25.11.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:
Â
      Onunla 15 yaşımdayken tanışmıştım. Yüzlerce yıl öncesinden anlatıyordu insan olmanın ağırlığını ve aptallığını.
      Onun yüzünden günlük tutmaya başladım. Onun sayesinde okul başkanı seçildim, başkanlığımın iki gün sonra iptal edilmesinin sebebi de yine o idi...
      Yirmili yaşlarda DENEMELER’i yine karıştırdığımda, içimdeki meleğin elinde bir kırbaç olduğunu gösteriverdi birden! Aç kalmanın ya da ağlamanın, çaresizlikle uzaktan yakından ilgisi olmadığını onu tekrar, tekrar okudukça idrak ettim.
      “Kendi" olmanın ne kadar tehlikeli, bir o kadar da ulvi olduğunu; kendimi sevdiğim kadar dostum olacağını öğrendim..
      35 Yaşıma geldiğim sıralarda, eskiden hızlıca geçtiğim sayfanın sonundaki satırı: “Doğru bir küreğin suda nasıl eğri görüldüğünü" keşfettim!
      40 yaşımda kütüphanemden elim çekip aldı Montaigne’i...
      “HİÇBİR İYİ İNSAN YOKTUR Kİ, BÜTÜN YAPTIKLARI VE DÜŞÜNDÜKLERi YASALARA VURULURSA HAYATINDA ON KEZ İDAMLIK SUÇ İŞLEMEMİŞ OLSUN; HEM DE CEZA GÖRMELERİ
      VE YİTİRİLMELERİ ÇOK YAZIK VE HAKSIZ OLSA DA!
      ÖYLE İNSAN DA VARDIR Kİ, YASALARA UYMAYAN HİÇBİR ŞEY YAPMAMIŞ DA OLSA İYİ İNSAN DİYE ÖVÜLMEYİ HAKETMEZ"! dedi...
      (3. kitap 9. bölüm)
     Â
      Hani bazı kitaplar vardır, rafta her gözünüze iliştiğinde içinden bir ses gelir..! Gazap Üzümleri gibi... Rahibin ağladığını duyarsınız kitaplığın önünden geçerken...
      İşte, Denemeler’in her yanından geçtiğimde bana bir çığlık atar. Dün sabahın dördünde gazeteleri hatmetmiş, kafamda insanlığın binbir meselesi uyumaya hazırlanırken sesleniverdi...
      Bu kez, “Her insanda insanlığın bütün halleri vardır" tortusuyla kapattım kapağını. Bunları neden mi anlatıyorum? İnsanın genetik şifresi çözüldü diye sevinç çığlıkları atanlara, kötü insanların elinde şifrenin yanlış kullanılacağını söyledim diye, beni bir dövmedikleri kaldı bazı okurların!
      İnsanoğlu 500 yıldır değişemiyor. Aynı hatalar, aynı hırslar, aynı bencillikler, aynı sabit fikirler...
      Genlerinden “istenmeyen huyları" ayıklamaktan başka çare kalmadı anlaşılan! Laboratuarda genleri ayıklamaya kalkanların içinde, Juvenalis’in “içinde gizli bir kırbaç taşıyan o cellat"ından olmadığını ne biliyorsunuz?
      Montaigne’ı raftan çıkarıp yine okuyun. Size geçen seneden farklı şeyler anlatacak..
     ÂYazara e-mail