Tatil cennetiyiz dediğimizde kızanlar oluyor.
Ama hangi ülkede bu kadar uzun tatiller var ki!
Güney Kore’de, işe yeni girenlerin yıllık izni bir hafta.
Ayrıca, her yıl için artı bir gün ekleniyor...
Okul tatili de bizimkinin yarısı kadar...
Bir de bize bakalım?
Okulların kapalı olduğu gün sayısı, açık olan günlerden daha fazla!
Buna bir de kar, ekstra bayram tatillerini, devamsızlıkları, ilk ve son hafta rehavetini ve sınavlar için harcanan günleri eklersek, ders yapmak için geriye ne kalıyor ki, diyenleriniz çok olacaktır...
Evet, geriye bir şey kalmadığı için eğitimde yol alamıyoruz ve sürekli patinaj yapıyoruz...
Kaç kitap okudunuz?
Yaz boyunca elinden cep telefonunu düşürmeyen ya da bilgisayar başından kalkmayan öğrencileri gördükçe, tatilde kaç kitap okuduklarını sordum.
Ne diyorsun ya, dalga mı geçiyorsun, senin işin gücün yok mu, hadi işine der gibi bakıp, oyun oynamaya ya da mesajlaşmaya devam ettiler...
Eğitimde geldiğimiz son nokta bu!
Nereye giderseniz gidin, tablo değişmiyor.
Güya onlara iyilik yaptık, dijital ortamdan nasıl yararlanacaklarını hiç öğretmeden, ülkenin dört bir yanını internet ağıyla örüp, herkesin eline bir telefon verip neredeyse bedava hale getirdik.
İnternet ve sosyal medya analizlerine bir göz atın, boşa zaman harcamanın dışında, bireyin kendisine yarar sağlayacak olanlar ne kadar?
Eğer yüzde 10’u aşıyorsa onları tebrik edin!..
Çocuklar ekran başında da anne babalar farklı mı?
Onlar oyun oynuyor ya da geyik yapıyorsa, büyükleri de ekran karşısına çakılıp, ardı arkası kesilmeyen dizileri, yarışmaları, gelin kaynana programlarını izliyor.
Bu kervana şimdi dedeler, nineler de katıldı.
Çocuklarını, torunlarını eleştirdiler de ne oldu?
Ya çağın gerisinde kaldınız diye aşağılandılar ya da sen kendi işine bak diye terslendiler.
Ama bak diziler de, sosyal medya da hiç fena değilmiş, dedikodunun dik âlâsı da buradaymış. Daha ne isterler ki!..
Aynı çatı altında birbirinden bir şey isteme ya da sohbetler bile dijital ortamda yapılıyormuş, kimin umurunda ki!..
İstisnalara gelince, sayıları o kadar az ki, kelaynak kuşları gibi onları koruma altına almak gerekir...
Eğitimin amacı?..
Eğitimle kazandırılmak istenen davranışları ve sonuçlarını irdelemek zorundayız!
Yoksa boşa kürek çekmekle kalmaz, yanlış ya da hedefsiz eğitimle bozulan davranışları düzeltmek için çok daha fazla zaman ve para harcamamız gerekir!
Eğitimin ülkeden ülkeye değişen yüzlerce amacı ve hedefi var ama biz bütün bunları unutup test ve sınav odaklı eğitim sistemi haline getirdik.
Peki, bu konuda başarılı mıyız?
Evet demek mümkün değil!
Sadece yurtdışı sınavlarda değil, MEB ve ÖSYM’nin yaptığı sınavlarda da lime lime dökülüyoruz...
Yeni bir öğretim yılına girerken, okulu, eğitimi, öğrencileri dikkate almak zorundayız.
Daha az televizyon, daha az telefon ve dijital oyun, daha az boş vermişlik konusunda uygulanabilir kararlar almak zorundayız.
Tabii bu kadarla da kalmayıp, sadece derslere değil, spora, sanata, okumaya ve kendimizi geliştirecek her şeye daha fazla zaman ayırmalıyız...
Özetin özeti: Yeni bir öğretim yılı sıradan bir başlangıç değil, kendimize yaptığımız yatırımın en değerli olanıdır. Bu yüzden tercihlerinizi doğru belirleyip, harfiyen yerine getirmelisiniz...