Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Başlıktaki sözler Ahmet İzzet Paşa’ya ait.

O da kim demeyin. Osmanlı’nın son döneminde çok önemli görevlerde bulunan bir devlet adamı.

1864’te Manastır’da doğdu.

1. Dünya Savaşı sırasında 2. Ordu ve Umum Kafkas Orduları Grup Kumandanlığı’na getirildi.

1919’dan 1921’e kadar çeşitli bakanlıklarda bulundu, 1. Dünya Savaşı’nın son günlerinde de sadrazamlık yaptı.

Cumhuriyet döneminde herhangi bir görev almayan Ahmet İzzet Paşa 1937’de İstanbul’da vefat etti.

Peki Mustafa Kemal’e kızgınlığı nereden geliyor?

Haberin Devamı

Cumhuriyet döneminde, pasifize edilmesinden ve Nutuk’taki “Efendiler, Ahmet İzzet Paşa, ekmeği ve nimeti ile yetiştiği Türk milletinin içinde kalarak, ona en acı ve kara günlerinde hizmet etmeyi, Vahdettin’in hizmetinde olmaya tercih edememişti” ifadesinden olabilir...

Timaş Yayınları’ndan çıkan Feryadım’a geçmeden önce isterseniz gelin, Kurtuluş Savaşı dönemindeki Ahmet İzzet Paşa’ya bir göz atalım ve Mustafa Kemal’e kızgınlığının nedeni ne, onu anlamaya çalışalım:

“19 Mayıs 1919’da padişah Vahidettin’in özel emri ile Harbiye Nazırı olarak Damat Ferit Paşa kabinesine katıldı.

Damat Ferit’in istifasından sonra kurulan Ali Rıza Paşa kabinesi döneminde (Eylül 1919 - Şubat 1920) Sivas Kongresi Heyet-i Temsiliyesi ile ilişkileri yürüttü.

5 Aralık 1920’de eski sadrazam Salih Paşa ile birlikte, Mustafa Kemal’le görüşmek üzere Bilecik’e geldi. Görüşmenin amacı, Ankara’daki yeni hükümetle İngiltere arasında diplomatik bir temasla Yunan işgaline son vermek ve Sevr Antlaşması’nın tadilini sağlamaktı. Ancak Mustafa Kemal Bilecik görüşmesinden sonra iki paşanın İstanbul’a dönmesine izin vermeyerek onları üç ay süreyle Ankara’da alıkoydu.

İzzet Paşa Mart 1921’de İstanbul’a döndükten sonra Tevfik Paşa kabinesinde Hariciye Nazırı oldu. 4 Kasım 1922’de Osmanlı devlet teşkilatının lağvına kadar bu görevde kaldı. Ankara’da iken İstanbul hükümetlerinde görev almayacağına dair söz vermesine rağmen bu görevi kabul etmesi, Atatürk tarafından Nutuk’ta ağır kelimelerle eleştirilir ve İzzet Paşa ‘halife taraftarlığını hayatının sonuna kadar korumakla’ itham edilir.

Haberin Devamı

Cumhuriyetten sonra emekli maaşıyla geçindi. 1934’te İstanbul Elektrik Şirketi yönetim kurulu üyeliğine atanarak ‘bir mikdar hakkı huzur alması’ sağlandı.” (Vikipedia)

Yani kendisine ne kadar karşı olunsa da ölümüne kadar geçimi düşünülmüş!

‘Feryadım’

Timaş, yayına aldığı yeni kitabı için bakın neler diyor:

“Osmanlı İmparatorluğu’nun son sadrazamlarından Ahmet İzzet Paşa’nın anılarını anlattığı ‘Feryadım’ Millî Mücadele’nin karanlıkta kalan yönlerine ışık tutuyor. İmparatorluğun içinde bulunduğu çaresizliği içeriden gören Ahmet İzzet Paşa, ‘Feryadım’da, Anadolu’da başlayan Millî Mücadele’nin saltanatı ve halifeliği düşman işgalinden kurtarmak için başlatıldığının unutulmaması gerektiğini söylerken, dengelerin zaman içinde değiştiğini ve amaçtan sapıldığını anlatıyor. ‘Tekrar ediyorum, Anadolu’daki milli ayaklanma kuşkusuz bizim için en esaslı kurtuluş sebebi oldu’ diyor ve ekliyor: ‘Yunan istilâsının uzaklaştırılmasıyla yeni bir devlet için nispeten dar bir sınır dâhilinde, fakat buna karşılık birlik içinde, yekpare ve çeşitli unsurlar ve inançların yüzyıllardan beri çıkardıkları zorluk ve bozgunculuktan kurtulunmuş olarak devam ve süreklilik imkân dâhiline girdi. Bütün bu fırsatlara rağmen, milli harekâtın başlatıcısı ve en ileri gelen lideri Mustafa Kemal Paşa’yla onun emrindeki birkaç kişinin mevki ve şan hırsı yüzünden kadim Osmanlı Devleti ve muazzam İslâm Hilâfeti söndü ve perişan olup gitti...”

Haberin Devamı

Özetin özeti: Keşke yakın tarihimizi ve Atatürk’ü yeterince anlayabilseydik. İşte o zaman, Osmanlı’nın son dönemini ve Halife’nin gelin yanımızda olun davetine İslam coğrafyasının nasıl duyarsız kaldığını daha net görebilirdik!..