LGS ve YKS’de adayların ve ailelerinin yıllardır çektikleri çile hâlâ bitmedi. Şimdi de tercih, kayıt, barınma, burs ve gidecek bir okul bulamamanın sıkıntılarıyla mücadele ediyorlar.
Yaz geldi, geçiyor, hâlâ tatil yüzü göremediler. Umarız, her şey gönüllerince olur ve yaz bitmeden, okullar açılmadan gönüllerince bir tatil yaparlar.
Pek çoğu farklı bir kente gidecek, hemen hepsi yeni bir liseye ve üniversiteye başlamanın zorluklarını ve heyecanını yaşayacak.
Yeni bir ortam, yeni arkadaşlar ve ardı arkası gelmeyen sorunlar onları bekliyor. İşte bu yüzden yılların sınav yorgunluğunu bir an önce üzerlerinden atmaları gerekiyor.
Başlangıç ne kadar keyifli olursa devamı da öyle gelir.
Dönüm noktası
Tercih sıralaması düşünce bazında en kolay olanı ama iş oturup liste hazırlamaya geldi mi en zor olanı o!
Üniversite ve meslek seçimi, hayattaki en zor kararlardan biri. Geleceğinize yön veriyorsunuz.
Yani bir anlamda tam bir dönüm noktası.
Doğru bir seçim size iyi bir gelecek vadederken, yanlış bir tercih tüm hayatınızı altüst edebilir. Maceradan maceraya sürükleyebilir.
Adaylar da aileleri de tercihler konusunda artık fazlasıyla bilinçlendiler. Popüler olanı, söyleneni ya da kendilerine dayatılanı değil, doğru olanı seçiyorlar. Üniversiteye girmenin her şey olmadığını anladılar çünkü işsizlik sıralamasının en tepesinde onlar yer alıyor. Lise seçerken artık ille de şu lisesi demiyorlar çünkü hiçbir özelliği olmayan mahalle liselerine de Anadolu lisesi tabelası asıldı.
Her yıl yüz binlerce lira harcadıkları kolejlere de üniversitelere de artık olmazsa olmazlardan biri olarak bakmıyorlar çünkü onları bitirince de değişen çok fazla bir şey olmuyor.
İşte bu yüzden, doğru lise, doğru üniversite, doğru meslek seçimi artık her zamankinden çok daha önemli ve fazlasıyla ciddiye alınması gerekiyor.
Tek ölçü puan olmamalı
En iyi okul ve meslekler konusunda herkese ortak bir reçete sunmak yanlışların en büyüğüdür.
Benim için doğru olan, sizin için çok yanlış olabilir.
Bu yüzden, başkaları için doğru olanı değil, sizin için doğru olanı araştırmalı, bulmalı ve onu tercih etmelisiniz. Okullardaki ya da gideceğiniz kentteki sosyal yaşam, sizin olmazsa olmazlarınızdan biriyse, ki öyle olmalıdır, gitmeyi düşündüğünüz öğretim kurumlarını bir de bu gözle araştırmalısınız, yoksa o öğrencilik yılları size zehir olur.
Zaman, günümüzün en önemli değerlerinden biri.
Uzaktaki bir okula gitmek için günde fazladan üç dört saat kaybedecek ve karşılığında çok da fazla bir şey almayacaksanız, bu seçeneği bir kez daha düşünmelisiniz.
Yabancı dili çok önemsiyor ve bu kırmızı çizginiz ise söylenenlere değil, sonuca bakmalısınız. Yani, mezunlarla konuşmalısınız, dil konusundaki performansları ne düzeyde onu öğrenmelisiniz. Ya da birkaç üniversiteyi arayıp, o liseden mezun olanların ne kadarı yeterlilik sınavını aşıyor, onu öğrenebilirsiniz.
Tercih sıralamasında tek ölçü asla ve asla puan ve yüzdelik dilimler olmamalıdır.
Yani ayrıntılar çok önemli ve sizin için en önemli olan detaylar ne ise onlardan asla vazgeçmeyin. Çünkü tercih sisteminin can alıcı noktası aslında budur.
Son karar
Peki, bundan sonrası için nasıl bir yol haritası izlenmeli?
Her şeyden önce, tercih listesine son şeklini vermeden bazı konularda ön kararlar almakta yarar var. Yoksa liste hazırlarken kafanız daha da karışabilir. Bu da yanlış sıralamaya neden olabilir.
*Örneğin önceliğiniz iyi bir üniversite mi, iyi bir yabancı dil mi, kariyer ve iyi bir kazanç mı, yoksa hayalleriniz mi?
*Ailenizin oturduğu kentteki bir üniversite mi? Yoksa başka kentler de olabilir mi?
*Vakıf mı, devlet mi? Ekonomik açıdan özgür müsünüz? 4-5 yıllık bir yükü kaldırabilir misiniz?
Burs alsanız bile yaşam giderlerini karşılayabilir misiniz?
*Hangi mesleği düşünüyorsunuz? Örneğin tıp ve mühendislik mi yoksa hukuk, iktisat mı ya da üniversite olsun da neresi ve hangi meslek olduğu hiç önemli değil mi?
Özetin özeti: Şu günlerde akıl veren de kafa karıştıran da çok olur. Oysa her adayın doğruları ve gelecekten beklentileri çok farklı. Bu yüzden, herkesi dinleyin ama son kararı mutlaka siz verin.