Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       MİLLİ Eğitim Bakanlığı 8 yıllık kesintisiz eğitimden sonra Türkiye açısından çok önemli bir projeye daha imza atıyor. Anlatılanlar insanı öyle heycanladırıyor ki, acaba bütün bunları Türkiye olarak biz mi yapacağız diye şüpheye düşmemek elde değil.
Teknoloji destekli eğitim projesi için ilk ihale aralıkta gerçekleşecek. Bunun anlamı dünyanın en gelişmiş ülkeleriyle birlikte Türkiye de, başta bilgisayar olmak üzere çağdaş teknolojileri eğitimin emrine verecek.
Bu konudaki kuşkularımızı, sürekli dile getirdik. Yine hatırlatmakta yarar var. Bugüne kadar eğitim konularının uzağından yakından geçmeyen bazı kişi ve kuruluşların, milyarlarca dolarlık bilgisayar ve yazılım ihalesi söz konusu olduğunda nasıl eğitim dostu şapkası giydiklerine şaşırdığımızı söylemiştik. Bu şaşkınlığımız hala devam ediyor. Asli işini unutup, kendini eğitime, daha doğrusu bilgisayara adayanların amaçlarının gerçekten çağdaş bir eğitim mi, yoksa bilgisayar ve yazılım ihaleleri mi olduğunu pek çıkaramadık...
Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı yoğurdu üfleyerek yiyiyor. Üzerimize öylesine baskılar var ki, bunların şaibesinden kurtulup en doğru kararı vermeye çalışıyoruz diyorlar.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın milyarlaca dolarlık bilgisayar destekli eğitim projesi Dünya Bankası'ndan geçmiş. Kredinin önemli bir bölümünü de onlardan alacaklar. Dolayısıyla Dünya Bankası'nın ortaya koyduğu kıstaslara bir güvence olarak sarılıyorlar.
Ama daha önce yedikleri kazıklardan da tecrübe kazanmışlar ki TÜBİTAK'ın öncülüğünde ODTÜ, İTÜ, Boğaziçi, Ege ve Anadolu Üniversitesi'nin katılımıyla bir şirket kurulmuş. Bu şirket hem dünyadaki gelişmeleri izleyerek Milli Eğitim'e danışmanlık yapacak, hem de Türkiye içerisinde üretilecek yazılım projelerini destekleyecek.
Bakanlık, olaya eğitimden çok ticari yaklaşan firmalar konusunda da koruma mekanizması oluşturmuş. Bugüne kadar olduğu gibi önce bilgisayar değil yazılım alıyor. En doğrusunu da yapıyor. Üç ayda bir modelin değiştiği bilgisayar pazarında, Türkiye'nin teknoloji çöplüğü haline gelmemesi için, atılacak her adımın önemi var. MEB bu konuda "Biz de artık akıllandık. Eskiden önce bilgisayar ardından yazılım alıyorduk. Sonra ikisini birden aldık. En son geldiğimiz nokta ise önce yazılım, sonra makine" diyor.
Bu konuda dünyada en büyük kazığı Fransızlar yemiş "her okula bir bilgisayar" derken eskimiş modellerin çöplüğüne dönmüşler. Geçtiğimiz aylarda Paris'te yapılan Bilgisayar Destekli Eğitim Konferansı'nda başta Türkiye olmak üzere konuya ilgi duyan tüm ülkelere birikimlerini aktarmışlar. Önce yazılım ihalesi fikri de burdan çıkmış...
Dev bilgisayar şirketleri, diz üstü bilgisayarları okul çantası haline getiren projeyi bitirme aşamasındalar. Öğrenci artık dersini de, ödevini de, öğretmeniyle diyaloğunu da, kütüphane ziyaretlerini de hep bilgisayar üzerinde gerçekleştirecek.
Özetin özeti: bu konuda hem geride kalmamalıyız, hem de her kuruşumuzu en iyi şekilde değerlendirmeliyiz. Her şeyin ticareti olabilir ama eğitim ve din gibi konular ne olur istismar edilmesin!..





Yazara E-Posta: A.Guclu@milliyet.com.tr