Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       EK kontenjan sonuçları bugün yarın açıklanacak. Bu sayede üniversiteler, eksik öğrenciyle öğrenim yapmaktan kurtulacaklar. Bilindiği gibi, ek kontenjanla ikinci bir yerleştirme yapılmasının nedeni, milyonlarca öğrenci üniversite önünde beklerken, sıraların boş kalmamasıydı. Ama ne kadarı dolacak hep birlikte göreceğiz...
Bilgi Üniversitesi, vakıf üniversitelerini kapsayan çok ilginç bir araştırma yapmış. Üniversitelerin kontenjanı ile kayıt oranlarını karşılaştırmış. Öyle üniversiteler var ki, birinci kayıt döneminde kontenjanının sadece ve sadece yüzde 9'unu doldurabilmiş. İki yıllık meslek yüksek okullarında kayıt oranı yüzde 6'ya kadar düşmüş.
Düşünün bir üniversite açılıyor ve kontenjanının tamamına yakınını dolduramıyor. Hangi sektörde olursa olsun böyle bir kurum kolay kolay ayakta kalabilir mi?.. Bu durum, vakıf üniversitesi kurucularını, TBMM'de onları yasallaştıranları ve uygun ortam var mı yok mu diye hiç araştırma yapmadan öğretime başlama izni verenleri hiç rahatsız etmiyor mu?..
Vakıf üniversiteleri Türkiye için hayati önem taşıyor. Sağlam zemin üzerine oturmaları ve uzun ömürlü olmaları hepimizin ortak dileği. Ama veriler SOS veriyor.
Nerede hata yapıldı? Gelin hep birlikte sesli düşünelim:
* Henüz hazır olmadan öğretime başladılar.
* Kendilerini yeterince tanıtamadılar.
* Güven vermediler.
* Dolara endeksli ücretler velilerin gözünü korkuttu.
* Çok düşük puanla öğrenci almaları dezavantaja dönüştü.
* Gecekondu üniversite havasından kurutalamadılar.
* Burs sistemi yeterince geliştirilemedi.
* Abartılı ilanlar ve tanıtım kampanyaları güven yerine kuşku yarattı.
* Hepsi Ankara ve İstanbul'a yığıldı.
* Zaman içerisinde büyüme yerine çok hızlı büyüdüler.
Aslında yukarıdaki maddelerin sayısını fazlasıyla artırmak mümkün. Ama şu ortamda oturup mazeret arama yerine, önümüzdeki yıl için neler yapılabilir, onların düşünülmesi gerekiyor.
Devlet üniversiteleri gibi, vakıf üniversiteleri de de A, B, C grubuna ayrılıyor. Çok iyiler de var, vasatlar da. Zaman içerisinde hangileri daha iyi olacak, hangileri yok olup gidecek onu da zaman gösterecek. Gönül hepsinin güçlenerek devam etmesinden yana. Ama bunun için de bir an önce sektörleşmeleri gerekiyor. Büyükler "biz büyüğüz" kompleksine girip bir kenara çekilirlerse, bundan en büyük zararı eninde sonunda kendileri görürler. Bu filmi kolejlerde ve 60'lı yıllarda akademilerde gördük. Bir kez daha da o hüzünlü sahneleri yaşamak istemiyoruz.
Vakıf üniversiteleri, yasa gereği tıpkı devlet üniversiteleri gibi YÖK ve Üniversitelerarası Kurul'un çatısı altındalar. Ama hiç zaman geçirmeden kendi aralarında da örgütlenip, sektörü güçlendirmeleri gerekiyor. Öğretim üyesi yetiştirilmesinden, geri dönüşümlü öğrenci kredileri ve tanıtıma kadar her şeyi elbirliği ile gerçekleştirirlerse, sonuçta sevinen kendileri olurlar.





Yazara E-Posta: A.Guclu@milliyet.com.tr