ÖNCEKİ gece İnter Star televizyonunda güya üniversite olayları ve gerekçeleri tartışıldı. Ama nedense, yüz binlerce gencin gerçek sorunlarından çok, reyting getirecek sanal konular gündeme geldi.
Katılımcılara baktığınızda, üniversite gençliğini temsil yeteneği hemen hemen yok gibiydi. Ne kadar uçta öğrenci varsa, onlar toplanmış. Oysa tüm uçların üniversite öğrencileri içindeki payı yüzde 5'i bile bulmaz. Durum böyleyken, üniversite sorunlarını tartışacağız diye öğrencilikten uzak politize gençleri programa çıkarmak, diğer öğrencilere yapılan en büyük haksızlıktır.
Kadir Çelik bu programı yaparken amacı neydi? Program bitiminde kavga çıkartıp reyting sağlamanın ötesinde ne gibi çözüm önerileri getirdi?..
Üniversiteleri bugüne kadar en fazla eleştirenlerden biri de benim. Ama benzeri programlarda izlediğimiz rezaleti, üniversite kimliğiyle bağdaştırmak mümkün değil.
Üniversitelerin imajını yıpratmak için daha profesyonelce bir program düşünülemezdi. Şimdi hangi anne baba bu tartışmaları izledikten sonra çocuğunu gönül rahatlığıyla üniversiteye gönderebilir ki?..
Yıllardır üniversitelerde derslere giriyor, konferanslar veriyorum. Benim tanıdığım üniversite gençliği ile medyanın topluma sunduğu üniversite gençliği kesinlikle birbirinin aynı değil.
Medya, üniversite gençliğini ya kavgadan kavgaya ya da reytinge ihtiyacı olduğunda hatırlıyor. İyiyi değil, hep kötüyü gösteriyor.
Üniversitelerde ideolojik kutuplaşmaların ötesinde pek çok güzel etkinlikler de oluyor. Bir gün onların ekranlara getirildiğini hiç gördünüz mü?..
Eğer öğrenci sorunları tartışılacaksa, ideolojik tartışmalar belki de bu sorunların en son sırasında yer alır. 2000'e bir kala, üniversite gençliğinin onca sorunu, bir kez daha ideolojik kısır tartışmaların kurbanı oldu. Tıpkı ülke sorunlarının liderler arasındaki kısır tartışmalara kurban gittiği gibi.
Barınma, harç, kredi, yabancı dil, uygulamalı eğitim, staj, kalabalık sınıflar, yurtdışı değişim programları, diplomalı işsizlik, yanlış tercih, yarış atına dönüşen üniversiteye giriş, mediko sosyal aktiviteler, kulüplerin önündeki engeller ve daha pek çok sorundan hangisi gündeme geldi? Oysa gerçek sorunlar onlardı!..
Telefonlarımız dün hep bu konu için çaldı. Arayanlardan çoğu da üniversite öğrencileriydi. Kendi adları üzerine oynanan oyunu protesto ediyorlardı...
Daha önce de defalarca yazdım. Üniversitelerdeki sessiz çoğunluk sesini yükseltmediği sürece, üniversite üzerine oynanan oyunlar devam edecektir. Hocası susan, öğrencisi susan bir üniversite boşluğunu yüzde 1'lik gruplar doldurur ki, bu da üniversitelerin her geçen gün bozulan imajını daha da yıpratmaktan öte bir işe yaramaz. Hiç kimse de YÖK'ü bahane etmesin. Sadece uçlardaki öğrenciler kadar cesur olsunlar yeter.
Lütfen biraz duyarlılık!..
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr