TÜRKİYE'de işler hep ters gittiğinden, yaptığımız haberler de genelde olumsuz oluyor. Bu yüzden de pek sevilmediğimizi çok iyi biliyoruz...
Zaman zaman, özellikle de her yeni yılın başlangıcında, önceki yıllardan daha çok pembe konuları ele alalım istiyoruz ama, sonuçta ortaya çıkan tablo yine gri oluyor. Çünkü ne kadar pembe görmeye çalışsanız da kara toblo griden farklı görünemiyor...
Herkes kadar bizler de bir gazete okuyucusu, bir TV izleyicisiyiz. Sabah gazeteleri okurken karamsar haberler bizim de hoşumuza gitmiyor. Akşam haberlerinde kan revan görüntüler, coplanan öğrenci ve memurlar, dakikalarca süren polemikler izleyici olarak bizi de tiksindiriyor. Ama bunlar Türkiye'nin gerçeği... Arkadaşlarımızın yaptığı, sadece biraz abartı ve duygu sömürüsü...
Kötü haber çabuk yayılır derler. Gerçekten de öyle oluyor. Bir yerde bir olumsuzluk olmasın, anında bize ulaşıyor. Ama nedense iyi haberler aynı süratte gelmiyor. Bazen aylar yıllar sonra haberdar oluyoruz.
Türk halkının pek çok olumlu özelliğinden biri de fazlasıyla mütevazı olması. Gurur verici bir olayın kahramanı olduğunda, kimseler duymasın diye adeta çaba sarfediyor.
Çoğu zaman, yaptıklarının topluma örnek davranışlar olduğunu, reklam tarafı bulunmadığını, başkalarının da bu sevince, gurura ortak olması gerektiğini zor anlatıyoruz...
Umarız yeni yılda sevindirici haberler bombardımanına uğrarız. Fakslarımız, telefonlarımız yine bir şikayet, yine bir sıkandal haber için değil, müjdeli haberler için çalar...
Her ne kadar son günlerde yaptığımız bir haber nedeniyle muhatap olduğumuz bir bakandan, oturduğu makama hiç yakışmayan sözler işitsek de, trafiği çözmek için değil de, daha da karmaşıklaştırmak isteyen bir trafik komiserinden mafya vari tehditler alsak da, gönülden desteklerimizi görmemezlikten gelen paragöz valilerle yüz yüze gelsek de canımızı sıkmayacağız...
Atatürk gibi bizim de en büyük umudumuz gençler. Yeniliğe, bilgiye, teknolojiye, akla, sağduyuya, hoşgörüye gönülden inanan bir gençlik geliyor.
Her ne kadar aldıkları eğitim yetersiz olsa da, anne - babaları, öğretmenleri dahi büyükler kendilerine pek inanmasalar da, onların içindeki kıvılcım Türkiye'yi aydınlık yarınlara götürecek.
TV'de birbiriyle çatışırken izlediğimiz ya da türbanımı çıkartmam diye ideolojik söylem içinde gördüklerimizin oranı yüzde 1 bile değil. Geride kalan yüzde 99'luk bir öğrenci grubu var ki, tek özlemleri daha iyi bir gelecek ve daha aydınlık bir Türkiye...
Bugüne kadar içlerindeki kıvılcımı pek dışarıya yansıtamadılar. Ama 1999, onların yılı olacak. Tıpkı daha iyiyi, güzeli arayan büyüklerin olduğu gibi.
Gelin bu yıl Türkiye'yi karanlığa götürmek isteyenlere, hak etmediği kılıfa sokmaya çalışanlara karşı hep birlikte sesimizi yükseltelim. Karamsar manzaralardan çok daha fazla, parlak görüntülerin de olduğunu utanarak, sıkılarak değil gururla gösterelim.
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr