Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Üniversite sınav maratonu bitti. Şimdi sırada üniversite ve meslek seçimi var.
Peki hangisi daha önemli?
Kimilerine göre, marka bir üniversite olsun da, hangisi olursa olsun. Kimilerine göreyse, önemli olan meslek, o fakülteye girsin de Türkiye’nin neresi olursa olsun, hiç önemi yok. Bazıları için de ne meslek ne üniversitenin bir önemi var. Onlar için önemli olan yaşanılacak kent. O kente gitsin yeter, gerisi hiç önemli değil.
Bir de ailesinin bulunduğu kentten yani evden uzaklaşıp özgürlüğüne kavuşmak isteyenler var ki, onlar için hiçbir şeyin önemi yok. Tek istekleri var, o da bir an önce evden uzaklaşmak! Garip ama bu gruba girenlerin sayısı her geçen gün artıyor...
İsterseniz gelin şimdi bu yönelimleri tek tek ele alalım ve siz ya da çocuğunuz hangi gruba giriyorsa, bir an önce kararınızı verip, en doğru seçeneği bulmaya çalışalım...

Üniversite önemli diyenler
Bazı öğrenciler tüm tercihlerini tek üniversite üzerine yoğunlaştırıyor. Örneğin ODTÜ, Boğaziçi, Ege ya da İstanbul Üniversitesi. Farklı bir seçenek aklının ucundan bile geçmiyor. Bölüm hiç umurunda değil. Mühendislik, iktisat ya da sosyoloji. Olsun da hangisi olursa olsun...
Çift ana dal yaparım ya da bölüm değiştiririm diye de kendilerini teselli ederler ve bir başka üniversitede, çok daha istedikleri bölümlere girebilecekken, hiç akıllarında olmayan bölümlere razı olurlar. Yaptıklarının hata olduğunu anladıklarında ise iş işten çoktan geçmiştir.
Çünkü asıl olan meslektir ve bir ömür boyu sürer, öğrencilik ise 4,5 yıl!..

Meslek önemli diyenler
Hukuk, tıp, eczacılık, öğretmenlik, mühendislik gibi spesifik meslekleri ısrarla isteyenler için önemli olan o unvanı kazanabilmektir. Üniversitenin nerede olduğunun hiç önemi yoktur. Çünkü hayallerini süsleyen tek meslek odur.
Tüm tercihlerini, puan sıralamasına göre o yönde yapar. Artık neresi olursa. Yatay geçişle daha iyi üniversitelere geçerim diye düşünür, lisansta kaçırdığı büyük üniversite fırsatını yüksek lisans ya da doktorada yakalamaya çalışır.
Popüler bir üniversiteden mezun olmak elbette önemli derler ama bireysel yetenekleri sayesinde o engeli de aşacaklarına inanırlar...
Bırakın üniversiteyi, sınava girerken bile, ille de şurası olsun diye kent seçenler var. Onların öncelikli hayali herhangi bir yerde değil, gidip o kentte okumaktır.
Türkiye’nin neresinde yaşıyor olurlarsa olsunlar, gençlerin hiç tartışmasız favori kenti İstanbul. İzmir, Eskişehir, Ankara, Antalya, Kocaeli de bunlardan bazıları.
Sırf İstanbul’da okumak için en olmadık üniversiteye ve fakülteye razı olan öğrenci sayısı çok fazla.
Kimi yaşanılası kent olarak gördüğü için kimi de hem çalışır hem de okurum diye zorunluluktan seçiyor. Bazıları da var ki, ya özellikle kaçıyor ya da dağıtmasınlar diye ambargolu şehirlerden uzak tutuluyor.
Anlayacağınız, tercihler aşamasında öğrenim görülecek kent çok önemli. Çünkü, kazananların yüzde 70’ten fazlası, ailelerinin bulunduğu kentten farklı bir kentteki üniversitede öğrenim görüyor...

İlle de özgürlük diyenler
Üniversite adayları içerisinde ne istediğini en iyi bilenler onlar. İlle de farklı bir kente gitmek istiyorlar. Kimileri ayakları üzerinde durup özgürlüklerini ilan etme çabası içerisinde, kimileri ise aile baskısından kurtulmanın peşinde.
Anne babaların artık her kentte üniversite açıldı, niye bu kadar uzağa gidiyorsun dayatmalarına karşı, onlarca farklı senaryoları var ve birinden birisi mutlaka işe yarıyor. Bu gruptakiler için en büyük handikap, özgürlüklerini ilan ettiklerinde, aradıklarını bulamamanın getirdiği kafa karışıklığı.
Örneğin gittikleri kentte, üniversiteye ya da fakülteye uyum sağlayamamaları, barınma ve sosyal çevre konusunda sıkıntı çekmeleri ve en önemlisi de aileden uzak yaşamanın, hele ilk kez ayrılıyorlarsa, o kadar da kolay olmadığı...
Bu yüzden sık sık kent değiştirenler var. Üniversiteyi kazananlardan çok önemli bir bölümünün, eski öğrenciler olması bu yüzden!..

Doğru olan ne?
Tercihler konusunda eminim ki kafanız karışıktı, bu yazıyı okuduktan sonra daha da karışmıştır. Ama bütün seçenekleri yeterince irdelemeden de doğru karar alınamıyor.
Genç Bakış için her hafta farklı bir kentteki, farklı bir üniversiteye gittiğimizde, yayından önce memnuniyet anketi yaparız ve yukarıda yazdığımız her satır o anketlerin bıraktığı bir tortunun sonucu...
En doğru üniversite ve en doğru mesleğe gelince, ayağınızı sürterek gitmeyeceğiniz, bir ömür boyu o mesleği severek yapacağınız, kısa bir dönem için olsa da o kentte yaşamaktan keyif alacağınız, kısacası kazandığınızda aklınızın başka bir yerde kalmayacağı bir yer olmalı.
Özetin özeti: Geleceğinizi sakın şansa bırakmayın!..