AKPM Türk Grup Başkanı Akif Çağatay Kılıç, Avrupa’nın Türkiye’ye karşı hep iki yüzlü davrandığını, bunun Paris olaylarıyla da açıkça ortaya çıktığını belirterek, “Siz daha bu olaylara doğru dürüst bir şey yapamazken gelip Türkiye’den birtakım konularla alakalı hesap sormaya kalkıyorsunuz. Siz önce gidin kendi evinizi düzeltin. Reforma ihtiyaçları var” dedi
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi yani kısa adıyla AKPM. Avrupa Birliği (AB) ile hep karıştırılır. AKPM, Avrupa Konseyi’ne üye olan ülkelerin meclislerinden gelen milletvekillerinin oluşturduğu meclis. Merkezi Fransa’da. İnsan hakları ve demokrasi gibi konularda ülke raporları hazırlamak ve genel seçimlere gözlemci göndermek gibi görevleri var. AKPM tartışılan bir kararla 2017’de Türkiye’yi siyasi denetime de almıştı. Almanya doğumlu AKPM Türk Grup Başkanı Akif Çağatay Kılıç ile Avrupa’nın Türkiye bakışını ve ilişkileri konuştum. Avrupa’nın Türkiye’ye karşı hep iki yüzlü davrandığını, bunun son Paris olaylarıyla da açıkça ortaya çıktığını belirten Kılıç, “Siz daha bu olaylara doğru dürüst bir şey yapamazken gelip Türkiye’den bir takım konularla alakalı hesap sormaya kalkıyorsunuz. Siz önce gidin kendi evinizi düzeltin. Biz oradaki yaşananları bilmeyen insanlar değiliz ki. Ben Avrupa’daki ülkelerde kamu güvenliğini sağlamakla görevli kolluk kuvvetlerinin nasıl bir kural ve çerçevede nasıl katı şekilde uyguladığını en iyi bilenlerden birisiyim. Türkiye müdahale ettiği zaman bu kabul edilemez Avrupa’da müdahale olunca e normal, kamu düzeni sağlanıyor. Olmaz böyle şey. Bizim kendi güvenliğimiz ve kamu düzenimiz için ortaya koyduğumuz çalışmalarda gelip de ‘Sen yapamazsın ben yaparım’ dersen olmaz” dedi. Kılıç, ocak ayındaki AKPM’nin toplantısında Paris ile ilgili yapılan iki yüzlülüğü gündeme getireceğini de söyledi.
Irkçılık yayılıyor
Eski Bakan Kılıç Milliyet’in sorularını şöyle yanıtladı:
- AKPM’nin Türkiye’ye bakışı nasıl?
Konu bazlı çalışması gereken AKPM’de maalesef şu anda bazı grupların Türkiye’ye karşı tutumu son derece olumsuz. Bir İsviçre milletvekili Türkiye’den randevular talep ettiğini söylüyor. Bartolomeo bunlardan biriymiş. Bu randevunun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından uygun görülmediğini söyleyerek saçma sapan konu getirdi. Bu milletvekili bir kere kimden nasıl randevu alması gerektiğini bilmiyor sanırım. Kaldı ki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın böyle bir konuyla alakası yok. Algı operasyonu yapmaya çalışılıyor. AKPM’de sayısı az olup sesi çok çıkan bir grup var. 15 Temmuz’dan sonra darbe girişimine karşı yaptığımız çalışmalar dolayısıyla Türkiye’yi izlemeye aldılar. Bununla ilgili Türkiye ile ilgili rapor hazırlandı ve 2017’de yayınlandı. Burada çok ciddi manada Türkiye’nin gerçekleriyle uyuşmayan bir çok unsur var. Görüştükleri gruplar hep Türkiye aleyhine olanlar. Oradan aldıkları eksik ve yanlış bilgilerle rapor yazıyorlar.
- 15 Temmuz’da Avrupa darbe girişimine sessiz kaldı, hep insan hakları, demokrasi diyen Avrupa sınıfta kaldı diyebilir miyiz?
15 Temmuz gecesi FETÖ terör örgütünün başını çektiği darbe girişiminin sonucunda TBMM bombalandı. 250 vatandaşımız şehit oldu, 3 binden fazla yaralımız var. Benim bunu söylemeden AKPM’nin gelip bu ailelerle görüşmesi lazımdı. Ön yargı devreye burada giriyor. Benim yoğun ısrarım sonucunda onlarla sadece bir kere bir araya geldiler. Muhalefet ‘FETÖ dolayısıyla mağdur olanlar’ söylemini yayıyor. Yahu 250 vatandaşımızı şehit vermişiz, 3 binden fazla yaralımız var, devletin temel sistemi işlenmez hale getirilmeye çalışılmış. Biz bununla mücadele etmeye çalışıyoruz. Siz hala diyorsunuz ki burada mağduriyetler var. Mağduriyetlerin olup olmadığına karar verecek yargıdır. Şimdi kendileriyle alakalı konuda Avrupa’dan gelen arkadaşlarımız her şeye yargı yolunu söylüyorlar ama Türkiye’de yargı kararlarını kendi açılarından kabul etmiyorlar. Avrupalıların bu yaklaşımları doğru değil, olmaz. İşinize geldiği şekilde yargı kararlarını kabul edip işinize gelmeyen yargı kararlarını kabul etmezseniz bu olmaz.
Avrupa’nın iki yüzlülüğü
- Paris’teki olaylar hakkında neler düşünüyorsunuz?
Paris birbirine girdi. Ülkelerde huzursuzluk çıksın kimse istemez. Ama bakın benim bakanlığım döneminde Türkiye’de işitme engelli olimpiyatları tam
15 Temmuz sonrasına denk geldi. Siz orada tutup da ‘Türkiye güvenli değil Türkiye’de şunlar oluyor bunlar oluyor’ derken -ki olmayan şeyler-, Paris yanıyor, birbirine girmiş, sokakta polis şiddete almış gidiyor, polisin aşırı şiddet kullanmasına Avrupa’dan hiç bir ses çıkmadı. Yani orada burada gördüğünüz iki yazı ve açıklamayla bu iş geçiştirildi. ‘Türkiye’ye gelmeyiz, Türkiye güvenli değil’ diyerek bize başvurularda bulunanlar, uluslararası federasyonlara ‘Türkiye’ye gitmek istemiyoruz orada can güvenliğimiz yok’ diyenler Paris’teki toplantılara hiçbir şey demeden gidiyorlar. Üstüne üstlük Paris’te komite toplantılarının yapıldığı sokak yağmalandı. Yani orası birbirine girdi. Sokakta gaz bombaları havai fişekler. ATM’ler yağmalandı. Bunların yaşandığı Paris ile alakalı siz hiç sesinizi çıkartmıyorsunuz, gitmeyiz demiyorsunuz, ama Türkiye’de en ufak bir şey oluyor bir yerde hemen ‘Türkiye güvenli değil’. Bu iki yüzlülüktür, iki yüzlü bir yaklaşımdır.
Bunu da ocak ayı oturumunda kendilerinin yüzüne söyleyeceğiz.
Evet. Avrupa şu anda ciddi bir sıkıntı ile karşı karşıya. Avrupa’nın 2. Dünya Savaşı’ndan sonra oluşturmuş olduğu kurumlar AKPM ve Avrupa Konseyi bunun bir tanesidir. NATO. BM Güvenlik Konseyi. Bunların hepsi bir kriz içerisinde. Bu yapılarda ciddi manada reformlara ihtiyaç var. Kendilerini günün şartlarına göre adapte etmeleri gereken durumlar var. Bunanla beraber özellikle bu noktada 2. Dünya Savaşı sonrası reform toplumu haline gelen Avrupa’daki ülkelerde şu anda bununla alakalı ciddi bir sorunlar yaşanıyor. Kendi ellerindeki imkânların azaldığını düşündükleri için özellikle yabancı, göçmen kökenli yaşayan insanlara karşı ciddi bir ırkçılık dalgası var. Bunu Avrupa’da popülizm adı altında dillendiriyorlar. Ama bunun karşılığı ırkçılık ve islamafobi. Bunun adını koymadan yürüyemezler ve çözemezler.
‘Kendi evinizi düzeltin’
- Terörle mücadele konusundaki tavırları nasıl?
Afrin oluyor. Fırat Kalkanı operasyonu oluyor. ‘Türkiye Suriye’nin toprak bütünlüğünü ihlal ediyor. Türkiye orada işgal içerisinde’ deniyor. Ya benim devletimin benim sınırlarımın güvenliğini sağlaması benim hakkım değil mi? Bu uluslarası anlaşmalarla garanti altına alınmış bir haktır. Ama siz çıkıp da ‘Türkiye bunu yapamaz, edemez, şöyle olsun böyle olsun’ dediğinizde o zaman da kendinizle çelişirsiniz. BM’nin yeni hayata geçirdiği göç anlaşması sonucunda Belçika hükümeti düştü. Yani siz daha bu olaylarla doğru dürüst bir şey yapamazken gelip Türkiye’den bir takım konularla alakalı tırnak içinde hesap sormaya kalkıyorsunuz. Siz önce gidin kendi evinizi düzeltin. Biz oradaki yaşananları bilmeyen insanlar değiliz ki. Ben Avrupa’daki ülkelerde kamu güvenliğini sağlamakla görevli kolluk kuvvetlerinin nasıl bir kural ve çerçevede nasıl katı şekilde uyguladığını en iyi bilenlerden birisiyim. Sizin affedersin gidip de onun bunun dükkânını indirmeye gösteri yapıyorum ayağında hakkınız var mı? Yok. Türkiye buna müdahale ettiği zaman bu kabul edilemez Avrupa’da müdahale olunca normal, kamu düzeni sağlanıyor. Allah aşkına Paris’te ateş edilmesinden dolayı eli parçalananlarının görüntülerini görmedik biz. Almanya’da her sene yapılan ve hâlâ devam eden ‘Stuttgart 21’ diye bir gösteri var. Hangimiz biliyoruz Türkiye’de. Polis oradaki müdahalesi sonucunda basınçlı su ile müdahale ederken iki göstericinin gözünü çıkarttı. Biz bunları duymuyoruz. NSU davalarıyla alakalı şimdi yeni bir şey çıktı. Polisin Türk avukatı tehdit ettiği. Şimdi Alman makamlarından beklentimiz açık. Orada bu polislerin ne yapıp ettiğini açığa çıkarmaları lazım. Almanya Şansölyesi Merkel davanın sonuçlanmasından sonra bile bu sürecin devam ettiğini ve Alman polis teşkilatının içerisinde bu tür ırkçı yaklaşım içerisinde olanların temizlenmesini gerektiğini açıkça dile getirdi.
‘Avrupa’nın kodlarıyla oynuyor’
- FETÖ ve terör örgütleri ile ilişkileri nasıl?
AKPM içerisindeki farklı ülkelerin bazı milletvekillerinin hâlâ FETÖ ile bağlantılı olduğu görüntüsü ve izlerini görüyoruz. Yaptıkları konuşmalarda bunu görüyoruz. Avrupalıların PKK terör örgütüne karşı yapılan mücadelenin içeresinde yer almamalarına yönelik en basit örnek şu: Strasbourg’da AKPM binasının önünde terör örgütü başının resmi ve paçavralarıyla gösteri yapıyorlar. Şimdi Fransa devleti bizim yaptığımız itirazlara bir türlü sonuç bulamıyor. Niye? Merkezi hükümet topu belediyeye atıyor. Belediye hükümete atıyor. Ya kardeşim El Kaide oraya bir şey koysa ne yapacaksınız? Bu olmaz. Biz bütün terör örgütleriyle mücadele ediyoruz. El insaf ya. Senin teröristin kötü benim teröristim iyi olamaz, olmamalı. Ama maalesef bunu yapıyorlar. Bu da iki yüzlülüğü ortaya koyuyor. Biz dile getirince görmezden geliyorlarsa burada sıkıntı vardır. Ya herkese eşit olacaksınız ya da söylediklerinizin bir ağırlığı olmadığını anlayacaksınız. Avusturya’da gençten bir Başbakan var. Ülkesini ırkçılığa sürüklüyor. Avrupa’nın bütün kodlarıyla oynuyor.
‘Sen yapamazsın ben yaparım’ diyemezler
- Suriyeli göçmen konusundaki tavrı nasıl Avrupa’nın?
Benim ülkemde 3.5 milyon mülteci var. Avrupa’da göçmen dalgaları nedeniyle bir bir hükümet krizlerine giriyorlar. Bakın bunu kökü göçtür, mültecidir. Bunları görmezden gelemeyiz. Ama bunlara karşı tutum takınmaya geldiği zaman Türkiye kötü, Avrupa iyi. Böyle bir dünya yok. İzleme dediğimiz şey gözlem. AKPM’nin konu bazlı yapması gereken çalışmalarıyla ilgili özellikle şu anda AB üyesi olan ülkelerin bir çoğunda insan hakları ihlali, demokrasi ihlali ve hukukun üstünlüğü ihlali var. Bunları niye araştırmıyoruz? Sınıfta kalmayı bırak demokrasinin olduğunu bile nerdeyse açıklayabilecek durumda değiller. Kendi iç işleri ile aldıkları kararlar onların kararlarıdır. Ama bizim kendi güvenliğimiz ve kamu düzenimiz için ortaya koyduğumuz çalışmalarda gelip de sen yapamazsın ben yaparım dersen olmaz.