18.02.2020 - 15:12 | Son Güncellenme:
GONCA KOCABAŞ / MİLLİYET
Çektiği YouTube videolarıyla dikkat çeken isimlerden biri de Arka Sokaklar dizisinin Doktor Yavuz’u İlker Yiğen. Kiraladığı karavanlarla Türkiye’de ve Avrupa’da pek çok kamp ve karavan deneyimi yaşadı. Evi bazen deniz manzaralı, bazen de orman. Eşi Esra Amira ile birlikte canları nerede isterse sabah kahvaltılarını o manzara eşliğinde yapıyorlar. Şimdilerde ise kendi karavanı için kolları sıvadı. Bu vesileyle oyuncu ve tiyatrocu İlker Yiğen ile, bu tutkusunun nasıl başladığını ve şimdilerde neler yaptığını konuştuk.
Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz?
35 yaşındayım. İstanbul, Samatya’da doğdum, büyüdüm. Erken yaşlarda tiyatro sahnesi ile tanıştıktan sonra bir çok tiyatro grubuyla oyunlar oynadım ve bu sezon da Cihangir Atölye Sahnesi’nde ‘’Ödenmeyecek Ödemiyoruz!’’ adlı oyunda oynuyorum. 9 yıl boyunca da Kanal D ekranlarında yayınlanan ‘’Arka Sokaklar’’ adlı dizide ‘’Doktor Yavuz’’ karakterini canlandırdım. Aynı zamanda kamera arkasında uzun yıllar çeşitli departmanlarda çalışarak 20’ye yakın projenin yönetmenliğini yaptım. Şu sıralar uzun yıllardır hobim olan kamp-karavan tutkumu eşimle birlikte YouTube kanalı projesi haline getirip van life hayatına geçiş yapmaya çalışıyoruz.
Karavan tutkunuz nasıl başladı?
Uzun yıllardır bisiklet turları yapıyorum. Bir çok yerli-yabancı kamp alanlarında konakladım. Gördüğüm birbirinden farklı karavanlardan ve karavan insanlarından çok etkilendim. Son zamanlarda da sosyal medyadaki karavan paylaşımları da bizi çok etkiledi.
İlk karavan seyahatiniz nereye oldu ve neler hissettiniz?
Karavanla ilk gittiğimiz yer Assos-Adrasan turuydu. Bu turu yapmadan önce Avusturya tatili planı yapmıştık. Bütün bilet ve otel rezervasyonlarımızı iptal edip kiralık karavan aramaya başladık. İyi ki de karavanla tanışmışız! Büyük bir heyecan yaşadık.
Şimdiye kadar gittiğiniz ülkelerden en beğendiğiniz hangisiydi? Türkiye'de nereleri önerirsiniz?
En çok beğendiğimiz ülke İtalya oldu. Özellikle Alpler bölgesini hiçbir zaman unutamayız. Lago Di Braies en favori noktamız oldu. Türkiye’de önerebileceğim binlerce yer var. Çoğunluğun tercih ettiği noktalardan ziyade bizim önereceğimiz yerler daha az ziyaret edilen noktalar olacak. Adrasan – Suluada mutlaka görülmeli. Akyaka – Akbük, İznik gölü ve çevresindeki köyler, Çeşme yarımadasında bulunan Karaburun, Burhaniye’de Madra dağı ve yaylaları mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Kuzeyde ise Amasra’ya aşık olduk diyebilirim. Doğu’da en etkilendiğim noktalar Ardahan köyleri, Artvin köyleri ve Van Gölü çevresi oldu.
Türkiye ve Avrupa'yı karşılaştırırsak karavanla seyahat açısından hangi noktadayız?
Bu soruya birçok dernek, karavancı, çadırcı insanın ortak görüşünden yola çıkarak cevap vermek istiyorum. Ülkemiz karavanla seyahat açısından muhteşem bir nokta. Ancak bu karavanların konaklama yapabilecek dünya standartlarında çok fazla seçeneği yok. Bazılarının elektrik alt yapısı, bazısının ortak kullanım alanları, bazılarının ulaşım yolları yeterli seviyelerde değil. Ancak son zamanlarda kamp karavan derneklerinin eksikler üzerine yaptığı çalışmalarla kamp yerleri gelişmeye başladı. Avrupa ile kıyaslanacak sayıda kamp tesisimiz yok maalesef.
Türkiye'deki en beğendiniz karavan kamp alanı neresi, seyahatlerinizde her zaman kamp alanlarını mı tercih ediyorsunuz?
Türkiye’de benim ve birçok kampçının sevdiği Datça-Aktur favori durumda. Türkiye’de genelde kamp alanlarını tercih ediyoruz. Eğer birden fazla karavan varsa kamp dışında da kalınabilir. Ancak tek başımıza kalmayı güvenli bulmuyoruz. Karavanlar büyük bir kitlenin ortak hayali. En ilgisiz insan bile yolda bir karavan görse dönüp bir bakıyor. Münferit bir alanda karavan gören bazı insanlar merakına ve heyecanına kapılarak kafasını cama dayayıp aracın içine bakabiliyor. Onun bir ev olduğunu o an düşünemiyor. Bu durumdan kaynaklı bir çok gergin anlar yaşandığına bisikletle tur yaptığım ve çadırda konakladığım yıllarda şahit olmuştum. Kamp alanını tercih etmemizdeki diğer bir sebep ise bu dünyaya ait yeni insanlar tanımak.
Türkiye'deki karavan kamp alanlarının en büyük eksiği sizce nedir?
Türkiye’deki kampların en büyük eksiği HİJYEN ve STANDART HİZMET ANLAYIŞI. ‘’Öyle de olur abi’’ anlayışıyla bir gün bir kampta elektrik kaynaklı yangın çıkarsa şaşırmamak lazım. Hijyen konusunda en büyük görev kampçıya düşüyor. Avrupa’da ellerinde çek-paslarla kullandığı banyoyu temizleyen 8-10 yaşlarında çocukları görünce medeniyetin önemini derinden hissettim.
Karavanla seyahat ederken hayat kurtarıyor dediğiniz uygulamalar var mı?
Avrupa’da gezerken ‘’Park4Night’’ adlı uygulama en favorilerimizden. Bu uygulamada ücretsiz alanlardan en lüks kamplara kadar hepsi mevcut.
Kullandığınız karavanlarda nelere dikkat ediyorsunuz? Seçimlerinizi nasıl yapıyorsunuz?
Kullandığımız karavanlarda ilk dikkat ettiğimiz şey temizlik oluyor. Sonuçta yürüyen bir ev kiralıyorsunuz ve bizim için temiz olması en önemli husus. Dikkat edilmesi gereken en önemli nokta araç kira bedeli karşılığında size hangi araç gereçleri ve hizmeti veriyorlar? Yastık, yorgan, mutfak eşyası var mı? Su ısıtıcısı bulunuyor mu? Temizlik bedeli nedir? Olumsuz bir durumda yol yardımı yapılıyor mu? Araçta kasko var mı? Buna benzer akılda kalan tüm soruları sorun ki sonradan olumsuz bir durum yaşamayın.
İlk kez karavan kiralayacaklara ne önerirsiniz?
İlk kez karavan kiralayacaklara önerimiz, zaman yönetiminizi iyi yapın. ‘’Keyif mi yapacaksınız ? Yol mu yapacaksınız?’’ sorularına yanıtınızı vererek yola çıkın. Bir haftanız varsa 1500 KM üstünde rota planlamayın. Yorgun dönerek bu güzel aktiviteyi kötü bir anı olarak hatırlamayın.
Kiraladığınız karavanlarda olmazsa olmaz dediğiniz bir şey var mı? Şimdiye kadar pek çok karavan denediniz ve bir motokaravan yapmak için araç satın aldınız, Sizi bu karara iten ne oldu?
Kiraladığımız karavanlarda olmazsa olmazımız tuvalet.
Bu biraz şartlara göre değişiyor. Motokaravan daha iyi demek veya çekme karavan daha iyidir demek en büyük yanlışlardan biri. Herkes kendi şartlarına göre yorumluyor bu durumu. Bizim için ikisi de aynı. Motokaravan ve çekme karavan arasında bizim için bir fark yok. Bizim farkımız şu; aracımız yok. Bir aracımız olsa çekme karavan alabilirdik. Motokaravana göre çok konforlu. Motokaravanın da avantajları var tabi. Bizim tek derdimiz yürüyen bir evimizin olması… Çekme ya da motokaravan fark etmez.
Birçok insan gibi şehir yaşantısının boğuculuğu bizi karavan gerçeğiyle yüzleştirdi.
Karavan yapacağınız aracı alırken nelere dikkat ettiniz?
Karavan yapacağımız araçta öncelik kilometre oldu. Diğer bir öncelik ise yatak boyu oldu. Ben 1.86 boyunda olduğum için çoğunluk tarafından tercih edilen yatay projeli araçlara sığmıyorum. Bunun için dikey yatak yapabileceğimiz uzun bir araç seçtik.
Yapım aşamasına başladık. Daha önce koltuklu minibüs olan aracımızın koltuklarını söküp boya işlemlerini yaptık.
Karavan için harcamayı planladığınız bütçe nedir? Yapım süreciyle ilgili destek alıyor musunuz?
Karavan için harcanacak bütçe gelirinize ve bu iş için ayıracağınız bütçeye göre değişir. Mevcut aracımıza 400bin liralık veya 30 bin liralık dizayn yapabiliriz. Dünya standartlarında bir karavan yaptırmak ülkemizde araç dahil 150 bin TL’lerden başlıyor. Donanımları Alman malı olsun derseniz 250 bin’e de çıkabilir. Yerli malı olsun derseniz çok daha uyguna çıkabilirsiniz. Çok fazla tercih var.
Eğer el beceriniz yoksa destek almak zorundasınız. Çünkü yapılan teknik işlemler basit şeyler değil. Yanlış bir kablo bağlantısı ile aracınızı yakabilirsiniz. Kesinlikle bir ustayla çalışın derim. Yapım süreciyle ilgili Bursa’da karavan üretimi yapan Hüseyin Taşkın’dan destek alıyorum. (Viya Karavan)
Geziler için kendinize nasıl zaman ayırıyorsunuz? Gelecek planlarınızda karavanla dünya turu var mı?
O konuda sıkıntılarımız var. Esra tam zamanlı çalışan biri. Benim işim biraz daha esnek olduğu için rahatım. Ancak bu gezileri yapabilmek için para kazanmak gerekiyor. Uzun turlara çıkamıyoruz. Şu an rekorumuz 10 günle sınırlı. İnşallah yolda para kazanmanın yollarını bulursak dünya turu hayalimiz var.
Bundan sonraki geziniz nereye olacak?
Bundan sonraki ilk rotamız Mardin, Antep, Mersin civarları olacak gibi.
Son zamanlarda karavan sahibi olup daha minimal bir hayat yaşamak isteyenlerin sayısı artıyor. Bu konu hakkında siz ne düşünüyorsunuz?
Hayat pahalılığı insanları küçülmeye itiyor. Minimal yaşam gerçeği bir hayal değil mecburiyete dönüşmeye başladı. İnsanoğlu fazla malın büyük bir manevi yük getirdiğinin farkına varmaya başladı. Her yerde ‘’malımı mülkümü satıp bir karavana atlayıp dünyayı gezesim var’’ cümleleri duyulmaya başlandı. Ben de bunun farkına varanlardanım. Bu yaz başında bir arkadaşımla Balıkesir –Burhaniye’de bir kamp tesisi ve rüzgar sörfü okulu açıyoruz. Artık doğada çalışıp hayatımı doğada kazanmak istiyorum. Şehir yordu.
Bu arada karavan'ın yanı sıra Türkiye'de ve Avrupa'da bisiklet turları da yaptınız. En beğendiğiniz rota hangisiydi?
Hamburg-Selanik arasında yaptığım bisiklet turunda en beğendiğim rota Giethoorn – Brugge arasıydı. Muhteşem köyler ve manzaralarla karşılaştım. İkincisi Zürih – Milano arasıydı.
Gezilerinizde Youtube için de video çekiyorsunuz. Bu çekimler için hangi ekipmanları kullanıyorsunuz?
Bu çekimler için ne bulursam onu kullanıyorum diyebilirim. Yeni çıkan teknolojileri ve makineleri denemeyi seviyorum. İki farklı aksiyon kamerası kullanıyorum.
Karavan severlerin buluştuğu etkinliklere de katılıyorsunuz, Türkiye'deki bu etkinlikler sizce yeterli ilgiyi görüyor mu?
Bu etkinlikler karavana ve kamp hayatına artan istekten dolayı büyük ilgi görmeye başladı. Her geçen gün etkinlik sayıları artıyor ve katılım oranları sevindirici boyutta. Elimden geldiğince bu etkinliklere katılmaya çalışıyorum ve You Tube kanalımda bu camiaya destek olmaya çalışıyorum.
Çevreye yeteri kadar saygı duyuluyor mu?
Kamp ve karavan tutkunu insanlar çevre temizliği konusunda çok duyarlı bir tutum içesinde. Hiçbir kamp alanında yerde çöp görmezsiniz. Karavancıların yüzde doksanı alandan ayrılırken çöplerini toplamayı ihmal etmezler. İnşallah bu çevre temizliği bilinci her alanda yayılır. Özellikle günübirlik piknik yapan vatandaşlarımız bu konuda daha duyarlı olurlar.
gonca.kocabas@milliyet.com.tr