ECEVİT'in ilk Başbakanlık koltuğuna oturuşu şaibeli olmuştu. Otel odalarında yapılan pazarlıklar sonucu 13 bağımsız milletvekilinin tamamı bakanlık koltuğuna oturtulmuş ve çeşitli menfaatlar sağlanmıştı. Bu bakanlardan Tuncer Mataracı ve Hilmi İşgüzar gibi bazıları Yüce Divan'da yargılanmış ve hapse atılmışlardı...
Ecevit'in dürüstlüğünden rakipleri de dahil hiç kimse tereddüt etmiyor. Ama ilişkileri hep şaibeli. Tıpkı 70'li yıllarda kurduğu hükümetler ve son yıllarda tarikatlarla girdiği ilişkiler gibi...
Bir oya bir bakanlık verdi. MSP ile iktidar uğruna imam hatip liselerinin orta kısımlarını açıp, ilahiyat dışındaki diğer tüm fakültelere girmelerine olanak sağladı. Son olarak da, tarikatlarla kol kola girerek onların hamisi oldu. Bütün bunları Türk toplumu unutmadı, unutmayacakta...
Ecevit, 56. TC Hükümeti'nin başbakan adayı olarak bir ayda ikinci kez görevlendirildi. Sanıyorum gelecek haftadan itibaren de resmen başbakan olacak. Bakalım bu kez hangi tavizleri vererek Başbakanlık koltuğuna oturacak demeye kalmadan, Çiller bombayı patlattı.
Uluğbay'ı istemiyorum. Sadece onu değil müsteşarı da, diğer kilit görevlerdeki Milli Eğitim bürokratlarını da...
Ecevit, DYP desteğiyle değil de Fazilet Partisi desteğiyle yola çıksaydı, onların da ilk isteği Çiller'inkinden farklı olmazdı. Nedeni açık: 8 yıllık kesintisiz laik, Atatürkçü eğitimi henüz içlerine sindirebilmiş değiller.
Ecevit birkaç aylık başbakanlık uğruna bu tavizi verecek mi? Gönlümüz vermemesinden yana. Ama bugüne kadar onu yakından izleyenler, maalesef hep bir ağızdan "verir, verir" diyorlar...
Çiller bu tavrıyla sadece kendi tabanına değil ANAP ve Fazilet'in İslamcı tabanına da seçim selamı veriyor. Yarın meydana çıkıp "Bakın imam hatipleri kapatan, türbanlarınızı açtıran, 8 yıllık kesintisiz eğitimi dayatan din düşmanı bakanı nasıl harcadım" diye fiyaka satacak. Amacı, ne daha iyi eğitim, ne de imam hatipler ve din. Tek arzusu birkaç oy daha fazla almak.
Bu çirkin ayak oyunlarına da siyaset diyorlar. Yazık çok yazık.
Şimdi bütün gözler yeniden Ecevit'te. Daha önce olduğu gibi yine pis bir tezgaha gelip en iyi bakanlarından birini mi harcayacak, yoksa Uluğbay'ı tekrar aynı göreve atayarak artık değiştiğini mi gösterecek? Hep birlikte izleyeceğiz...
Uluğbay, Milli Eğitimi, ülkücü, dinci, kadrolardan temizledi. Ama kesinlikle solcuları doldurmadı. Liyakatı öne çıkardı. Doğru neyse onu yaptı. Belki de ilk kez eğitimi politikacıların arka bahçesi olmaktan çıkarttı. Atamalar torpilsiz, ihaleler şaibesiz yapıldı...
Başbakan Yardımcısı yapılacağı duyumları geliyor. Umarız kabul etmez. O da müsteşarı Bener Cordan gibi eğitimle olan gönül bağını koparmaz. Devlet adamlığı ile politacılık arasındaki farkı, bilmeyenlere bir kez daha gösterirler.
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr