Milliyet’e yeni projelerini anlatan Türkiye İsrafı Önleme Vakfı Başkanı Aziz Akgül, gençlerin sürdürülebilir bir şekilde işlerini kurmalarını sağlamak amacıyla Türkiye’de ‘gençlerin istihdamında sosyal işletmecilik modeli’ni hayata geçireceklerini söyledi
İSTANBUL
Genç nüfus bir ülkenin geleceği ve kalkınmasında çok önemli. Dün de Gençlik ve Spor Bayramını coşkuyla kutladık. Bu dönemde gençliğe yönelik yeni projeler de hayati öneme sahip. Önümüzdeki günlerde genç işsizlere yönelik sosyal işletmecilik modeli geliyor. 15 yılda 185 bin kadına kendi işini kurmaları için 850 milyon liradan fazla mikrokredi yöntemiyle kredi veren Türkiye İsrafı Önleme Vakfı Başkanı Aziz Akgül ile yeni projelerini konuştuk. Genç işsizliği önlemeye yönelik geliştirdikleri “gençlerin istihdamında sosyal işletmecilik modelini” anlatan eski AK Parti Milletvekili Akgül, “Dünyada kabul gören yaklaşımı Türkiye’de gerçekleştireceğiz. Bu proje ilk olarak mikrokredi alan dar gelirli kadınların çocuklarında uygulanacak. Gençlerin sürdürülebilir bir şekilde kendi işlerini kurmalarını sağlamak için girişimci olmaları desteklenecek” diyor. KOSGEB ve Gençlik Bakanlığı ile de görüşmelerin sürdüğü 4 ayaklı projede, gençlere, işadamları da yatırım yaparak destek olacak. Uygulama ilk olarak pilot il olarak İstanbul’da başlayacak. Türkiye İsrafı Önleme Vakfı Başkanı Akgül Milliyet’in sorularını şöyle yanıtladı:
- Gençlere yönelik yeni projenizle ne hedefleniyor?
Genç kuşağın yüzde 37’si kendi şirketini kurmak istiyor. Başka biri için veya devlette çalışmak istemiyor. Yeni projemizle genç kuşak kendi işlerini kuracak ve iş hayatına aktif katılım sağlayacak. Bu proje işsizliği girişimciliğe dönüştürmek için yenilikçi bir program. Bu projede bir sosyal işletmecilik fonu oluşturulması da hedefleniyor. Bu proje ilk olarak mikrokredi alan dar gelirli kadınların çocuklarında uygulanacak. Bu çocukların sürdürülebilir bir şekilde kendi işlerini kurmalarını sağlamak için girişimci olmaları desteklenecek. Kendi işini oluşturmak milli kalkınmanın önemli unsuru. Bu proje Türkiye’nin sosyal ekonomik kalkınmasına katkı sağlayacak. Prof. Muhammed Yunus’un 15 yıldır dünyada konuştuğu sosyal işletmecilik modeliyle Türkiye’de de işsiz gençlerin istihdamının sağlanması gerektiğine inanıyoruz. Bu sebeple, biz şimdi Türkiye’de daha evvel, 2003’te Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde başlattığımız mikrokredi uygulamasının bir ileri adımını, bir başka adımını yani bir manada ikinci nesile, üçüncü nesile gidecek şekilde bir yaklaşım biçimi oluşturduk. Ne yapıyorduk daha evvel? Annelere, kadınlarımıza küçük bir sermaye veriyoruz, vermeye devam ediyoruz. Onlar kendi kendilerine gelir getirici faaliyetlerin içerisinde bulunuyorlar. 15 yıldır 185 bin kadına 850 milyon liradan fazla kredi verdik. Teminat, kefaret, icra, mahkeme prosedürü olmadan geri dönüş oranı yüzde 100. Bu insanlar mükemmel işler yapıyorlar, hem ticaretle uğraşıyorlar hem üretim faaliyetinde bulunuyorlar. Böylece hiç kimseye muhtaç olmadan, avuç açmadan bir üretim faaliyetinde ve gelir getirici faaliyette bulunuyorlar. Günden güne de gelir seviyeleri artıyor. Hani 500 lira almış, sonra 3 bin liraya, 5 bin liraya nasıl çıkmış? Böyle örnekler var.
10 bin TL sermaye
- İkinci nesile nasıl destek sağlanacak?
Dar gelirli kadınların çocukları erkek veya kız hiç fark etmez, bunların bir başkasının yanında iş aramak yerine kendi işlerini kurarak hayat kalitelerini artırma, iş sahibi olma, topluma değer katmalarına yardımcı olacak şekilde bir mekanizma geliştirdik. Bunun da bazı ayakları var. Ayaklardan biri; Türkiye Grameen Mikrofinans Programı olarak biz bu gençlerin kendi işlerini kurmalarına yönelik olarak 5 ila 10 bin lira civarında bir sermayeyi sağlayacağız. Bu ikinci nesil için. İkincisi; aynı zamanda bu iş potansiyeline sahip olacak gençlerin de kendi geleceklerine yönelik olarak kendileri de ellerini taşın altına koyacak şekilde mutlak suretle kendilerininde 2 bin, 3 bin, 5 bin neyse, ne imkânları varsa onu koymalarını arzu ediyoruz. Üçüncüsü, Türkiye’de bütün iş hayatında olan insanlar, olmayan insanlardan talebimiz var. Diyoruz ki bu sosyal işletmecilik modeline siz de gelin, sosyal yatırımcı olarak katkıda bulunun. Asla bağış istemiyoruz, asla kimseden borç para istemiyoruz. Yatırımcı olun gelin, siz de para kazanın ve bu insanların da kendi kendilerine gelir getirici faaliyette bulunacak şekilde gençler… Gençlerin istihdamı bir ülkede çok önemli. Şu anda gençler arasındaki istihdam, daha doğrusu işsizlik oranı yüksek seviyede. Onun için bizim çok dikkatli olmamız lazım. Ülkemizin refahının, ülkemizin huzurunun tesisinden geçer yani işsizliğin azaltılması çok önemli bir problemdir bir ülke için.
İŞ ADAMLARINA ÇAĞRI
- Proje ne zaman hayata geçecek?
Daha başlamadı, hiçbir yerde uygulamamız yok, yeni. Sadece modellemesini yapıyoruz şu anda. Bu bakımdan, bu gençlerimizin istihdam alanı bulabilmelerine yönelik olarak da iş adamlarından, iş insanlarından destek bekliyoruz. Nedir bu destek? Gelsinler, buraya yatırım yapsınlar. Bağış vermesinler, borç para vermesinler. Yatırımdan kastımız, işte sosyal yatırımcı. Ne demek o, sosyal yatırımcı? Bir problem var, işsizlik, gençlerin işsizliğinin azaltılması problemi yani böyle bir problem var. Bu problemin ortadan kaldırılmasına kendisi de gelsin, katkı sağlasın. Ne yapsın? Finansman desteği sağlasın, bu yatırım sürecinden sonra da parasını alsın, çeksin. Aynı zamanda oradan elde edilecek olan gelirden de kârdan da pay alsın fakat bu kâr asla kâr maksimizasyonu hedefinde olmayacak. Ne olacak peki? Onun altında bir şey olacak. Neden? Çünkü sosyal bir problemin çözümüne katkıda bulunmak. Şimdi dünyada yeni bir trend başladı. İnsanların elinde finansman imkânları var, bunları kullanacak alanlar arıyorlar. Kullanacak alanlardan bir tanesi diyor ki ‘Tamam, ben para kazanmak istiyorum ama çok para kazanmaya gerek yok, iyilik de yapmak istiyorum.’ Dolayısıyla kâr maksimizasyonu amacından ayrı olarak şimdi sosyal amaç, bir sosyal problemin çözümü. Bir sosyal problem olarak biz burada neyi belirledik? İşsizliğin azaltılması olarak belirledik. Demek ki başkaları bir sağlık problemi olarak belirleyebilir, eğitim olabilir, çevre sorunu olabilir, sporla ilgili bir şey olabilir, her alanda olur. Bir sosyal problemin çözümüne yönelik bir geliştirme. Dolayısıyla bizim modelimiz, sosyal işletmecilik modeliyle işsiz gençlerin istihdamının sağlanması. Demek ki oradan da bir fon…
Diğeri de biz bu yatırımı yapmak üzere girişimcilere gidiyoruz yani şu anda iş sahibi olanlara. Örnek vermek istiyorum, işte verdiğimiz örneklerden bir tanesi o. Kahve üreticisi Özen Demircioğlu’na gittik, onunla konuştuk. Dedik ki bir gencimiz kendi işini kurmak isterse siz de ona yardımcı olur musunuz ekipmanla, ürün desteğiyle? Böylece bir sosyal işletmecilik modelinin içerisinde olabilir misiniz? O da ‘Memnuniyetle, ben bu işin içerisinde olurum, katkı sağlarım hem ekipman sağlarım hem de ürün sağlarım ve bunu da en az bir yıl vadeli olarak veririm.’ Dolayısıyla burada işini kuracak olan gence de böylece bir destek sağlanmış olacak, hem eğitim desteği verilecek hem bir kafe konsepti geliştirilecek. Böylece, bakın bu işin dört ayağı.
Dört ayaklı bir şekilde yapıyoruz
- Sizin ve iş adamlarının desteği nasıl olacak?
Biz mikrokredi olarak bir fon vereceğiz. Girişimci olarak görüştüğümüz birkaç iş kadını ve iş adamı var. Onlar da 10 ila 20 bin lira arasında destek vereceklerini söylüyorlar. Bu para bağış değil, borç değil, yatırım yapacak, ondan sonra da bu işi belli bir noktaya getirdikten sonra parasını çekecek. Eğer bir kâr elde edilmişse oradan da kendisi kârını almış olacak böylece. Bu işe destek verecek olan, konsepti geliştirecek olan iş adamı veya iş kadını, o da bir katkıda bulunuyor. Böylece dört ayaklı bir şekilde bu işi yapmaya çalışıyoruz ve şu anda da bunun üzerinde ilk modellerini yapmaya çalışıyoruz. Açıkçası bizim hedeflediğimiz, 2019 yılı içerisinde 100 gencin kendi kendine gelir getirici faaliyette bulunacağı, kendi işini kuracağı bir mekanizmayı geliştirmek ve onlara istihdam oluşturmaktır. Tabii, fon bulduğumuz takdirde bu daha büyüyecektir. Biz bir model yapıyoruz, sosyal işletmecilikle bu modeli nasıl geliştirebiliriz? Mikrokrediyi başlattığımız zaman Diyarbakır’da 5 kişiyle başladık. İlk yılda bizim verdiğimiz mikrokredi sayısı toplam 60 kişiydi. Şimdiye kadar 185 bin kişiye ulaştık. Devlette iş arayacağına, bir başkasının yanında iş arayacağına kendi işini kur.
- Hangi kurumlar destek verecek?
KOSGEB’le de diyaloğumuz var şu anda, Gençlik ve Spor Bakanlığıyla diyaloğumuz var çünkü netice itibarıyla gençleri ilgilendirdiği için. Değerli bakanımız ve KOSGEB Başkanı da çok ilgi gösteriyor. Onlarla da diyalog içerisinde projeyi büyüterek Türkiye’de insanların kendi kendilerine işlerini kurmalarını, girişimci olmalarını sağlayacak bir mekanizma oluşturmaya çalışıyoruz.
Annenin hayalini kızı gerçekleştirecek
Proje ilk olarak pilot il olarak İstanbul’da başlayacak. Projenin başlatılacağı ilk kişi de mikrokredi alarak başarılı bir girişimci olan Gülümser Şahinler’in kızı İrem Şahinler. Gülümser Şahinler ve Kızı İrem Şahinler ile İstanbul’da buluştuk ve hikâyeleri ile gelecekte yapmak istediklerini dinledik. Gülümser Şahinler 2013’te 1000 lira mikrokredi alarak iş hayatına girmiş. Önce boncuk işlemiş kazak örmüş şimdi çaydanlık tamiri yapıyor. Aylık 100 lira kazançtan şu anda aylık 2000 lira kazanca çıkmış. Yıllık kazancı 24 bin lira. Bugüne kadar kullandığı mikrokrediden toplam kazancı da 43 bin liraya çıkmış. Şahinler mikrokredi uygulamasından çok memnun olduğunu söylüyor. “Çok güzel bir uygulama. Daha da genç olsak keşke daha da çalışsak. Bizim gençliğimizde olsaydı bu imkânlar kendimizi ve işlerimizi geliştirseydik. Şimdi kızım aynı yoldan gidecek. O daha şanslı” diyor. Kızı İrem Şahinler ise annesinin teşviği ile sürece girdiğini belirterek, “projemizi sunduk. Yakında sürecimiz başlayacak. Gençlere yönelik olan bu projede ilk olmak da büyük mutluluk. Mutfak eşyası satmak istiyorum. Züccaciye açacağım. Büyük hayallerim var. Annemin de hayaliydi bu. Annemin hayalini inşallah ben gerçekleştireceğim” dedi.