Melek Derman
"Ben kaderci değilim, ama garip bir kader çizgisi bizi birleştirmiş gibi," diyordu Metin Akpınar bir röportajında. Zeki - Metin ikilisinin ayrılığını ilk telaffuz eden oydu. Zeki Alasya geri planda kalmayı tercih etti. "Çok kırgınım," demekle yetindi. İşte bu ikilinin ortak tarihi...İlk açıklamayı Metin Akpınar yaptı. 30 Mayıs 1995'te, 30 yıllık beraberliklerinin bittiğini duyurdu. Gerekçesi şuydu: "Zeki ile çalışmam, yalnız yapabileceğim işleri engelliyordu. Birlikte çevirdiğimiz filmlere bir bakın. Allahaşkına! Hiçbiri diğerinden farklı değil. Ben artık iyi bir film yapmak istiyorum." Metin Akpınar bu açıklamanın ardından Marmara Bira reklamına Zeki Alasya olmadan çıktı. "Propaganda" adlı filmle de ortaklığa son noktayı koydu.
6 Aralık 1999, Zeki Alasya'nın günüydü. Gazetecilerin ayrılıkla ilgili ısrarlı sorularına fazla dayanamayarak şunları söyledi: "Metin'in benden ayrı projelerde yer almasına kızmadım. Ama ben bugüne kadar Metin'siz iş yapmadım. Ama o bensiz bir sürü işlere girişti. Üzülmedim dersem yalan olur. Bu yaptıklarından dolayı kendisine çok kırgınım." İki hafta kadar önceydi. Metin Akpınar eski ortağının kendisine 150 milyar lira borcu olduğunu iddia etti. Ok yaydan çıkmış, sitemle başlayan konuşmalar suçlamaya dönmüştü. Dostlar arasındaki mahremiyeti sona erdiren bu açıklama ikili arasında duygusal bir ayrılığı da beraberinde getirdi. Bir daha görüşmediler.
Kader ağlarını örüyorOysa "kader" daha çocukluklarında onları biraraya gelmeye zorlamış, amacına ancak delikanlı yaşa eriştiklerinde ulaşmıştı. Metin Akpınar her zaman çizecekleri karakterler gibi doğum sırasında da Zeki Alasya'dan hızlı davrandı. Ortağından bir yıl önce 1941'de dünyaya geldi. Zeki Şehzadebaşı'nda, Metin ise Aksaray'da otururdu. Gençlik yıllarına kadar yan yana ama birbirlerinden habersiz yaşadılar. Babaları aynı işyerinde çalıştı. Akpınar'ın sık sık "Ben kaderci değilim, ama garip bir kader çizgisi bizi birleştirmiş gibi," demesi de bundandı.
İlk kez 1962'de, Milli Türk Talebe Birliği'nde karşılaştılar. Metin tiyatro bölümü sorumlusuydu. "Pembe Kadın" adlı ilk oyunlarında kız oyuncularından biri gelmedi. Bu talihsizlik 30 yıllık bir beraberliği başlattı. O gece tiyatroyu ziyarete gelen Zeki, yeni tanıştığı Metin'in hatırına berberde baştan ayağa tıraş edildi. Kaşları alındı. Ve 'Pembe Kadın' oldu.
Biri battı, biri çıktı1964'te Zeki Alasya, Arena Tiyatrosu'na giderken, Metin Akpınar "Her yer tiyatrodur" kampanyasını başlattı. 1965'te Ulvi Uraz Tiyatrosu'nda buluştular, hemen sonra ayrıldılar. 1966'da Gen - ar Tiyatrosu'nu kurdular. Turneye çıktılar. Biriktirdikleri 4000 lira ile 1967'de Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nu kurdular. Daha fazla para kazanmak için
Milli Piyango reklamlarında, güldürü filmlerinde oynadılar. Nişantaşı'nda oyuncak mağazası açtılar, ancak battılar. Yolları yine ayrıldı. Bu dönem Akpınar müteahhitlik, Alasya reklamcılık yaptı. Alasya bu deneyimin ardından tefecilerin eline düştü. Akpınar iyi para kazandı.Batıp çıkıyor, ayrılıp biraraya geliyor, ama "Tek olsaydınız başarılı olur muydunuz?" sorularına "Katiyen bugün bulunduğumuz noktaya gelemezdik," diyorlardı. Özel yaşamlarında bir dakika olsun birbirlerinden ayrılmıyorlardı. Hatta bu yüzden aralarında cinsel ilişki olduğu bile söylendi. Gülüp geçtiler.
'Ajans Devekuşu' adlı reklam şirketini kurduklarında geride seyirci rekoru kıran oyunlar ve sinema filmleri bırakmışlardı. Alasya oyunculuğu bırakacağını, yönetmenliğe geçeceğini, Akpınar ise iyi bir sinema filmi yapmak istediğini söylemeye başladı.
Zeki Alasya 1990'da Bedrettin Dalan'ın kurduğu Demokrat Parti'nin genel başkan yardımcısı oldu. Ajansın parasını partide batırdı. Akpınar bu işe bozulunca arkadaşına bir röportajında şöyle seslendi: "Kusura bakma Metinciğim. Arkadaşlık bu. İyi gün de var kötü gün de. 500 milyon için kızmaya değer mi?" Akpınar da başka bir röportajda şöyle seslendi: "Zeki bir hedef seçip oraya gidemiyor. Kendisine maymun iştahlı diyebiliriz."
Sonun başlangıcıHayat görüşleri, tercihleri ve zevkleriyle birbirinden ayrı duran ancak sahnede ikili olabilen devler 1990'dan itibaren sonun başlangıcına doğru gitmeye başladılar. Yıllarca tiyatro, sinema yapmamışlardı. Ajansta işler kötüye gidiyordu. "Hastane" adlı diziyle son bir kez nefes almaya çalıştılar. Metin Akpınar üniversitelerde konuşmalara katıldı, borsada milyarlar kazanıp, resme yatırdı, politikaya yeşil ışık yaktı, cirosu 3 trilyon olan KİPA Hipermarket zincirine ortak oldu, Uğur Mumcu Vakfı'nın kurucuları arasına girdi. Zeki Alasya "Balıklama" adıyla bir balık restoranı açtı.
Aralarındaki uçurum büyüyordu. Metin Akpınar ayrılık haberlerini "Zeki - Metin ilişkisi kadın - erkek ilişkisine, aileler arası ilişkilere, komşu ilişkilerine, şehirlerarası hatta uluslararası ilişkilere örnek olmalı," diyerek geçiştirdi. Ancak bir yandan da tek başına götüreceği projeler peşindeydi. İlk olarak 1995'te telaffuz edilen 'ayrılık' açıklamasının altı 1996'da bir kez daha çizildi. 1997'ye gelindiğinde "Hastane" dizisiyle sürüklenen ilişki 1998'de koptu. Metin - Zeki ikilisi 1999'da dostluklarına da son noktayı koydu.
Astrologların kehanetine göre
Akrep Metin ile
Koç Zeki önünde sonunda ayrılacaktı. Seyirci böyle olsun istemezdi. Haber gazetelerde büyük ilgi görmedi. Metin Akpınar gerekli gördü, Zeki Alasya kabul etti. 30 yıllık masal burada bitti.
Zeki Alasya: 1942'de İstanbul'da doğdu. Robert Kolej mezunu. 1959'da Milli Türk Talebe Birliği Tiyatrosu'nda oyunculuğa başladı. 1962'de Metin Akpınar'la tanıştı. 1967'de Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nu kurdular. 1973'ten sonra film çevirmeye başladı. Yönettiği filmlerin çoğunda rol aldı. 1987'de tiyatroya ara verdi. Televizyon için dizi filmler çevirdi. "Balıklama" adlı restoranı var.
Metin Akpınar: 1941'de İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat ve Hukuk Fakültesi'nde okudu. Çeşitli amatör topluluklarla çalıştı. Profesyonel oyunculuğa 1965'te Ulvi Uraz Tiyatrosu'nda başladı. 1966 - 73 yılları arasında çeşitli tiyatrolar kurdu, oynadı ve yönetmenlik yaptı. 1973'te sinemaya başladı. Çeşitli reklam filmlerinde oynadı. Son olarak "Propaganda" adlı filmde rol aldı.