlı bir strateji ile yönetmeliyiz.
Yabancı yatırımcılar Türkiye ile çok ilgili
- Yabancı yatırımcıya ne gibi bir çağrınız olacak?
Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Berat Albayrak yabancı yatırımcılarla telekonferansla bir araya geldi. Yabancı yatırımcılara verdiği mesajlar ve aldığı önlemler son derece başarılıydı. Süreci kontrol altına aldığını gördük.
Türk bankacılık sisteminin güçlü olduğunu, sermaye kontrollerinin olmayacağını, mali disiplinden taviz verilmeyeceğini, ekonomimizin bu dalgalanmalardan daha güçlü çıkacağını ve sürdürülebilir bir büyüme yakalayacağımızı ortaya koyan açıklamalarının yabancı yatırımcılarda ve iç ekonomide karşılığını bulduğu inancındayım. Yani yabancı yatırımcının Türkiye’ye ilgisi devam ediyor. Çünkü Türkiye cazip bir ülke. Bunu yabancı yatırımcıya hissettirmemiz lazım. Özellikle Çin Türkiye’yle çok ilgili. Çin’le ticari ilişkilerimiz zaten iyi ve geliştiriliyor. Siyasi istikrarı, hukuk devletini ve güveni hissettiği anda diğer yabancı yatırımcıların da Türkiye’ye ilgisi artacak.
Biz Londra’da birtakım toplantılar yapacağız. İş dünyasından eski siyasilere kadar birçok alandan katılım olacak. Ülkemizi anlatmaya, tanıtmaya devam edeceğiz. Her ne kadar erkek egemen STK’lar gibi görülmesek de iş kadınları olarak hiç devlet kaynakları kullanmadan kendi imkanlarımızla etkimiz ve iletişimimiz güçlü. Ülkemizin gerçeklerini anlatmak için uluslararası lobi faliyetleri başlatıyoruz. Ben kadınların duygusal zekalarıyla daha hızlı çözüm ürettiklerine inanıyorum.
Üzerimize düşeni yapacağız
- İş kadınları olarak bu süreci atlatmaya yönelik neler yapacaksınız?
Biz hiçbir şeyimizden vazgeçmedik. İş kadınları ile yaptığımız toplantılarda gördüm ki herkes kendi işleriyle alakalı aldığı kararları sürdürmeye devam edecek. Yatırımlarımıza da, işlerimize de, aldığımız kararları sürdürmeye de devam edeceğiz. İş kadınları olarak daha soğukkanlıyız. Daha dikkatli ve soğukkanlı ilerleyebiliyoruz. İş adamları daha agresif, daha kâr amaçlı oldukları için bu tür yapılarda da daha agresif ve bekle-gör politikasına girebiliyorlar.
Biz ülkemizi seviyoruz. Mesela TİKAD Yatırım AŞ’yi de kurmuştuk. İş kadınları olarak bir fon oluşturduk. Katma değer üreten ve ihracat yapan kadın girişimcilere de kendi cebimizden koyduğumuz fonla yatırım yapıyoruz. Bu tür modeller Türkiye’de bir örnek teşkil edecek.
Örneğin, 10 kişi, 15 kişi ya da 20 kişi sermayelerini birleştirerek yani ‘Damlaya damlaya göl olur’ mantığından yola çıkarak o gölden başka kanallara akışlar verebiliriz. Bu nedenle, ülkemizle ilgili kendi üzerimize düşeni yapacağız. Cumhurbaşkanımıza duyduğumuz inançla hükümetimizin yanındayız.
Özellikle Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Albayrak’ın almış olduğu ekonomik kararlarla bu süreci çok iyi yönettiğini düşünüyor, başarılı olacağına inanıyor ve güveniyorum. Bu süreci el birliğiyle ve milli seferberlikle atlatacağımıza inancım tam. Her şeyin bir bedeli var. İş dünyasının ve vatandaşların da ülke şartlarına göre şekil alması gerekiyor.
‘Dolar’a çok dikkat edilmeli
- Doları yatırım aracı görenlere yönelik ne uyarılarınız olacak?
Dolar başta olmak üzere yabancı paralar yatırım aracı olarak görülmemeli. Hele şu dönemde, yükselişler, inişler... İnsanlar evini satıp dolar alabilir miyim diye arayıp soruyorlar. Küçük yatırımcılar yanlış yönlendiriliyor. Ülkemizin gidişatı açısından çok yanlış. Vatandaşımızın çok dikkat etmesi lazım.