SON 30 yıldır Milliyet'te çalışıp da Eren Ağabey'yi tanımayan yoktur. Dahası medya dünyasında, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunları ve sendikacılar arasında da onu sevgi ve saygıyla anmayanı bulmak çok zordur.
Yüzü hep güler. Müthiş bir hoşgörü yelpazesi var. Kavgayı, kini, arkadan konuşmayı, adam kazıklamayı hiç ama hiç sevmez. Gazetenin ağabeyi, öğrencilerin en sevdiği hocası Eren Ağabey'in son bir yılda yaşadıklarını Allah kimseye yaşatmasın. 9 ayda babası, oğlu ve eşini yitirdi...
Mutluydu, coşkuluydu, huzurluydu. Ta ki o kahredici trafik kazasına kadar. Oysa 1988'e çok büyük umutlarla girmişti. Ama 8 Mart'ta 23 yaşındaki mühendis oğlu Onur'un dikkatsiz bir şoförün kurbanı olması. Yaşamını altüst eden kabuslar zincirinin bir başlangıcıydı. Ailece yıkıldılar. Ama o her şeye rağmen içi kan ağlasa da dimdik ayaktaydı.
Sevgili eşi Zehra Abla, karşısında mum gibi eriyor, aile büyükleri dayanılmaz acılar içindeydi.
Birbirlerini teselli ediyorları, ama Onur'un acısı dinecek gibi değildi. Zehra Abla, Onur'suz bir hayatı sırtında taşıyamıyordu. Onunla yatıp onunla kalkıyordu. Bu arada kalp kapakçığının küçülmesi bile umrunda değildi. Peş peşe ameliyatlar geçirdi. Yaşama biraz dört elle sarılsa her şey çok daha farklı olacaktı. Ama o Onur'una kavuşmak istiyordu. Onur'un yeni yıla rastlayan doğum gününü onsuz kutlamayı içine sindiremiyordu. Tüm aile yılbaşını üzüntüsüz atlatabilmenin umudu içindeydi. Olmadı...
Zehra Abla önceki gün Onur'una kavuştu. Ölüm ilanı böyle başlıyordu ve şöyle devam ediyordu:
Çok sevdi, çok sevildi.
Ama evlat acısı ağır bastı.
Sonunda biricik sevgilimiz
Zehra, Onur'una gitti.
Bundan sonra onlar için
ayakta kalmaya çalışacağız.
Bizler iyi bir eşi, melekler gibi bir anneyi,
Sizler candan bir dostu yitirdiniz.
Acımız sonsuz.
Eren ve Zeynep Güvener
Zehra Abla'nın son yolculuğu yıllarca görev yaptığı İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladı ve Levent Camii'nin ardından Zincirlikuyu mezarlığında son buldu.
Eren Ağabey bu acıya, sevgili kızı Zeynep için dayanmaya çalışacak. Yüzünün artık eskisi kadar gülmeyeceğini biliyoruz. Ama o yine yeri geldiğinde onca acısına rağmen bizlere güç ve moral vermeye devam edecek...
Dikkatsiz şoför Mehmet Koruk'un bir anlık dalgınlığı, sadece Onur'un ölümüne neden olmadı. Annesini de ölüme götürdü. Vicdanı sızlıyor mu bilmiyorum, ama direksiyon başına geçen herkese bu dikkatsizlik önemli bir ders olmalı!..
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr