05.10.2021 - 12:01 | Son Güncellenme:
Steve Jobs pazar araştırmalarını sevmezdi. "Tüketicilere ne istediklerini sorup onlara istedikleri ürünü sunamazsınız. Çünkü o ürünü sunana kadar başka bir şey istemeye başlamış olurlar" demişti.
Pazar araştırması yerine mevcut teknolojileri iyileştirme, yeni ürünler geliştirme ve bunları insanların kullanacağı bir hâlde bir araya getirme konusunda içgüdülerine güvenirdi.
BBC Türkçe'nin araştırma haberine göre 2001'de iPod piyasaya sürülmeden önce MP3 çalarlara yönelik ilgi kısıtlıydı. iPod'dan önceki MP3 çalarlar iri, kullanması karmaşık ve genellikle yalnızca teknolojiyi yakından takip eden insanlar tarafından alınan ürünlerdi.
Fakat iPod, iPhone ve iPad o kadar albeniliydi ki toplumda büyük ilgi gördü. Bunda Steve Jobs'un pazarlama yeteneklerinin de etkisi azımsanmayacak derecedeydi: Sattığı ürünleri herkesin anlayabileceği, basit bir şekilde sunuyordu.
Steve Jobs kitleleri nasıl etkileyeceğini biliyordu. Bazen ne yeni, ne de çığır açan teknolojilere heyecan duyulmasını sağlayabiliyordu.
iPad 2 piyasaya çıktığında, yaptığı tanıtımın çoğu tabletin "akıllı kılıfı" hakkındaydı. Bu mıknatıslı menteşelere sahip basit bir kılıftı. Fakat medyada fazlasıyla ilgi gördü.
Tecrübeli gazeteciler bile Jobs'un etkisine girmekten kurtulamıyor, sunumdan saatler sonra anlatılanları tam anlamıyla özümsediklerini söylüyordu. Bu fenomene "gerçekliğin bozulduğu alan" adı verildi.
Steve Jobs son 10 yılında neredeyse hep aynı kıyafeti giydi. Yukardan aşağıya sıralamak gerekirse: Boğazlı bir kazak, mavi Levi 501 kotu ve New Balance 991 ayakkabıları.
Bu nesneler minimalist tarzını veya kişisel ve kurumsal marka çalışmasına dair kabiliyetini yansıtıyor olabilir. Giyim tarzı zamanla bilinir bir hale gelse de çevresindekilere görünüşünü umursamadığını söylüyordu.
Fakat her zaman böyle olmamıştı.
1980'lerde kamuoyu önüne çıktığında havalı İtalyan takım elbiseler ve renkli papyonlar kullanıyordu. Kendine özgü giyim tarzı komedyenlerin de parodilerine konu olmuştu.
Apple gizliliğe çok önem verdiği için şirket içindeki tasarım süreçlerine dair çok az şey biliniyor. Fakat bazı hikayeler elbet bir şekilde sızıyor. Ve bunların çoğu, Steve Jobs'un detaylara aşırı düşkünlüğünü içeren hikayeler.
Zamanında Apple ile işbirliği yaparak iPhone'lara Google Maps uygulaması hazırladıklarını söyleyen bir Google yöneticisi, bir hafta sonu Steve Jobs'tan telefon aldığını ve Jobs'un Google'ın o'sunun sarı tonunun doğru ton olmamasından duyduğu hayal kırıklığını aktardığını anlatmıştı.
iMac, iPod ve iPhone gibi ürünlerin görünümü ve hissinden sorumlu olan kişi ise İngiliz tasarımcı Jonathan Ive'dı.
Â
Şirketin pek çok patentinde Steve Jobs'un adının yanında onun adı da yer alıyordu.
Steve Jobs şüpheye yer bırakmayacak bir şekilde 1960'lar ve 70'lerde California'daki karşı kültürün bir ürünüydü.
Gençliğinde Hindistan'ı ziyaret etti ve bir aşramda kaldı. Budist oldu ve Doğu felsefesi ilerleyen yıllarda da hayatının bir parçası olarak kaldı.
Jobs o dönemde LSD kullandığını da söyledi. 1960'lardaki karşı kültürün bilgisayar endüstrisini nasıl etkilediği üzerine bir kitap yazan John Markoff'a göre Jobs bu deneyimi "Hayatımdaki en önemli 2-3 şeyden biriydi" diye anlatmıştı.
Jobs için paranın pek bir önemi yoktu.
Bir söyleşisinde Wall Street Journal'a "Mezara gittiğimde en zengin adam olmanın benim için hiçbir önemi yok. Benim için önemli olan şey her gece yatağa giderken müthiş bir şey yaptığımızı düşünmek" demişti.
Steve Jobs'un müzik zevki ürün tanıtımlarında kendini belli ediyordu.
Yeni Mac veya iPhone'ların ekranlarında sık sık albüm kapakları veya singlelar gözüküyordu.
En sevdiği sanatçılar Bob Dylan ve Beatles grubuydu. Beatles'ın müziklerini iTunes'ta satabilmesi, Kasım 2010'da sonuçlanan bir hukuki süreçle mümkün olmuştu.
Apple'ın sosyal müzik hizmeti Ping'de yer alan Jobs'un en sevdiği 10 albümün arasında Miles DAvis'in Kind of Blue, Grateful Dead'in American Beauty ve The Who'nun Who's Next albümleri yer alıyordu.
Bu müzisyenlerden biriyle daha kişisel bir bağlantısı da vardı: Bob Dylan'ın eski sevgilisi olan müzisyen Joan Baez'le bir süre birlikte olmuştu.
Bazen en iyisini en sona saklamanız gerekir. Steve Jobs ürün tanıtımlarında bunu sıklıkla yapardı.
Çok sayıda yeni alet tanıttıktan sonra, katılımcılar tam da etkinliğin sonunun geldiğini düşünüp gitmeye hazırlanırken "Bir şey daha var" der, ardından da afacanca gülerdi.
Bu, şovmenlik dehasının bir parçasıydı.
"Bir şey daha var" dedikten sonra tanıttıkları arasında FaceTime video görüşmeleri, PoweBook G4 ve iPod Touch da yer alıyordu. Jobs'un ardılı Tim Cook, 2015 yılında aynı cümleyi kurduktan sonra Apple Watch'u tanıtmıştı.
Bu cümleyi bir pazarlama sloganı olarak kullanmak isteyen İsviçreli saat üreticisi Swatch ile Apple arasında bir hukuk mücadelesi de yaşanmıştı. Mart 2021'de Londra'da bir mahkeme, Apple'ın Swatch'u engelleyemeyeceğine hükmetti.
Bugün Steve Jobs'un eşsiz tarzı, hayattayken hiç tercih etmeyeceği bir şirkette bile yaşamaya devam ediyor.