Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       GAZETEYE sürekli konuklarımız gelir. Dünkü konuğumuz ise Cezayirli bir gazeteciydi. İrticayla başları epey ağrımış, zor bela kurtulmuşlardı. Ne İran, ne de Afganistan olmuşlardı. Ama faturası ağır olmuştu. Seçimler askıya alınmış ve binlerce vatandaş terörün kurbanı olmuştu. İslami terörün en yoğun yaşandığı ülkelerden biriydi. Ama son yıllarda gündemden düşmüştü.
Cezayir'in en büyük gazetelerinden El Mücahit'in Yazı İşleri Müdürü Mulud Benmuhamed geldiğinde Cezayir'le ilgili dağarcığımda bu bilgiler vardı.
Daldan dala atlayıp peş peşe sorular yönelttim. Anlattıkları çok ilginçti. Üstelik o sürece giren Türkiye için de ilginç mesajlar veriyordu.
Önce Fransızlara kızdı. 1830'da ülkelerini işgal ettiklerinde ilk yaptıkları okulları kapatmak, anadillerini değiştirmek olmuş. Ardından yoğun bir kültürsüzleştirme politikası gelmiş ve halk eğitimden kopartılmış. 1962'de özgürlüklerine kavuştuklarında önem verdikleri en önemli konu eğitim olmuş. Halen de öyleymiş, ama 7 milyon yetişkin hala okur yazar değilmiş.
Cezayir'in nüfusu şimdi 29 milyon. Fransızlar kovulduğunda üç üniversite varmış, şimdi 200'ü aşkın fakülte ve yükseokul varmış.
Benmuhamed, eğitimin nasıl İslamlaştırıldığını ve İslami hareketin nasıl devleti ele geçirdiğini de şöyle özetledi:
"1962'de yeni bağımsızlığımıza kavuşmuştuk. Okul ve öğretmen yoktu. Hızla yeni okullar açılınca Arap ülkelerinden eğitimciler getirdik. Onlar da şeriatı getirmek istediler. Üç yıl önce, Yüksek Eğitim Konseyi toplanarak önemli kararlar aldı. Okullar şeriata asker yetiştiren kurumlar olmaktan çıkartıldı. Okulun işlevi ve eğitim programları kökten değişti. Vatandaşlık tanımı yeniden yapıldı."
Cezayirli gazeteci bugün artık cılız bir konumda olan İslami partilerin geçmişte güçlenmelerine de şöyle açıklık getiriyor:
"Uzunca süren tek parti döneminden sonra, halk bir umut ışığı olarak onlara sarıldı. Ama terör akıllarını başına getirdi..."
Cezayir'de bizdeki imam hatip benzeri okulların hiçbir zaman olmadığını ve irticanın Kuran kurslarından güç aldığına da dikkat çeken Binmuhamed, İslami terörün en büyük destekçilerinin de Batılı ülkeler olduğunu söyledi.
Fransızların ülkelerine uygarlık için gelip, eğitimi çökerttiğini, kültürel yoksullaştırma dönemi yaşattığını sık sık vurgulayan Binmuhamed, irtica ile mücadelede halk ile devlet diyaloğunun çok önemli olduğunu söyledi:
"Halkın irtica ile mücadele eden devlete destek çıkması çok önemli. Bu konuda medya ve aydınlara çok önemli görevler düşüyor."
Eğitimin ve aydınlanmanın İslamiyetin bir gereği, terörün ise İslamiyete aykırı olduğunu ve olaylara gazeteci objektifliğinde yaklaştığını anlatan Binmuhamed, Türkiye ile gözlemlerini de şöyle özetledi:
"Sokakta, gazete ve televizyonlarda gördüklerim, yaptığım görüşmeler bazı işaretler veriyor. Mücadele konusunda ise bir kararlılık göremiyorum..."





Yazara E-Posta: A.Guclu@milliyet.com.tr