Yeni AKM’nin Türkiye için övünç projelerinden birisi olacağını belirten Kurtulmuş, “Dünyanın en önemli, en modern, en gösterişli, en fonksiyonel opera binası olacaktır. A’dan Z’ye her şeyi yerli malı olacak” dedi.
Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın lansmanını bugün yapacağı yeni AKM projesini Milliyet’e anlattı. Kurtulmuş bakanlıkta ağırladığı Milliyet’in sorularına şu yanıtları verdi:
- AKM’nin yıkılacağı açıklandı. Bugün açıklanacak yeni projede ne öne çıkacak, nasıl olacak?
Yıllardır konuşulan bir proje. Bütün yurttaşlarımız rahat olsun. Türkiye için hakikaten övünç projelerinden birisi olacaktır. Dünyanın en büyük opera binasıdır belki demiyeceğim ama dünyanın en önemli, en modern, en gösterişli, en fonksiyonel opera binası olacaktır. Ve gerçekten bütün İstanbul’a gelen turistlerin hepsinin mutlaka gidip görmek isteyeceği, önünde resim çektirmek isteyeceği muhteşem bir bina olacak. Bina sadece mimari değeri itibariyle değil aynı zamanda fonksiyonelliği itibariyle son derece büyük bir proje. Çok sayıda etkinliği yapabileceğimiz bir bina olacak. Sergi ve toplantı salonları, tiyatro vs çok fonksiyonel bir bina olacak. Ama en az bunun kadar önemli olan bir hususta bina mimarisinden içindeki ses düzenine, kullanılan malzemelerden A’dan Z’ye her şeyi yerli malı olacak. Bu anlamda Türkiye’nin geldiği seviyeyi göstermesi bakımından da önemli bir proje olacak. Güzel bir tören olacak. Halkın ciddi katılım göstereceğini tahmin ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız projenin detaylarını (bugün) milletimizle paylaşacak.
Hedef 80 milyar dolar
- Turizmde canlanma olduğu söyleniyor. Son rakamlar nasıl?
2017’nin ilk 9 ayının rakamları ümit vericidir. ‘Sakın Türkiye’ye gitmeyin, canınız garanti değildir’ gibi açıkca Türkiye düşmanlıkları üst üste yapıldı. Bütün bunlara rağmen 9 ayda 26 milyon turist seviyesine ulaştık. Yıl sonunda 31.4 milyon seviyesine ulaşacağımızı tahmin ediyoruz. Şu anda 20 milyar doları geçmiş bir turizm gelirimiz var. Sadece İstanbul ve Antalya’ya ilk 9 ayda 16 milyon turist gelmiş. Almanlar Türkiye’ye bu kadar yüklendiler. Bu kadar yüklenilmesinden sonra normalde hiç bir Alman turistin Türkiye’ye gelmemesi gerekirdi. Ama rakam düşmüş olmakla birlikte ilk 9 ayda 3 milyon Alman turist Türkiye’ye geldi. Turizmin kendi kuralları ve dili var. Buraya gelmiş olan Almanlar görmüş oldukları üst düzey hizmetlerdeki memnuniyet ve halkımızın misapirverliğini bir şekilde takdir ediyor, unutmuyor. Sonra tekrar Türkiye’ye geliyor. Yeni bir strateji ile 2023 hedeflerini gözden geçirerek atılması gereken stratejik adımları planlayarak çok hızlı bir şekilde eylem planı ortaya çıkaracağız. Turizmi Türkiye ekonomisinin en önemli en stratejik sektörlerinden biri haline getireceğiz inşallah. 50 milyon turist, 50 milyar dolar turizm geliri hedefimizi revize edeceğiz. 70-80 milyar dolarlara kadar birkaç yıl içerisinde çıkmamız mümkündür.
3 yeni adım gelecek
- Turizmde yeni hedefler ve adımlar neler olacak?
Yeni dönemde biz 3 temel stratejik adım düşünüyoruz turizmde. Bir, pazar çeşitlendirmesi. Çin, Hindistan, Güney Kore, Japonya, Endonezya, Malezya gibi ülkelerin nüfusunu topladığınızda dünya nüfusunun yarısı. Son derece güçlü yeni orta sınıfları olan ülkeler bunlar. Yani zengin ve harcama yapmaya müsait olan kitleleri var. Bunların kapılarını tıklatarak Türkiye için bu kapıların açılmasını temin edeceğiz. İkinci hedefimiz ürün çeşitlendirilmesidir. Sadece deniz, kum, güneş değil işte inanç, yayla, sağlık, kongre turizmi gibi son derece farklı alanlarda önemli potansiyellere sahip olan bir ülke Türkiye. Bunu geliştireceğiz. Turizmi, kültürümüzü, zenginliğimizi, çeşitliliğimizi islam ve Türkiye düşmanlığını önlemek için stratejik bir araç olarak kullanacağız. Özel sektörü de motive ederek bütün kamu kurum ve kuruluşları arasında koordine ile ilgili yeni bir devreye başlayacağız. Bu yeni devreye biz turizminde 3. hamle dönemi diyoruz. Bütün bunları yaparken en büyük gücümüz Anadolu’nun zenginliğidir. 24 farklı medeniyet var bu topraklarda. Anadolu dünyanın en büyük arşividir, en büyük kütüphanesidir. Bu zenginliğimizi dünyaya tanıtmamız lazım. Türkiye’yi büyük marka halinde dünyaya pazarlamamız lazım. Herkesi mobilize edeceğiz. Bir takım oyunuyla profesyonel bir şekilde ama amatör bir ruhla Türkiye’nin çok daha iyi tanınmasını sağlayacağız. Yeni bir turizm seferberliği başlamış oluyor.
ABD artık FETÖ adımı atmalı
- ABD ile yaşanan vize krizi var. Ayrıca FETÖ lideri hala ABD’de. Bu krizler nasıl aşılacak?
Bizim ABD ile birisi geçici birisi daha kalıcı olmak üzere iki tane somut problem görünüyor. Kalıcı olan FETÖ’nün iade edilmesi meselesidir. Bu konuyla ilgili başından itibaren her türlü evrak ve delil kendilerine sunulmuştur. Maalesef şuanda ABD’de faaliyetlerine devam eden bir takım sosyal medya hesapları üzerinden dünyadaki netwörküne seslenen terörist başı zaten son konuşmalarında içerdeki FETÖ tutuklularına ağıt yakarak zaten ne tarafta olduğunu, nasıl bu insanları örgütü motive ettiğini açık bir şekilde ortaya koyuyor. Çok sayıda dosya iletildi. Bunun bir hukuki süreç olduğunu biliyoruz. Ama sonuç itibariyle ‘bu hukuki süreçleriniz devam ederken bu adamı hiç olmazsa gözaltına alın, ev hapsinde tutun. Türkiye’ye zarar vermeye devam etmesin’ diyoruz. Şu anda netwörkünü kullanabiliyor. Maalesef büyük bir musammaha görüyor. Bunun önlenmesi lazım. Başbakanımızda ABD ziyaretinde taleplerimizi dile getirebilir. Bu müttefiklik ilişkisine sığmayan bir durum. Türkiye’nin canını yakmış ve devleti kuşatma altına almayı hedeflemiş olan kanlı bir darbe teşebbüsünün baş faali orada elini kolunu sallayarak ikamet edemez. 1952’den beri NATO çerçevesinde devam eden dostluğumuz buna müsade etmemelidir. ABD’yi başından beri bir empati içinde olmaya davet ediyoruz. ABD’yi yıkmaya çalışan bir terörist başı Ankara’da otursaydı ne hissedeceklerse biz de aynı şeyi hissediyoruz. Vize iptali meselesi de hiç bir şekilde ABD’de çıkarlarına hizmet etmeyecektir. Bunun hiç bir faydası yok. Sanki biraz telaşla alınmış gibi görünüyor. Çok kısa süre içinde bundan vazgeçeceklerini düşünüyorum. Sayın Başbakanımızın ziyaretinde ümit ediyorum ki vize krizi çözülecektir.
CHP dil ayarlaması yapmalı
- Muhalefetin başta Cumhurbaşkanı’na yönelik söylemlerine ve tavrına nasıl bakıyorsunuz?
Şimdi maalesef CHP son zamanlarda siyaset dilini kaybetmiş görünüyor. Biraz bu dili ayarlamaları lazım. Görüşlerimiz taban tabana zıt olabilir. Ama hakaret siyasetin doğasında olmamalıdır. Hele hele bir parti sözcüsünün meydanlarda Sayın Cumhurbaşkanımızı hedef alarak ‘diktatör’ suçlamasında bulunması hiç bir siyasi nezaketle ve terbiye ile bağdaşmaz. CHP’nin kendilerince sıkıntılı ortamdan bir an evvel çıkmaları lazım. Bu Türkiye siyasetine bir katkı sunmuyor. CHP’ye bir şey kazandırmıyor. Seviyesiz ve terbiyesiz bir davranış şeklidir. İşin daha vahimi tarafı şu; dışarda Türkiye karşı yürütülen negatif bir kampanya var. 1990’ların başıyla başlayan 11 Eylül saldırısıyla zirveye çıkan Avrupa’da ABD’de bazı ülkelerde bazı karanlık odalarca ve odaklarca yürütülen bir İslam düşmanlığı var. Bu islam düşmanlığı kimi zaman göçmen düşmanlığı şeklinde ortaya çıkıyor ama özellikle son yıllarda çoğunlukla Türkiye düşmanlığı şeklinde ortaya çıkıyor. Türkiye düşmanlığı yürütülen uluslararası bir kampanyanın parçasıdır. Bunun en somut hali Erdoğan düşmanlığıdır. Türkiye’yi kendisine rakip olarak gören bazı ülkeler ve çevreler, kullanılan terör örgütleri, PKK’sı PYD’si, FETÖ’sü vs hepsi Erdoğan karşıtlığı yapıyor. Hiç olmazsa CHP’nin bu küresel ihanet odaklarıyla aynı çizgiye düşmemek için dikkat göstermesi ve çaba harcaması gerekir. Bırakan FETÖ’cüler ve PKK’lılar diktatör desin ama muhalefet sözcüsünün bu şekilde konuşması kabul edilebilir bir durum değildir. Ve uluslararası olarak sürdürülen algı operasyonlarına destek olmaktadır.
Bölge ülkelerini parçalamak istiyorlar
- Terör olayları yine artmaya başladı? Bunun arkasında ne var?
Hem içerde hem dışarda çok farklı terör örgütleri ile yoğun bir mücadele veriliyor. Türkiye’nin dışından da ciddi tehditlerle karşı karşıya kaldığımız görülüyor. Türkiye bu tehditleri azaltmak için Fırat Kalkanı ve İdlib operasyonu gibi operasyonları yapıyor. Aynı zamanda savaş uçakları ile sınırdışı operasyonları sürdürüyoruz. Türkiye bölgede teröre geçit vermeyeceğini ortaya koyuyor. Birilerinin Türkiye’den rahatsız olduğu nokta şurası; Türkiye bölgedeki oyunu iyi görüyor. Bu oyun 1990’lardan beri devam eden oyun. Bu bölgenin etnik ve mezhebi temelli mümkün olduğunca bölünmesidir. Bölge ülkelerinin hepsinin siyaseten iradesiz hale getirilip, dağıtılıp, un ufak edilmesidir. Bunu önleyebilecek, bu oyunu bir şekilde durdurabilecek ülke Türkiye olduğu için birileri de Türkiye’nin bu tavrından rahatsızlık duyuyor. Biz 40 yıldır terörün her türlüsü ile mücadele ediyoruz. Kim ne isterse, nasıl isterse istesin Türkiye sonunda terörü yenecektir. Ve inşallah bu mücadeleyi milletimiz kazanacaktır. Oyunlarını da bozacağız. Biz Ortadoğu’nun daha fazla parçalanması değil daha fazla toparlanması taraftarıyız. Kuzey Irak’taki referandum sürecinde hiç kimsenin tahmin etmediği bir tablo ortaya çıktı sonunda. Türkiye’nin bir anda oyunu değiştirecek gücü var. Irak hükümeti ve İran ile birlikte Kuzey Irak’taki gelişmeyi durduracak siyaseti geliştirdik. Ve sonuç aldık. Rahatsız olanlar daha önceden olduğu gibi terörü bir araç olarak, kendi vekalet savaşlarının bir aracı olarak kullanıyorlar.
Dünyaya ‘terör’ çağrısı
- Terörle mücadeleye yönelik ülkelere düşen nedir?
Terör uluslararasılaştı maalesef. Hem hedefleri hem kaynakları itibariyle. ABD’de de terör saldırısı olabiliyor Somali’de de olabiliyor. Bu teörün hedefleri itibariyle hiç bir ülkenin ve bölgenin güvenli olmadığını gösteriyor. Önceden belli örgütler biliniyordu. Şimdi ‘yalnız kurt’ tabir edilen her şekilde terör eylemi yapabilecek güce sahip olan yalnız bireylerden oluşan bir terör şekli de çıkmaya başladı. Dolayısıyla herkesin başını iki elinin arasına alıp düşünmesi lazım. Gerçekten samimi bir şekilde uluslararası bir dialog şarttır. Terör örgütlerinin tamamı insanlık suçlusudur. Bunlara karşı ‘şu bizim işimize yarar bu bizim kullanabileceğimiz örgüttür. Bu bizim karşımızdaki örgüttür’ diye sınıflandırmaya tabi tutmadan tüm ülkelerin doğu-batı ülkeleri ABD ve Avrupa ülkeleri herkesin burada samimi olarak teröre karşı mücadele bir uluslararası işbirliğini oluşturması lazım. Samimi olarak söylüyoruz ki gelin herkes eteklerindeki taşları dökerek hiç bir grubu korumadan ve desteklemeden bu teröre karşı mücadele edelim.
Silahlar çarşamba pazarında satılmıyor
- Terör örgütlerine silah veren ülkeler var. Bunlara yönelik neler söyleyeceksiniz?
Bu terör örgütleri taş atmıyorlar, sapan kullanmıyorlar. Roketatar kullanıyorlar, dünyanın en gelişmiş bomba düzeneklerini kullanıyorlar. En pahalı savaş aygıtlarını kullanıyorlar. Kusura bakmasınlar bunlar çarşamba pazarında satılmıyor. Bunları bu örgütlerin eline birileri veriyor. Bu örgütlerin bu silahları kullanmasından kendilerine bir çıkar umuyorlar. Silahlandırdığınız hiç bir terörist gurubun ya da siyasi, lojistik, istihbarat, silah desteği verdiğiniz hiç bir örgütün uzun vadede hiç bir demokratik ülkenin milli çıkarlarına hizmet etmez. Bir gün bumerang gibi onlara da büyük zarar verir.