Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       YENİ yıla uzunca bir tatille girdik. Hafta sonunda da yine uzunca bir tatil başlıyor. 3 haftalık Şeker Bayramı ve yarıyıl tatilinin hemen ardından da Kurban Bayramı tatili gelecek...
Okulların açık olduğu gün sayısının, kapalı olduğu gün sayısından daha az olduğu bir başka ülke bulmak gerçekten zor. Türkiye'de kağıt üzerindeki eğitim süresi 180 iş günü. Ancak uygulamada, ekstra ve zorunlu tatiller nedeniyle hemen her yıl 170 güne kadar iniyor.
Çağdaş saydığımız ülkelerde ise bu süre 190 ile 245 gün arasında değişiyor. Üstelik onlarda sabahtan akşama kadar tam gün eğitim yapılırken, bizdeki okulların yarıdan fazlasında ikili, hatta üçlü eğitim gerçekleşiyor. Yani okulda kalınan süre, gün olarak değil de, saat olarak hesaplansa, çocuklarımızın okulda bulunduğu zaman dilimi Japonların üçte biri oranına iner.
Okullar için durum böyle de çalışanlar için durum farklı mı? Alın birini, vurun diğerine. Yine tatil sıralamalarına baktığımızda en üst sıralarda yer alıyoruz. Üstelik hükümet tarafından verilen iki tatil arasındaki birleştirici ekstra tatiller olmadan.
ABD'nin 1999'daki resmi tatil süresi 10 gün. Diğer bazı ülkelerde de durum şöyle: Rusya 8, Çin 7, Yunanistan 12, İngiltere 8, Fransa 12, Türkiye 14.
Okullar, cuma günü üç haftalık tatile giriyor. Önce bayram, ardından da yarıyıl tatili. Bu yüzden ödev tartışmaları şimdiden başladı. Verilsin mi, verilmesin mi? Verilecekse az mı olsun, çok mu?..
Öğretmenler, hele tatil uzun olunca, kesinlikle ödev verilmesinden yanalar. Veliler de, arada fazlasına itiraz edenler çıksa da hala ödeve hoşgörüyle bakıyor.
Ödeve şiddetle karşı çıkanlar ise öğrenciler ve bakanlık. Öğrenciler yıl içerisinde çok sıkboğaz edildiklerinden, bakanlık da sesini yükselten velilerin tepkisinden çekiniyor.
İlköğretim 1 ve 3. sınıflardaki iki çocuk velisi olarak benim önerim ise, dozajı ve içeriği iyi ayarlandığı takdirde ödev verilmesinden yana. Ufaklık okumayı daha yeni söktüğü için, eğer üç hafta hiç kitabı, defteri eline almazsa kesinlikle bildiklerini de unutur. Büyüğe de tatilini kısıtlamayacak şekilde örneğin araştırmaya, okumaya yönelik ödevler verilebilir...
Batılı ülkelerde öğretim yılı genelde iki yerine dört yarıyıla ayrılıyor. Böylece hem uzun tatiller nedeniyle öğrencilerin okuldan soğumaları önlenmiş oluyor. Hem de bizde 4 aya varan uzun yaz tatili, bir - iki aya indiriliyor.
Türkiye'nin eğitim takvimi elli yıl öncesi tarım toplumuna göre düzenlendi. Yaz aylarında insan gücüne dayalı ekim ve hasat dönemleri çok uzun sürüyordu. Bu yüzden uzun yaz tatilleri bir ölçüde zorunluluktu. Oysa şimdi ekim de, hasat da birkaç haftaya sığıyor. Üstelik iklim de çok değişti...
Özetin özeti: Bir yandan bakanlık koltuğuna kimin atanacağını, öte yandan da tatil konusunun günümüz koşullarına göre ne zaman ele alınacağını merakla bekliyoruz.




Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr