Cerablus’u 15 günde canladırdıklarını belirten Şahin, “Suyunu götürdük, lektriğini bağladık, okulunu ve yolunu yaptık. Menbiç’te de güvenli alan oluşur oluşmaz aynen Cerablus’ta olduğu gibi hemen teknik ekipler ve mühendisler girecek” dedi...
Terörle mücadele, sınır güvenliği, Suriye, göç, mülteci sorunu, Menbiç.
Gündemin en önemli konuları arasında. Bu konuları, yıllardır Suriye’den gelen mültecilerin sorunlarını çözmeye çalışan Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ile Gaziantep’te konuştuk. Suriye’de hayatın normale dönmesi için gece gündüz çalıştıklarını belirten Şahin, “Cerablus gibi nüfusu 3 bin kişiye düşmüş ölü şehri 15 gün içinde canladırdık. Suyunu götürdük, elektriğini bağladık, okulunu ve yolunu yaptık. Biranda nüfusu 100 bine çıktı. Sıra Menbiç’in temizlenmesinde. Yani o bölge, huzur koridoru tamamlanınca bizim beklentimiz, 1 milyon kişinin yeniden kendi toprağına dönmesi ki geçen bayram bayramlaşmak için dönenlerin dörtte biri yeniden buraya dönmedi, orada kaldı” dedi. Yol yapımından temel ihtiyaçlara kadar Menbiç’e de destek verdiklerini belirten Şahin, “Menbiç’te de aynen Cerablus’ta olduğu gibi orada güvenli alan oluşur oluşmaz hemen teknik ekipler ve mühendisler girecek. Orada da hayatı hızlı bir şekilde normalleştireceğiz” dedi.
Dünyaca ünlü Gaziantep Hayvanat Bahçesi’nde Fatma Şahin Milliyet’in sorularını şöyle yanıtladı:
‘Dönüm noktası’
- En hareketli sınır ilinde görev yapıyorsunuz. TSK’nın bölgede yaptığı operasyonların Türkiye’ye katkısı ne oldu?
Özellikle son yıllarda bölge hakikaten çok farklı bir dönem geçirdi, dünya çok farklı bir dönem geçiriyor. Bundan da en çok etkilenen bölge bizim bölgemiz, bizim şehrimiz oluyor. Aslında dünyada göç yönetimi en önemli konu başlıklarından bir tanesi. Bütün dünya göç yönetimiyle ilgili kendi yöntemini, kendi metodolojisini bulmaya çalışıyor. Eğer göçü iyi yönetemezseniz yarın çok farklı sorunlarla karşı karşıya kalabiliyorsunuz. Özellikle bizim şehrimize baktığımız zaman 2 milyon nüfusumuz var, 500 bin mülteci var. Yedi yıl oldu, artık bunların misafirliği falan kalmadı. Bir şekilde önce bir acil eylem planı yapıp, savaştan kaçan çocuk, kadın, engelli ağırlıklı kişilerin yaşama tutunmaları için temel ihtiyaçları üzerinde çalışmalar yaptık ama mesele uzayınca daha uzun soluklu bir çözümleme gerektiğini görünce de orta vadeli planlama yaptık. Özellikle eğitim, sağlık, istihdam, sosyal destek gibi temel başlıklarda bir Gaziantep modeli oluşturduk. Burada özellikle birlikte yaşama, birlikte okuma, birlikte çalışma, sosyal uyum gibi başlıklar adı altında önemli çalışmaları dünyaya örnek gösterdik. Tabii, bir taraftan en önemli kısım, Sayın Cumhurbaşkanı’mızın burada iki patlama olduğunda, özellikle emniyetteki ve kına gecesindeki patlamayla buraya başsağlığı için geçmiş olsuna geldiğinde bir gün sonra Milli Güvenlik Kurulunu topladı ve Fırat Kalkanı Operasyonu’na karar verdi. Bu, bölge için dönüm noktasıdır. Çünkü dibimizde DEAŞ’la, terör örgütleriyle sınır güvenliği sorunu yaşayan bir durumdan bir anda Mehmetçiğin hakim olduğu, Türk Silahlı Kuvvetlerinin barış, huzur, adalet getirdiği bir huzur koridoru operasyonu başladı. Bundan en çok şehrimiz memnun oldu çünkü hem sınır güvenliği bizim için çok mühimdi hem de 500 bin mültecinin ne kadarı daha devam edebilir, ne kadarı burada bu şekilde yaşayabilirdi. O yüzden bir an önce dönmeleri noktasında bu Fırat Kalkanı’yla başlayan güvenlik koridoru onların kendi toprağına dönme, kendi evinde yaşama ihtiyacı ve talebini yerine getirme fırsatı oldu.
‘15 günde canlandı’
- Suriye’ye geri dönüşler için neler yapılıyor?
Sayın Cumhurbaşkanımız Fırat Kalkanı’nı başlattığı zaman valimize ve bize dedi ki ‘Çok hızlı normalleştirelim Cerablus’u.’ Biz Cerablus’a ilk gittiğimizde 70 kamyon temizlik yaptık. Karanlık, beş yıldan beri DEAŞ’ın etkisinde kalmış ve 3 bin kişiye düşmüş nüfusuyla bir ölü şehirdi. On beş gün içerisinde oranın suyunu getirdik, elektriğini bağlattık. Biz büyük onarımlara, okul onarımlarına gittik, oyun bahçeleri yaptık. Yani hem güvenlik koridoru oluştuktan sonra, normalleştikten sonra hem de yaşam için gerekli olan şeyleri, temel ihtiyaçları hızlı bir şekilde yerine getirince bu sefer çok hızlı bir şekilde dönüşler başladı. 3 bin olan Cerablus nüfusu, on beş gün içerisinde 30 bine çıktı, şimdi köyleriyle beraber 100 bine çıktı. Özellikle bir taraftan da özellikle Afrin ve Zeytin Dalı Harekâtı’yla denizden bu tarafa koridor açılmaya başlanınca şu anda ortada bir Menbiç bölgesi var.
‘Yük hafifledikçe fırsatlar gelecek’
- Güvenlik koridoru tamamlandığında bölgede ekonomik güçlenme nasıl olacak?
Çok bereketli topraklar var. Cerablus’a gittiğim zaman gördüm. Fırat’ın bütün zenginliği, toprağı, iklimi çok bereketli. Dolayısıyla gelip de toprağını işlemeye başlayınca, ürün elde etmeye başlayınca, gümrük kapılarından -Karkamış’ta çok güzel bir gümrük kapısı yapıldı- karşılıklı alışveriş etmeye dönüşünce oradaki insanların ekonomik olarak güçlenmelerine vesile oluyor. Bunların hepsi bir araya geldiği zaman da geri dönüşleri hızlandırıyor. Çok zor bir dönem geçti ama biz şunu söyledik: Savaş bittiğinde bölgenin finans merkezi, üretim merkezi, fuar merkezi biz olacağız. Yani her riskin, her krizin fırsatları vardır, biz şimdiden o günlere hazırlanalım dedik. Halkımız da sanayicimiz de, esnafımız da onu satın aldı ve sabretti ve hakikaten çok ağır bir yüktü. Ama yük hafifledikçe yeni fırsatları da beraberinde getirecek.
- Ne kadar Suriyeli’nin geri dönmesi bekleniyor?
En son Sayın Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın da verdiği bilgiyle Menbiç’in de temizlenmesiyle ilgili önümüzdeki günlerde karar alınacak. Yani o bölge, huzur koridoru tamamlanınca bizim beklentimiz, 1 milyon kişinin yeniden kendi toprağına dönmesi ki geçen bayram bayramlaşmak için dönenlerin dörtte 1’i yeniden buraya dönmedi, orada kaldı. Bu da bize bir şeyi gösteriyor, yaptığımız anketlerde de bunu görüyoruz: “Eğer çocuğumun geleceği bakımından, kendi güvenliğim, ailemin güvenliği bakımından eğer orada istediğimiz güvenli ortamı bulursak... Bülbülü altın kafese koymuşlar, vatanım da vatanım demiş. Kendi toprağımıza, kendi vatanımıza dönmek istiyoruz” şeklinde anketler çıkıyor. Fırat Kalkanı bu ortamı sağladı. İnşallah önümüzdeki günlerde çok daha güçlü bir dönüş bekliyoruz ve inşallah hem bölgede sınır güvenliği açısından... Çünkü kişiler buraya geldikleri zaman, terör örgütlerinin uzantıları orada hakim oluyor. O zaman hem onlar açısından hem Türkiye Cumhuriyeti açısından yeni bir tehdit unsuru oluşturuyor. O yüzden mutlaka o geri dönmeleri teşvik edecek, oradaki huzur koridorunu tamamlayacak şekilde çalışmalar yapılıyor. Bir taraftan da sınır ötesinde Kızılay, AFAD, sivil toplum kuruluşları gibi birçok kurumun orada verdiği çadırlar, insani destekler de oradaki yaşamı hızlı bir şekilde kolaylaştırıyor, normalleştiriyor. Bunların hepsi birleştiği zaman göçü tersine çevirme, ters göç başladı ve bu bizim açımızdan da önemli çünkü belediyecilik bakımından baktığınız zaman üzerimizde hakikaten çok fazla konut, çok fazla temizlik, çok fazla yol gibi... Su mesela, Türkiye’nin en büyük su projesi burada yapılıyor, Türkiye’nin en büyük konut projesi burada yapılıyor kendi vatandaşımız için. Çok hızlı büyümenin getirdiği talep ve ihtiyaçlar ona göre belirleniyor. Bu da çok fazla bütçe ve yatırım anlamına geliyor. Bu yüzden mülteci kardeşlerimiz kendi topraklarına döndüğünde bizim de yükümüz hafifliyor, biz de bunu teşvik ediyoruz.
‘Her desteği veriyoruz’
- Menbiç’te size ne gibi görevler düşecek?
Şimdi zaten Cerablus’ta olduğu gibi biz lojistik destek veriyoruz. Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyacı olan, Mehmetçiğin orada ihtiyacı olan iş makinelerinden tutun da yol yapımından temel ihtiyaçlara kadar Büyükşehir Belediyesi olarak biz çok ciddi manada oraya destek veriyoruz. Menbiç’te de aynen Cerablus’ta olduğu gibi orada güvenli alan oluşur oluşmaz hemen teknik ekipler giriyor, mühendisler giriyor. Orada yapılacak belediye çalışmalarında bizim arkadaşlarımız girip çok hızlı bir şekilde orada hayatı normalleştiriyorlar. Bu devam ettiği sürece inşallah 1 milyon kişinin üçte birinin döndüğü bir dönemi hep birlikte yakalamış olacağız. 3 milyonun yüzde 70’i zaten bölgede yaşıyor, diğerleri İstanbul ve bir iki büyük şehirde. Yüzde 70’i zaten Şanlıurfa, Gaziantep, Hatay hattında yaşıyor. Dolayısıyla bölge rahatladıkça hızlı bir şekilde geri dönüşlerin devamını bekliyoruz.