AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan Milliyet’e ‘Kudüs sorununun asıl kaynağı ne Trump ne ABD ne de Siyonizm’dir. Hepimiz aynaya bakmalıyız. İslam dünyasının şu anki hali, Kudüs sorununun esas sebebidir’ dedi
ABD Başkanı Trump’un Kudüs planı büyük tartışma yarattı. Barış planı diye açıklandı ama şimdiden bölgede huzursuzluklara ve gerilime neden oldu. Bu süreçte en dikkati çeken ise İslam dünyasının tavrı. Bazı Arap ülkelerinin 3 maymunu oynaması ve gelişmelere yönelik tavırları da tarihe geçti. AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan ile son Kudüs gelişmelerini ve Arap dünyasının tavrı başta olmak üzere son gündem maddelerini konuştuk. “Üzülerek söylüyorum ki, bugün Kudüs sorununun asıl kaynağı ne Trump ne ABD ne de Siyonizm’dir. Hepilis aynaya bakmalıyız” diyen Turan Milliyet’in sorularını yanıtladı.
Filistin imtihanı
ABD Başkanı Trump’ın Kudüs planını nasıl değerlendiriyorsunuz, bu proje ile ne yapılmak isteniyor?
Kudüs davası, tüm Müslümanların ortak davasıdır. Kudüs, göz bebeğimizdir, Kudüs nefesimizdir. Kudüs düşerse, ümmet büyük bir yara alır. Görülüyor ki Trump, İsrail’in gayri meşru adımlarına, işlediği savaş suçlarına barış adı altında yeni bir perde dikme çabasında. Trump’ın bu adımında yaklaşan başkanlık seçimlerinin de etkisi olduğunu düşünüyorum. Filistin, tüm dünyanın imtihanıdır. Filistinli sivillere uluslararası koruma sağlanmasını öngören karar tasarısı, BM’de kabul edildi. Buna karşın İsrail, hukuksuz eylemlerine maalesef devam ediyor. Filistin, yıllardır hakkı gasp edilen, insanları şehit edilen, açık hava hapishanesinde deyim yerindeyse ölüme terk edilen bir durumda. Uluslararası kamuoyunun, tüm dünyanın Trump’ın akıl dışı, skandal sözde projesine daha güçlü bir şekilde ses çıkarması gerekirdi. Filistin’in geleceği, kilometrelerce uzaktan sözde barış planıyla çizilemez. Filistin halkının meşru hakları görmezden gelinmemeli. Göreceksiniz ki Trump’ın açıkladığı plan, tarihe kara bir leke, bir fiyasko olarak geçecek. İsrail; işgal, zulüm ve katliam politikalarına son vermeden bölgeye barış gelmez. Filistin’i; AK Parti’nin bir meselesi değil, tarihin bir emaneti olarak görüyoruz. İnsanlar gelir geçer; ancak davalar ve idealler bakidir.
‘Gerilim herkesi ateşe çeker’
Bölgede asıl hedef ne?
Bu sözde barış planıyla, İsrail’in tezleri doğrultusunda bölge dizayn ediliyor. Bir anlamda İsrail’in hukuksuz bir şekilde gasp ettiği toprakları ilhak etmesinin önü açılmak isteniyor. Barışa ve çözüme hizmet etmeyen bu sözde plan, Trump’ın ve
Netanyahu’nun temennisinden öteye gidemeyecek. Kudüs’ün Filistin’in başkenti olmadığı hiçbir planın geçerliliği yok. Filistin’de barış ortamının tesisi yerine gerilimi tercih etmek, herkesi ateşe çeker. Aksi halde bu mesele yüzyıllarca devam eder.
Kudüs gelişmelerine yönelik Arap dünyasının tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Üzülerek söylüyorum ki, bugün Kudüs sorununun asıl kaynağı, ne Trump ne ABD ne de Siyonizm’dir. Hepimiz aynaya bakmalıyız. İslam dünyasının şu anki hali, Kudsorununun esas sebebidir. İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Birliği ve benzeri kurumlar ile Arap dünyası, İslam âlemi bugün gereğini yapsa, Trump binlerce kilometre öteden ne yapabilir? İslam dünyası orada olmadığı için Trump orada. Kendi küçük hesapları doğrultusunda hareket eden bazı Körfez ülkelerinin liderleri bu sorunun baş müsebbibidir. Baş sorumlu Trump değil, İslam dünyası. Biz kendimize gelmezsek daha yüzyıllarca bu konular konuşulmaya devam eder. Bugün, bu sözde plana sessiz kalan bazı Arap ülkeleri yarın kendi toprakları için de birtakım planlar, yeni haritalar açıklanırsa o zaman iş işten geçtiğini anlayacak. Soğuk Savaş sonrası Ortadoğu orijinli bir vekâlet savaşı gündemde. Ortadoğu halkının etnik ve mezhepsel çatışmalara yönelmesi emperyalist güçlerin ekmeğine yağ sürüyor. Soğuk Savaş döneminde başarılamayanlar, bugün yeni bir savaş tarzıyla, vekâlet savaşlarıyla, din ve mezhep savaşlarıyla başarılmak isteniyor.
‘Dengeleri değiştirdik, sessiz kalmayız’
Doğu Akdeniz ve Libya’daki hesaplarla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yürüttüğü petrol ve gaz arama faaliyetleri, tüm dengeleri değiştirdi. GKRY de enerji arama ve çıkarma faaliyetlerinde ABD, İtalya ve Fransa gibi bölge dışındaki aktörlerle, enerji iletimi için ise İsrail, Mısır ve Yunanistan gibi bölgedeki aktörlerle iş birliği çalışmaları yapıyor. İsrail, Mısır gibi ülkeler bölgede doğalgaz dağıtım merkezi olmayı istiyor. Türkiye sessiz mi kalsın? Kıbrıs, her zaman ifade ettiğimiz gibi kırmızıçizgimiz. Garantör ülkeyiz. Rumların bu konuda rahatsız olmasını gerektirecek bir durum yok. Adanın tek temsilcisi konumunda değiller. Asıl sorgulanması gereken Akdeniz’e kıyısı dahi olmayan ülkelerin oradaki varlığı.
‘Tavşana kaç tazıya tut’
Berlin Zirvesi ve Hafter’in tavrına nasıl bakıyorsunuz?
Türkiye’nin Libya adımı, uluslararası barış diplomasisinin önünü açtı. Berlin Konferansı’nın yapılmasının nedeni bizim Libya konusunda attığımız adımlar. Libya’da kalıcı ateşkesin sağlanması için gerekli adımlar atılmazsa başka seçeneklerimiz de masada. Hafter, gayri meşru bir şekilde Libya’da yönetimi ele geçirmek istiyor. Libya’da kalıcı bir barışın mimarı Türkiye olacaktır.
AP’ye eleştiri
Yunanlı vekilin Türk Bayrağı’na yönelik tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Avrupa Parlamentosu’nda faşist Yunan milletvekili İoannis Lagos’un bayrağımıza yönelik hadsiz hareketi, değişmeyen zihniyetin ve AB’nin sarsılan değerlerinin göstergesi. Çok zor değil, ben de şimdi cebimden bir Yunan bayrağı çıkartarak yırtabilirim. Ancak biz bayrakları, milletlerin onuru ve şerefi olarak görürüz. Yunan vekilin bu alçak hareketi, bu kavramlardan ne kadar uzak olduğunu gösteriyor. Avrupa Parlamentosu’nun şov ve şarlatanlık yeri olmaması lazım.
5 yılda 1.5 milyon yapı dönüşecek
Kentsel dönüşüm için yol haritası nasıl?
Kentsel dönüşüm eylem planı için ciddi hedefler ortaya koyuldu. Türkiye, depreme karşı tedbir almada, anında müdahale etmede önemli aşamalar kaydetti. Her geçen gün daha iyisini yapmaya çalışıyoruz. 1999’dan bu yana riskli konutlarda oturan 22 milyon vatandaşımızın depreme dayanıklı konutlarda oturması sağlanmış. Riskli olup acil yıkılması gereken 197 bin yapı vardı. Bu da 632 bin bağımsız bölüme tekabül ediyordu. Bu yapıların 165 bininin yani 516 bin bağımsız bölümün yıkımı gerçekleştirildi. Riskli yapıda oturanlara kira yardımı, hak sahiplerine kentsel dönüşüm kapsamında binalarını yenilemek için aldıkları kredilere faiz desteği, TOKİ, İlbank ve belediyelerimizin yaptığı kentsel dönüşüm faaliyetlerine proje desteği olmak üzere toplamda 13 milyarın üzerinde kaynak aktarıldı. Kamu binalarımızda büyük bir revizyon gerçekleştirildi. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde 1.5 milyon yapının daha dönüştürülmesi hedefleniyor. 1999’dan bu yana depremzede vatandaşlarımız için devletin ürettiği kalıcı konut sayısı 80 binin üzerinde. ‘Deprem vergileri nereye gidiyor?’ diyorlar. İşte buralara gidiyor 2011’de Kütahya, Simav’da depremden sonra, 928 afet konut 6 ay sürede tamamlayarak sahiplerine teslim edildi. 2011’de Van depreminin ardından afet konutları, 10 ay gibi kısa bir sürede tamamlanarak afetzedelere teslim etti. Van’da toplamda 17 bin 222 konut yapıldı. Bugün, Elazığ’da da aynı adımlar atılıyor.
Muhalefetin deprem dili
Deprem sonrası muhalefetin tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Elazığ merkezli depremle içimiz yandı, yüreklerimiz sarsıldı. Devletimiz Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde, Bakanlarımızla, AFAD, Türk Kızılay, UMKE, JAK, itfaiye, sağlık ekipleri ve ne kadar kurum varsa ilk andan itibaren bölgede oldu. İsterdik ki bugün deprem polemik ve tartışma konusu yapılmasın, bugün yaraların hızlıca sarılması için çözümler üretilsin. Ancak bazı muhalefet partilerinin kullandığı dil; hastalıklı, saldırgan bir dil.