Sokağa çıkma yasağına rağmen, 10 yaşındaki çocuğunu sokağa çıkartan baba, görevliler kendisini uyarınca, “Çocuk benim değil mi, ölürse ölür, size ne” demiş!
Dolmuşlar, kahvehaneler hâlâ dolu dolu. Bütün bunlar bize, “Deprem değil, ihmaller öldürür” sözünü anımsattı. Sanki koronada da durum farklı değil!
Koronavirüs hepimize çok çektirdi ama aklını başına getirdi. Hâlâ gelmeyen varsa, onlar için gerçekten de yapacak bir şey yok demektir... Bu arada öğrendik ki paraymış, güçmüş, şöhretmiş, hepsi yalanmış!
Paran varsa, hadi harca harcayabiliyorsan. Güçlü ve şöhretliysen hadi meydan oku o zaman koronaya!
Kullanılmadığında hiçbir işe yaramayan petrol gibi, akıllı teknoloji üretenlerin maske karşısındaki şaşkınlığına da şahit olduk!..
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak söylemi daha şimdiden bir slogan olmanın çok ötesine geçti. En temel hakkın yaşam hakkı olduğunu herkes bilir ama hiç kimse ciddiye almazdı ama gördük ki sağlık yoksa gerisi hikâye!
Yaşam hakkından sonra gelen en temel hakkın eğitim olduğunu da hepimiz çok iyi biliyoruz ama hâlâ onu da ciddiye alan yok.
Sınav odaklı eğitim sisteminin nasıl çöktüğünü eğer şimdi de göremediysek, bir daha hiç göremeyiz.
Koronayla birlikte, sanal güçlerin değil, maske gibi en ufak ve en basit ürünlerin bile ne kadar önemli olduğunu anladık.
Evlere kapanınca, anladık ki, birileri üretmezse, biz tüketmeyeceğiz! Bu yüzden üretmekten, asla vazgeçmemeliyiz.
Peki, o üretenler kim oldu? Sınav şampiyonaları mı yoksa bir mesleğe gönül verip, onu en iyi şekilde yapanlar ve sınavlarda iyi puan alamadı diye değersizleştirdiklerimiz mi?
Evde, düşünmek için çok vaktimiz var. Neler olur, düşünmeye biraz daha zaman ayıralım ama bu kez, biraz farklı düşünelim!..
Neler değişti?
Bu ara herkes herkesi düşünmeye sevk edici bir şeyler yapıyor. Grin Finder da farklı tespitler yapmış. Onlara göre, koronayla birlikte neler değişti? İşte o çarpıcı saptamalardan bazıları:
- Koronavirüsün hayattaki önceliklerimizi değiştirdiğini gördük.
- Avrupalıların göründükleri kadar eğitimli olmadıkları anlaşıldı.
- Ölümün ırk, deri rengi, sosyal durumu ayırmadığını gördük.
- Hiçbir zaman vazgeçmeseler de sağlık çalışanlarının yalnız, terk edilmiş ve unutulmuş olduklarını gördük.
- Festivaller yerine sağlığa daha çok yatırım yapmamız gerektiğini anladık.
- Daha çok hastane, daha az savaş derken hata yapmadığımızı anladık.
- Sağlık profesyonellerinin futbolculardan daha değerli olduğunu gördük.
- Çocukların doğada özel bir yere sahip olduklarını öğrendik!..
Bizden saptamalar
Yukarıdaki tespitleri Instagram’da (abbasguclutr) paylaşıp, siz ne dersiniz diye sorduk, işte onlardan bazıları:
- Bilime yapılan yatırımın, 2020’de toptan, tüfekten daha öncelikli olduğunu ve savaşmamız gereken ilk şeyin cehalet olduğunu gördük.
- Sanatın kendimizle, çocuğumuzla vakit geçirmemizde, düşünmemizde ne kadar önemli olduğunu gördük.
- İnsanoğlunun ne kadar aciz olduğunu, dünyanın gerçek sahiplerinin doğa ve doğada yaşayan canlılar olduğunu hepimizin artık anlaması gerektiğini düşünüyorum.
- Dünya devleri savaş endüstrisine yatırım yapacağına, sağlığa yatırım yapılması gerektiğini gördü. Bir maske, bir eldivene muhtaç oldular.
- Ailemizle evde vakit geçirmenin ne kadar önemli ve değerli olduğunu gördük.
- Ölüm akla gelmeden, iyilik, adalet, eşitlik kavramlarının hatırlanacağı yoktu. Evrensel insan sevgisine ulaşmak için daha büyük bedeller ödemeyiz umarım.
- Az şeyle mutlu olmayı, huzuru ve insana değer vermeyi öğrendik
- Kıymet verdiğimiz birçok şeyin aslında kıymetli olmadığı, kıymetsiz olduğunu düşündüğümüz birçok şeyin de aslında ne kadar kıymetli olduğunu fark ettik.
- Sosyal güvencesi olmayınca, insanların mesleklerinden ne kadar çabuk soğuduğunu ve onların değerinin ancak böyle bir durumda anlaşıldığını gördük.
- Öğretmenlerin, çocukların eğitimi için ne kadar elzem olduğunu ve ebeveynlerin çocuklarına ve eşlerine katlanamadıklarını gördük.
- Ne kadar eğitimsiz olduğumuzu anladık.
- Sırf kendini düşündüğü için milyarlarca insanı riske atan yaşlı, genç ve orta yaş şekline bürünmüş canavarlar gördük.
Özetin özeti: Birkaç ay sonra sular durulduğunda, hiçbir şey yokmuşçasına yola devam edeceksek olursak, yuh olsun hepimize!