Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Okulların açılmasına sayılı günler kaldı. Yeni eğitim-öğretim yılı 12 Eylül’de başlayacak.

Peki, yeni öğretim yılına hazır mıyız?

Daha da önemlisi, yeni öğretim yılı yenilikler getirecek mi?

Örneğin, sınav odaklı eğitim yerine öğrenci ve yaşam odaklı eğitim anlayışı hâkim olacak mı?

Köy okulları açılacak mı, okul öncesi eğitime önem verilecek mi, kariyer sınavı gerçekleşecek mi, mülakat kalkacak mı, ek atama yapılacak mı, ders kitapları, müfredat programı ve ders saatleri değişecek mi, öğretime başlama ödeneği verilecek mi?..

Haberin Devamı

Eğitimde dünden bugüne gelen ağır sorunlarımız var.

Bu ağır yükten kurtulmalıyız ama nasıl?..

Yeni öğretim yılına umarız önceki yıllardan çok daha coşkulu, huzurlu ve her şeyden önemlisi de yepyeni umutlarla gireriz.

Hangi ders daha önemli?

Böylesi sorular çok abes gelir. Örneğin anneni mi, babanı mı daha çok seviyorsun gibi.

Pek çoğumuza abes gelse de hemen herkesin ilgi, yetenek, beğeni, hayal ve beklentileri çok farklı.

Bireysel eğitimin dolayısıyla bireysel müfredatın öne çıkması bu yüzden.

Temel eğitimde hadi bir yere kadar ama sonrasında tüm öğrencilere aynı müfredatın dayatılması ne kadar doğru?..

Bir ara kredili sistem gelmiş, isteyen istediği dersleri seçmiş ve ilgi görmüştü. MEB henüz böylesi bir sisteme hazır olmadığı için kalıcı olmamıştı.

Belki o zaman şimdi gelmiştir. Yeniden düşünmekte yarar var. En azından pilot uygulama olarak!..

Yetişkinler gibi çocuklar için de öncelikler yaşa, ortama, zamana ve çevreye göre değişiyor.

Kimi için ABC dersleri çok önemliyken, kimileri için bu derslerin hiç önemi yok. Onlar için de XYZ dersleri olmazsa olmazların başında gelir!

İşte bu noktada önemli olan, her öğrencinin ayrı ayrı ilgisini çekecek ortak noktaların yakalanmasıdır.

Türkçe ve Matematik olmazsa olmaz, zorunlu derslerin en başında geliyor.

Peki ama nasıl bir Türkçe, Matematik?

Sınavlar için mi olmalı yoksa yaşam için mi?

Tarih’in, Coğrafya’nın, Yurttaşlık Bilgisi’nin, sporun, sanatın, felsefenin, beceri atölyelerinin, sınavların gölgesinde kaldığı bir müfredat olabilir mi?

Haberin Devamı

Olmamalı ama oluyor!..

Ders yükü hafifleyecekmiş!

Doğru olan bu!

Çocuklarımız bilgi hamalı haline geldi.

Sürekli bilgi yüklüyoruz ama ne kadarını hayata geçiriyorlar, hiç sorgulamıyoruz.

Pek çoğu da sınavlar için öğreniyor. Papağan gibi ezberliyor, sınava girip, çıkıp unutuyor. Amaç bu mu olmalı yoksa alınan bilgiyi, yaşamın her alanında kullanmak mı olmalı?

Can alıcı nokta şu:

Peki, hangi dersler kaldırılacak ya da saati azaltılacak?

Ölçü, ilgi, yetenek, hayaller ve yaşam mı olacak yoksa yine sınavlar mı?

Dünyanın en önemli coğrafyasına ve tarihine sahip olup Tarih ve Coğrafya derslerini görmezden gelmek, sanatı, felsefeyi, sporu, etkinlik ve yetkinlikleri sınavlar için yok saymak, yaşam için eğitim yerine diploma için eğitimi esas almak ne kadar doğru?..

Eğitimde konuşulacak, tartışılacak, ileriye yönelik olarak atılacak o kadar çok adım var ki hiçbiri umurumuzda değil!

Peki, eğitim dışında konuşulan konular çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğinden çok mu daha önemli?..

Her öğretim yılı öncesinde benzeri hayaller kurduk, “İnşallah bu yıl öncekilerden farklı olur” dedik. Bazen umutlandık, bazen de derin hayal kırıklıkları yaşadık. Bu yılın öncekilerden farklı olmasını istiyor ve bekliyoruz. Şaşırmaya da hazırız.

Haberin Devamı

Özetin özeti: Dün bir şeylerin yapılmamış ya da yanlış yapılmış olması bugün mükemmeli bulamayacağımız anlamına gelmemeli. Eğitim umutları köreltmek için değil, yeşertmek içindir!..