HİKMET Uluğbay'ın son bir haftadır yaşadığı sıkıntıyı, herhalde kimse yaşamamıştır. Hükümet açıklanmasına rağmen hala yoğun bir baskı altında. Bakanlar Kurulu'nun ilanından önce "sakın eğitimi bırakmayın" diye temennilerini dile getirenler, şimdi de "istifa et" diye seslerini yükseltmeye başladılar.
Bu beklentilerin nedeni de, bizzat Uluğbay'ın bugüne kadar sergilediği tutum. Eğitime, demokrasiye, laikliğe, Atatürk ilkelerine, çağdaşlığa sıkı sıkıya bağlı olduğunu samimi bir şekilde gösterdi. İrticayla mücadelede politakcı gibi değil, devlet adamı gibi davrandı. Kendisini milli eğitimle öylesine özdeşleştirdi ki, olası bir DSP iktidarında, banko Milli Eğitim Bakanı olarak görülmeye başlandı. Üstüne üstlük bir de Çiller'in dayatması söz konusu olunca, o koltukta oturması daha fazla istenmeye başlandı.
Milli Eğitim'den başbakan yardımcılığına kaydırılınca, bu kez istifa tartışmaları gündeme geldi. Bu beklentinin sorumlusu da yine kendisi. Çünkü 8 yıllık kesintisiz eğitimi Milli Eğitim Şurası'ndan geçiren Milli Eğitim eski Bakanı Turhan Tayan'ı, eğitime değil de lider ve parti disiplinine bağlılığı nedeniyle fazlasıyla eleştirmişti.
Şimdi aynı duruma kendisi düştü. Eğitime gönül verdiğini bildiğimiz halde, parti disiplini gereği yüreğine taş basıp olup biteni kabullenmek zorunda kaldı. Çiller dayatmasından sonra eğitim dışında başka bir bakanlığı kabul etmeyeceğini açıklaması onurlu bir davranış olurdu. Kendisini daha da yüceltirdi. Ama politik hayatının sonu da olabilirdi. Oysa, politika uzlaşma sanatıydı. O da uzlaşmayı yeğledi...
Uluğbay ve eğitimin geleceği konusundaki kaygılarımız Başbakan Ecevit'i üzmüş. Dün, zarif üslubuyla son gelişmeleri anlattı. Ne bizim, ne de kamuoyunun "eğitime verilen öncelik ve irticayla mücdelede" en ufak bir tereddüde düşmememizi istedi. Uluğbay'ı, ekonomideki uzmanlığına ihtiyacı olduğu için başbakan yardımcılığına kaydırdığını ama, eğitimle olan bağının hiç eksilmeyeceğini, üstelik daha da yetkili kılındığını söyledi.
Başbakan Ecevit, Çiller'den kendisine Uluğbay'ın değiştirilmesi yönünde bir dayatma yapılmadığını da ısrarla vurgulayarak, konunun abartıldığını ve yeni Bakan Metin Bostancıoğlu'nun da büyük bir kararlılıkla Uluğbay'ın bıraktığı noktadan görevine devam edeceğini belirtti.
Ecevit'in anlattıklarına göre dış ekonomik ilişkilerde Uluğbay'ı yoğun bir çalışma takvimi bekliyor. Bütün bunlardan fırsat bulup Milli Eğitim, Kültür ve Gençlik bakanlıklarının eşgüdümünü sağlamaya nasıl zaman bulacak merak ediyoruz.
İyi niyetinden, dürüstlüğünden, samimiyetinden, ülke sevgisinden, Atatürk ilkelerine bağlılığından zerre kadar şüpheye düşmediğimiz Ecevit'i ve icraatlarını izlemeye devam edeceğiz. Umarız, Türkiye arzuladığı huzuru onun iktidarında bulur.
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr